"Obama öldürülecek, kıyamet kopacak!"
Kasım Cindemir, Washington’dan gazetesi Hürriyet’e haber geçmiş: “ABD’de kehanetleriyle ünlü ve ’Parowan Peygamberi’olarak tanınan Leland Freeborn, 44. Başkan seçilen Barack Obama’nın yemin etmeden önce ya öldürüleceğini ya da yaralanacağını” iddia etmiş ve eklemiş:
“- Bu Noel’de tam bir kıyamete hazır olun!”
Yine Hürriyet’ten Reha Erus da Roma’dan bildirmiş, Erus’a göre Papa 16. Benedikt, Noel arifesindeki pazar ayininde, Hıristiyan âleminin kıyametle ilgili merakını gidermiş:
“- Korkmayın, kıyamet yakın değil!”
Ekonomik krizdi, Ergenekon’du, CHP’nin çarşaf açılımıydı, Rahşan Hanım’ın Ecevit’in naaşını yeni mezarına taşımasıydı, tavşan misali şapkadan çıkan 6 milyon seçmendi... Bu konuları bıraktık ve biz de bugün şu “Kıyamet” meselesine kafayı taktık. Öteden beri kıyametin kopması bahsinde herkes bir şey söyler. Yıl, hatta gün ve saat verenler bile olmuş, o gün kıyamet kopmadığı için topluca intihar eden tarikat ehli bile görülmüştür. Ama bunların hiçbiri İslâm kaynaklı değildir.
Müşrikler, Yahudiler ve diğerleri, kıyametin kopma saati ile ilgili bilgiyi Allah’ın Tevrat ve diğer ilahi kitaplarda gizli tuttuğunu bildikleri halde, Peygamberimizi denemek için, alaylı bir şekilde, “Peki kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormaya başladıklarında, Ahzab Suresi’nin 63. âyeti nazil olur:
“İnsanlar sana kıyamet saatini soruyorlar. De ki :’Onun ilmi ancak Allah nezdindedir.”
Evet, Allah (c.c.) Peygamberinin imdadına yetişmiştir. Daha sonra da o çok meşhur “Cibril hadisi” ile kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi inananlara öğretilir: Hz. Ömer (r.a.) anlatır.
Bir gün biz Hazret-i Peygamber’in (a.s.m.) yanında bulunurken, huzuru Nebevî’ye, üzerinde yolculuk eseri görünmeyen, hiçbirimizin tanımadığı bir adam geliverdi, Peygamberimizin ta yanına oturdu. Diz kapaklarını onun diz kapaklarına dayadı. Ellerini dizlerine koydu ve şöyle dedi “ diye başlar.
Özetle, gelen kişi, Peygamberimize İslâm’ın şartlarını sorar, Peygamberimiz de İslâm’ın şartlarını teker teker söyler, Ashab da dinler. Ve sonlara doğru sürpriz kişi konumuzla ilgili soruyu sorar: ” - Bana kıyametten haber ver ey Allah’ın Resûlü.
Peygamberimiz şu cevabı verdi: “- Bu mesele hakkında kendisine sorulan kimse, sorandan daha bilgili değildir.”
Adam, bundan sonra huzuru Nebevî’den ayrılıp gitti. Resûlüllah ashabına o adamı bana geri getirin, dedi. Ashab adamı geri getirmek için derhal harekete geçtiler. Fakat adamı bir türlü bulamadılar. Yer yarılmış sanki içine girmişti. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü, “İşte o Cibrîl’dir. İnsanlara dinini öğretmek için insan kılığında geldi” buyurur.
Evet, kıyametin ne zaman kopacağını, bâzı âlametleri olsa da, yalnızca Allah bilmektedir. Peygamberimiz sabahları güneş doğduğunda uzun bir dua yaparlardı. O duanın ilk cümlesi neydi biliyor musunuz: “- Bugün de bizi afiyetle saran ve güneşi doğudan doğduran Allah’a hamd olsun!”
Yani... Şükür ki, çok çetin bir hâl olan kıyamet, bugün de kopmamıştır, kopmayacaktır. Niye? Çünkü güneş doğudan doğmuştur. Kıyamet, güneşin batıdan doğduğu gün kopacaktır.
Belki birileri canım güneş batıdan doğar mı falan diyebilir. Cevabı ABD’li bilim adamı Schuman veriyor:“- 1960’lı yıllarda saniyede 7.8 frekansında dönen dünya şu anda saniyede 11 frekansında dönüyor. Bu rakam 13 olduğunda dünya duracak ve manyetik etkilerden dolayı tersten dönmeye başlayacaktır. Dünya tersten dönmeye başladığında güneş batıdan doğmuş olacaktır.”
Bilim de.. İslâm da.. Bunun adına kıyamet diyor. Kıyamet.. Yani tövbe kapısının kapandığı gün.. Bize düşen.. Kendi kıyametimize, yani kendi son nefesimize hazırlanmaktır.. Bizim için güneşin batıdan doğması Azrail aleyhisselâmı karşımızda gördüğümüz an’dır.
Reha Erus’un Roma, Kasım Cindemir’in Washington’dan geçtiği kehanetler kimin ne işine yarar ki... Sen ve ben son nefesimizi verdikten sonra da tövbe kapısı kapanmıyor mu sanki...