​​​​​​​Nobel Komitesi Türk Düşmanı

Nobel Edebiyat Ödülü bu yıl Peter Handke'ye verildi. Aslında bu yıllardır sürdürülen "Türk düşmanlığı"nı ilk defa su yüzüne çıkardı. Çünkü senelerdir Boşnak düşmanlığının arkasında yatan zihniyetin kimler olduğunun ispatıydı.

Avusturyalı yazar Handke, Yugoslavya'daki iç savaşta ve daha sonrasında "İnsan Kasabı Miloseviç"i savunmayı sürdürmüştü.

Burada bir şeyi hatırlatmak istiyorum Sırplar ve destekçileri "her zaman paramparça edilmiş bu ülkedeki Müslümanlara eziyetten yana olmuşlardır." Daha da ileri gidip, Bosna'daki büyük katliamı savunmuşlardır.

Komitenin ilk vukuatı

İsveç Kraliyet Akademisi'nin üyeleri 1961 yılında "Sırp yazar İvo Andriç'e ödül" vermişlerdi. Yazar, en önemli eseri Drina Köprüsü ile buna layık görülmüştü. Konusu ise özetle şöyleydi:

"Andriç çocukluğunun geçtiği Vişegrid kasabasını anlatır. Osmanlı egemenliği yıllarını ele alır.

Olayın ekseni yine buradan yetişmiş Sokullu Mehmet Paşa'nın Drina Nehri üzerine inşa ettirdiği köprüdür. Tarih ise 1571'dir.

Sırplar ile Osmanlıların dini ve kültürel taraflarına ağırlık verilir. Yapıt, Drina Köprüsü'nün I. Dünya Savaşı sırasında Almanlarca bombalanıp yıkılmasıyla biter.

Nelere kandık?

Bu kitabı Türkiye'de yayınlandığı tarihte almıştım. Osmanlı'nın özelliğine giren yerlerde yaptığımız imar hareketlerinin anlatılışını beğenmiştim. Oysa bölüm aralarına serpiştirilen Osmanlı'yı kötüleyen paragrafları herkes görmezden gelmişti.

Pek çok eleştirmen de ansiklopedi -Larousse dahil- Drina Köprüsü yazarı İvo Andriç'in ne kadar insancıl olduğu kayıtlarını düşmüşlerdi.

Durum hiç de böyle değildi. Kitaptan, fazla detaya girmeden bir alıntı yapacağım.

Sırp eşkıya, hâkim olduğu bölgeyi haraca kesmektedir. Ona ödeme yapmayanları da öldürür. Halk sonunda buradan sorumlu paşaya çıkar. 'Kurtarın bizi bu haramiden' diye yalvarırlar. Osmanlı askerleri uzun uğraşlardan sonra bu haydudu yakalar.

Karar safhası

Hakkında verilen karar idamdır. Bir sabah onu infaz alanına doğru yola çıkarırlar. Ölüme giden adamın ağzından yüzlerce defa 'şükürler olsun'dan başka laf çıkmaz. Osmanlı askerlerinin komutanı sonunda patlar; 'Asılacaksın işte. Niye şükredip, duruyorsun.'

Sürpriz

İdam urganı boyna geçtiği an bir ulağın bağırtısı duyulur. 'Durun. Karar değişti.' İnfaz ekibinin yanına geldiğinde nefes nefese konuşur. Ağzından şu laflar çıkar 'Paşa, kazığa vurulmasını istedi.'

Sırp eşkıya, kendisini uyaran komutana döner ve 'Gördün işte. Beterin beteri var' der. Hüküm kazıkla gerçekleştirilir.

Şimdi yazacaklarım tam bir Osmanlı'yı karalama. Kullanılan kıymıklı kazık çok detaylı anlatılır. Kazıkçının cezalandırma sonrası yaşattığı her gün için birer altın aldığını da hesap edin.

Bu sert uygulamalarla, isyancılarla baş edilmiştir. Bugün de hâlâ Türk düşmanlığı sürdürülüyorsa İvo Andriç'ten başlayıp, Peter Handke gibi Avusturyalıların katkıları büyük. Tabii Nobel Komitesi'ni de unutmayalım..."

Bir başka not

Nobel Komitesi'nin bu düşmanlığa katkılarını da kaçırmayalım. Daha yakın zamanda Bob Dylan'a da ödül verdiler. Böylece tarihlerinde ilk defa bir "şarkı sözü yazarı" Nobel'e layık görüldü.

Peki neden?

Dylan bir Musevi'dir. Pek çok şarkısında İsrail'in başkenti Kudüs'tür der. Bu ülkeye övgüler yağdırır. İsveç'teki meşhur komite, dünyanın tüm önemli medya grubunun ağzına "bir parmak bal çalmıştır." Böylece onların son dönemdeki saçma sapan kararlarına yapılan eleştirileri önleyeceklerini sandılar. Şimdilik bu egemen takımı susturmuş görünüyorlar.

Vurun abalıya

a Spor'da 90'A programını Hıncal Uluç ve biraz da Güven Taner'den dolayı izliyorum. Kemal Belgin'e sıra gelince, inanılır gibi değil.

Bir gün hatırlamıyorum ki, Belgin TRT'ye sallamasın. Bu mantığı çözmem imkansız. Acaba kafasındaki niyet, devlet kanalına da kapak atıp, gelir seviyesini yükseltmek mi? Saçmaladığının o da farkında. Bipini attıktan sonra, gülüşüne yakıştıracak sıfat bulamıyorum.

GÜNÜN SÖZÜ:

Yüzsuyu ile leke çıkartılamaz. İbrahim Olcaytu

Yazarın Diğer Yazıları