O MHP’ye bu adamlar niye kızıyor?
MHP Anı’da bir Cuma kıldı, Devlet Bey de, “Gerekirse Anadolu’yu yeniden fethederiz” dedi ve biz orada olup bitenleri Selcan Taşçı kardeşimizin kıvrak kalemiyle aktardığı “Anı’dan Kalanlar” yazı serisinde okuduk; gitmesek görmesek de gidip de görmüşe yakın olduk.
Ne var ki MHP’nin bu Cuma’sı ve Devlet Bey’in “Fetih” demesi bir kesimi hayli tedirgin etmiş görünüyor. Tabiri caizse birilerinin yüreğine oturmuş adeta. Yüreğine oturanlardan biri de Fransa Bilimsel Araştırmalar Merkezi araştırma direktörlüğü yapan ve Sorbonne Üniversitesi’nde Türk Edebiyatı dersleri veren Nedim Gürsel. Geçtiğimiz Cuma günü Haber Türk Televizyonunda Balçiçek Pamir’in konuğu idi. Fransa’dan Türkiye’ye MHP’nin Anı’da Cuma namazı kıldığı gün dönmüş, haberi duyunca tüyleri diken diken olmuş. Pamir, “Batı nasıl karşılamıştır?” mealinde bir soru soruyor, Gürsel, “İyi karşılamamıştır” diyor. AB üyesi olma yolunda bir Türkiye’ye bunu yakıştıramadığını söylüyor. Le Mond gazetesi bu konuyu diline dolar mealinde diyaloglar yaşanıyor.
Nedim Gürsel’in son eserlerinden biri de “Allahın Kızları” idi, biliyorsunuz. Bir vatandaş bu kitap hakkında suç duyurusunda bulundu, savcılık Diyanet’ten görüş istedi. Diyanet Savcılığa: “Söz konusu kitapta fikir özgürlüğü ya da eleştiriyle açıklanamayacak derecede Allah, Peygamber, semavi dinler, dinlerin ilkeleri, kitapları, ibadetleri hakkında alaycı, küçük düşürücü ve hakaretamiz bir üslubun kullanıldığı görülmektedir” şeklinde bir rapor sundu. Yani bu zihniyet kendi yaptıkları, yazdıkları hakkında Türk milleti ne der, Allah ne der kaygısı taşımayan, böyle bir kaygı taşımayı fikir özgürlüğünün kısıtlanması olarak gören ama bir Türk evladı Haçlıyı rahatsız edecek bir tavır ortaya koyduğunda, “Şimdi buna Batı ne der!” paniği yaşayan bir zihniyet. Neymiş efendim Anadolu bin bir medeniyetin kaynağı imiş, diyalogmuş.
“Fetihten” bahsedenler bu hakikati inkâr ediyor sanki!
Biz “Diyalog” un bile Nedim Gürsel ve muhatabının öykündüğü Batı’da ne anlama geldiğini değerli kalem Arslan Bulut’un 7 Ekim 2010 günkü yazısından bir kez daha öğrendik: İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Avusturya Başkonsolosluğu “Viyana-İstanbul 2010: İnanç ve Kültürlerin Türkiye’deki kesişimi” konulu bir toplantı yapılacakmış. Bu toplantıda Avusturya Başkonsolosluğu’nun panel program konularının, “İstanbul: Kültür ve Dinlerin Kesişim Noktası. Hıristiyan Kiliselerin Türk Kültür ve Toplumuna Dünden Bugüne Katkıları” ve “Türkiye’deki Hıristiyanlar: Hıristiyanlığın Beşiğinden Küçük Azınlığa” olacakmış.
Görüyorsunuz konu başlıkları buram buram Türk ve İslâm’a nefret kokuyor. Ne işiniz var bu topraklarda deniyor adeta! Ve bizdeki kimi “Diyalog” hastaları da bu işlere işte böyle çanak tutuyor.
Sözün özü başta Vatikan olmak üzere devlet ve siyaset adamından üniversite mensupları ve din adamlarına kadar cümle Bat’ının “Diyalog” deyince dahi anladıklarının “Türk ve İslâm’dan fatura tahsil etmek” olduğunu bu toprakları bir türlü Müslüman Türk’e yar etmek istemediklerini görmemek için kör olmak lazım. Nedim Gürsel ve benzerleri de tutmuş hâlâ Anadolu’da başka medeniyetler de var. Nedir bu bazı kimselerin “Fetih” diye tutturmaları diyor! Asurlular varmış, Bizans varmış, şunlar varmış, bunlar varmış, böyle bir kültür zenginliği içersinde Türklerin ille de fetih demeleri Batıda hiç hoş karşılanmazmış, karşılanmıyormuş. Adamların derdine bak. Batı, Türk’e ve Müslüman’a ne derse hoş karşıla, Türk evladı vatanına “Vatanım!” dediğinde tüylerin diken diken olsun!
Bin yıldır Anadolu’daki Türk’ün Fetih’ten bahsetmesi ayıp olurmuş. Kızılderililer Amerika kıtasında milyon yıldır yaşıyordu, şimdi neredeler? Endülüs Emevileri Avrupa’da 800 yıla yakın var oldular, fetih ruhunu kaybettiler, başlarına neler geldi?