Nimet Baş’a açık mektup -2-

Sayın Nimet Baş
Türkiye’de derin devletin yerüstü birimi olmakla suçladığınız Özel Kuvvetler Komutanlığı’na yönelik ağır ve vicdansız ithamlar, ne yazık ki, Kıbrıs’ın Bosna Hersek olmasını engelleyen Türk Mukavemet Teşkilatı’na “illegal örgüt” ve “Yavru kontrgerilla” diyebilen Ecevit Kılıç’ın kitabına dayanıyor. Hakikaten neden TMT, Makarios’a başvurup dernek statüsünde kurulmadı ki?
Raporda, Bülent Ecevit’in Cumhurbaşkanı Korutürk’e yazmış olduğu bir mektup ile Özel Harp Dairesi’nin raporun ifadesi ile gizli ordunun Cumhurbaşkanlığı kayıtlarına girdiğini ileri sürüyorsunuz. (s.70) Oysa, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın, Başbakan Menderes’in ve Adalet, İçişleri ve Milli Savunma Bakanları’nın imzaladığı bir kararname ile kurulan bir örgütten, herhalde haberi olması gereken herkes, haberdardır. TBMM tarafından hazırlanan bir rapora böyle komplo ifadeleri hiç yakışmamaktadır.
Raporda Özel Harp Dairesi arşivinin “sivil güçlerin denetimine açılmadığı” ifade edilmektedir. (s.72) Bütün milletler, gizli arşivlere sahiptir. Bu arşivleri görme yetkisine sahip olan insan sayısı çok azdır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu yetkiye sahip insanlar arasındadır. En son olarak AKP Hükümeti tarafından yapılan düzenleme ile bu belgelerin, gerekli durumlarda arşivden çıkarılmadan bir ağır ceza hakimi tarafından incelenebileceği kararı alınmıştır. TSK da bu karara uymaktadır. AKP Hükümetinin aldığı bu karardan dolayı yapılan uygulama konusunda Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı TBMM Komisyonu’nun eleştirmesi çok ayıptır. Eğer durumun böyle olduğunu bilmiyorsanız daha da ayıptır.
Raporda 1964’de Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Ali Keskiner imzası ile yayınlanan ST 31-15 nolu talimatnameyi ve Tümg. Cihat Akyol’un bir makalesini de Özel Harp Dairesi’nin öldürme dahil hangi eylemleri yapabileceğini göstermesi olarak açıklıyorsunuz. Ancak açıklamadığınız husus; bu talimnamenin ve makaledeki tavsiyelerin, ülkenin bir bölümü Sovyet ordusu tarafından işgal edilir ise işgal altındaki bölgelerde Kızılordu ve olası işbirlikçilerine karşı gerçekleştirilmek amacına matuf olduğunu kaydetmiyorsunuz. Esasen yine raporunuzda yer alan (s. 66) Özel Harpçi İsmail Tansu’nun “Sivil uzantılar, ülke işgal edilince kullanılmak üzere barış zamanında eğitilip bekletilenlerdir. Görev verilemez. Kopuk tespih taneleri gibi her yere dağılmışlardır. Türkiye’nin her yerindedirler. Savaşla beraber tespihin ipi bağlanır. Görev alırlar” ifadesinin komisyonunuza bir şeyler öğretmesi gerekirdi.
Raporda Özel Harp ve MİT’in ortak çalıştığı ancak komuta üstünlüğünün Özel Harp Dairesi’nde olduğu ileri sürülmektedir.(s. 70) Bu sonuca nasıl varıldığını bilmiyorum ancak MİT’in görev kadro karşılığı orgeneral iken, Özel Harp Dairesi’nin tuğgeneraldir. Türk Ordusu’nda hiçbir orgeneralin bir tuğgeneralin emrine gireceğini düşünmüyorum.
Raporda 6-7 Eylül olaylarından da Özel Harp Dairesi’ni sorumlu tutuyorsunuz. (s.69) 6-7 Eylül olaylarının Özel Harp Dairesi tarafından düzenlendiği iddiası akla aykırı. 1955’te Seferberlik Tetkik Kurulu daha çok genç, karargah kuruluşunu Ağustos 1995’te ancak tamamlamış bir örgüttür. Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanı Daniş Karabelen 25 Ağustos 1955’de görevinden alınmış ve yerine bir başka atama yapılmamıştır. Her şeyden önce bu kadar önemli bir operasyonu yürütecek bir örgütün başsız bir şekilde operasyona sokulması akla aykırıdır.
Öte yandan 6-7 Eylül olayları ise bizzat Başbakan Adnan Menderes tarafından yönetilmiş bir operasyondur. Operasyona; Selanik’te Atatürk’ün evinin bombalanmasına Selanik Başkonsolosu aracılığı ile Dışişleri Bakanlığı, propaganda boyutuna Demokrat Parti’nin yayın organı ve DP’li milletvekili Mithat Perin’in Ekspres adlı gazetesi, İçişleri Bakanlığı ve istihbarat örgütü dahil olmuşlardır. Nitekim sizin raporunuza göre de bu gazetenin anılan dönemdeki editörü Gökşin Sipahioğlu, “Olayların istihbarat örgütü MAH tarafından” örgütlendiğini ileri sürmüştür. MAH, MİT’in öncülüdür.
6-7 Eylül olaylarının gerçek amacı, Rum sermayesinin tasfiye edilerek, politik temsilciliğini DP’nin yaptığı Anadolu girişimcilerine yol açmaktır. Seferberlik Tetkik Dairesi’nin 6-7 Eylül ile ilişkilendirilmesinin temel gerekçesi olarak, çok sonraki bir tarihte bir dönem bu örgütte komutanlık yapmış olan E. Org. Sabri Yirmibeşoğlu’nun 6-7 Eylül olayları için “özel harp operasyonu” demiş olmasıdır. Bunun anlamı, olayların Seferberlik Tetkik Dairesi tarafından düzenlendiği değil, operasyonun tekniğinin özel harp tekniği olduğudur. (Devamı Yarın)

Yazarın Diğer Yazıları