Obama, Türk ordusu için Türkiye'de
Bugün Türk ordusu ve tabii Türkiye üzerine oynanan sinsi bir oyundan bahsetmek istiyoruz. Türkiye ve Kıbrıs’ta bir kesim var ki, onlar için Türk askeri, düşman askerinden bile daha sevimsiz maalesef.
Her fırsat orduyu yıpratmak için bir bahane oluyor onlar için.
“Meselâ” diyelim ve bir iki örnek verelim.
Bir PKK itirafçısı geçmişte evlerinden alınan Hakkı Kaya ve Fethi Yıldırım’ın JİTEM tarafından öldürülüp gömüldüğü iddia edilen yerin krokisini açıklıyor. Bu iddia üzerine kayıp yakınları savcılığı başvuruyor, tarif edilen yerin kazılmasını istiyorlar.
Çok tabii, insanî bir hak.
Neyse, talep üzerine ilin Cumhuriyet Başsavcılığı PKK itirafçısının tam da söylediği yerde kazı çalışması başlatıyor. Kazı tamamlandığında elde 109 kemik ve bir atlet bulunuyor. Gazete ve televizyonların kimi ilginç kılmak, kimi de faturayı güvenlik güçlerine kesmek için haberi, “Kazılarda 109 kemik bulundu” manşeti ve “Bir de atlet çıktı” alt başlığı ile verdiler.
İşin aslı, bulunan 109 kemik, hayvan kemiği idi.
Kazılan yer ise, eski çöplüktü.
Bir şehir çöplüğünden hayvan kemiği ve insan elbisesi çıkması kadar normal ne olabilir.
Diyelim ki insan kemiği çıktı.
Orası bir çöplükse, belediye yol genişletir, hafriyatlar yaparken çıkan kemikleri o çöplüğe dökmüş olamaz mıydı?
Sora İstanbul’daki bir çöp konteynırında bile bir genç kızın parçalanmış cesedi bulunmamış mıydı? Daha üç gün önce Ankara’da bir şahsın kanalizasyon tıkandı, belediye geldi, kazı yaptı, kanalizasyondan bir erkek cesedi çıktı?
Ankara’nın kanalizasyonundan bile insan cesedi çıkıyorsa, kanun hakimiyetinin evlere şenlik olduğu Diyarbakır çöplüğünden hayvan ve insan kemiklerinin çıkmasına şaşırmak ve faturayı hemen askere kesmek; bu ne aceleciliktir?
Bir kesimde ise tuhaf bir savrukluk var..
Örnek mi? En çarpıcı örnek rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin başlarına gelen helikopter kazasının ardından yaşandı.
Olaydan birkaç saat sonra Kayseri Valiliği kaza yerine ulaşıldığını, yaralı Yazıcıoğlu’nun şuurunun açık olduğunu açıklamıştı. Bu haber üzerine arama çalışmaları gevşemiş, kazanın olduğu bölgeye doğru yol alan köylüler de geri dönmüşlerdi. Vali Bey, teyit edilmemiş olmakla birlikte, BBP yetkililerine, bu bilgiyi kendisine askerî kaynakların ulaştırdığını söylemişti.
Konuşulan bu.
Gazeteler böyle yazdı, televizyonlar böyle söyledi, internet ortamında bu haber böyle dolaştı ve kafalarda şu soru oluştu:
“- Asker bunu niye yaptı?”
Sonra ne oldu?
Vali bey yazılı bir açıklama yaparak merhum Yazıcıoğlu’na ulaşıldığı bilgisinin kendisine İl Emniyet Müdürlüğü’nden intikal ettiğini söyledi ve ilave etti:
“- Basına yansıyan konuyla ilgili bilgilerin askeri yetkililerden alındığına dair çıkan haberler tamamen gerçek dışıdır.”
Velhasıl bu gidiş iyi bir gidiş değil..
Elbette askerin dokunulmazlığı yoktur ve elbette asker içersinde de yetkisini aşanlar çıkabilir.. O zaman yapılması gereken nokta atıştır, kökten imha değil..
Daha dün Rum çeteleri Türk köylerini kuşatmış, son ferdine kadar Müslüman Türk’ü katletmeye başlamışken, gözleri ufukta Mehmetçiği bekleyenlerin bir kısmı, bugün, “Türk ordusu Kıbrıs’tan çekilsin” kampanyaları başlatmışsa, yarın öbür gün bu topraklarda, “Türk ordusu tasfiye edilsin” diye imza toplama faaliyetleri organize edilirse, kimse şaşırmasın deriz.
Beyler, ordusuz yahut ordusu zayıf bir milletin başına Irak, Afganistan ve Filistin halkının başına ne geldiyse işte o gelir, haberiniz olsun..
Arkasında Türk Ordusu gibi güçlü bir ordusu olmasaydı Erdoğan İsrail C. Başkanına, “Van minit” diyebilir miydi?
Obama Türkiye’deyse, bu, Türk ordusu güçlü olduğu için değil midir?