Nükleer takasta kafalar karışık
Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuğuyla İran’ın Nükleeri ile ilgili takası kabul ettiği açıklandı. Takasın Türkiye’de yapılması da karar altına alınmış. Brezilya Lideri Lula, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ve Başbakan Erdoğan anlaşmayı Tahran’da imzaladılar. Anlaşmaya göre İran elindeki % 3.5 oranında zenginleştirilmiş 1.2 ton uranyumu bir ay içinde Türkiye’ye teslim edecek, karşılığında, bir yıl içinde Fransa’dan %20 oranında zenginleştirilmiş 120 kilo nükleer yakıt alacak. Bu takas bir yıl içinde gerçekleşmezse, Türkiye uranyumu İran’a iade edecek. Anlaşma duyurulur duyurulmaz İran, anlaşma olsa bile kendi topraklarında yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini açıkladı.
Anlaşma yeterli
görülmüyor!
Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için BM Atom Enerjisi Kurumu tarafından onaylanması gerekiyor. ABD, Fransa, Rusya ve İngiltere imzalanan anlaşmayı yetersiz bulduğunu, bu anlaşmayla “İran’ın kaygı verici nükleer programının engellenmediğini” açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, takas anlaşmasıyla ilgili olarak, “uluslararası toplumun ana kaygılarını ele almıyor” diyerek “İran’ın, uranyum zenginleştirmesi faaliyetlerini durdurmadaki isteksizliği”nin devam ettiğini açıkladı. Rusya Devlet Başkanı Medvedev ise “İran, uranyum zenginleştirmeyi sürdürecek mi? İran, uranyum zenginleştirmeye devam edecekse, İran’a yönelik kaygılar da devam edecek” dedi. Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise “Hayal görmeyelim. Bu anlaşma, İran’ın nükleer enerji ve uranyum zenginleştirme sorununu çözmeyecek. Öngörülen uranyum takası, sadece bir ilave güven tedbiridir. Esas sorun, İran’ın Natanz’daki uranyumu zenginleştirmeye devam etmesi, Arak’taki reaktörün inşası, Kum kentindeki sitenin gizlenmesidir” dedi. İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Alistair Burt ise “İran’ın, nükleer görüşmeleri ve UAEK ile işbirliğini reddetme tutumu endişe yaratmaya devam ediyor. Bu nedenle yaptırımlar üzerine çalışıyoruz” dedi.
Sorun nükleer
değil, güvensizlik!
Batılı ülkelerin anlaşmayla ilgili olumsuz tavır takınmalarının gerçek nedeni, İran’a duyulan güvensizliktir. Takas anlaşmasının ancak İran’ın nükleer bomba yapımını geciktireceği düşünülüyor. Varılan anlaşmanın benzerini BM daha önce İran’a teklif etmişti. O dönemde 1200 kilogram uranyumun İran’ın stoklarının %75’i olduğu düşünülüyordu. Ancak İran o zaman bu teklifi reddetmişti. Batılı istihbarat raporlarına göre, İran aradan geçen yedi aylık süre içerisinde elindeki uranyumu çoğalttı ve bugün 1200 kilogram uranyum, toplam stokların yaklaşık yarısıdır. Üstelik bir de İran’ın takas anlaşması duyurulur duyurulmaz uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini açıklamış olması kaygıları iyice artırmış oldu.
Türkiye’ye güven
ne olacak!
Bir yerde güven yoksa barış da yok demektir. Bu nedenle anlaşmalarda her şeyden daha çok “güven artırıcı adımlar” önemlidir. Aslında takas anlaşması da bir çeşit güven artırıcı önlemdir. Batılı ülkeler bunu böyle görmemiş ve konuya ihtiyatla yaklaşmışlardır. Bu bakımdan takas anlaşmasına rağmen “Batı cephesinde” değişen bir şeyin olması beklenilmemeli.
Diğer yandan son zamanlarda Batı’da Türkiye ile ilgili kuşkuların giderek arttığını söylemek yanlış olmaz. Türkiye’de “eksen kayması” ile ilgili tartışmalar batı basınında hâlâ yer almaya devam ediyor. Bunun üzerine bir de Türkiye ile Rusya arasında, aralarında nükleer santral yapımını da öngören geniş kapsamlı anlaşmalar ilave edildi. Henüz bu anlaşmalara yönelik ABD/Batılı ülkelerden tepki gelmedi. Ancak Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak Rusya ile hem de nükleer santral anlaşması imzalamasının, bu ülkeleri rahatsız etmediğini söylemek doğru olmaz. Türkiye şimdiye kadar kendisine duyulan güvenin kredisini kullanmıştır. İsrail fitnesi de dikkate alındığında Türkiye’nin çok daha ihtiyatlı olması şarttır.