Nimet Baş’a açık mektup -1-
Başkanlığını yaptığınız Kamuoyunda Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporun, “Özel Harp Dairesi, Kontrgerilla ve Gayri Nizami Harp” bölümünde yapılan bir kısmı kullanılan kaynaklardan bir kısmı ise raporu kaleme alanların yaklaşımından kaynaklanan çok ağır hataları sizinle ve kamuoyu ile paylaşmak isterim.
Raporun temel hatası; Ecevit Kılıç’ın Özel Harp Dairesi Türkiye’nin Gizli Tarihi adlı tahrifatlarla dolu kitabını kaynak olarak kullanması neticesinde, Özel Harp Dairesi’ni İtalyan Özel Harp Dairesi Gladio ile özdeşleştirmesi ile başlıyor. Oysa, Türkiye’de 1952’de kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu ile İtalya’da kurulan Gladio’yu yapı ve işlev açısından özdeş örgütler olarak ortaya koymak mümkün değildir. Oysa, karşımızda kuruluş zemini, yapı ve işlev açısından çok farklı iki örgüt var.
Seferberlik Tetkik Kurulu/Özel Harp Dairesi ile ilgili bilinen en temel gerçek, Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girmesinden sonra, Türk Ordusu bünyesinde “Seferberlik Tetkik Dairesi” adlı bir dairenin 27 Eylül 1952’de “Milli Savunma Yüksek Konseyi” nde görüşüldükten sonra hükümetin kararnamesi ile kurulduğudur. Seferberlik Tetkik Kurulu/Özel Harp Dairesi’nin Kuruluş Kararnamesi’nin altında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’nın da imzaları vardır. Yani karşımızda hükümet kararnamesi ile kurulmuş bir örgüt vardır. Raporunuzda bu husus gizlenmiştir.
Psikolojik savaş...
İtalya’da Gladio ise Amerikan istihbarat örgütü ile İtalyan askeri istihbarat örgütü arasındaki bir anlaşma çerçevesinde imzalanmıştır. Bu, çok önemli bir hukuki ve politik meşruluk farkıdır. Esasen 2. Dünya Savaşı’nda Amerikan Ordusu tarafından işgal edilerek Alman işgalinden kurtarılan İtalya’da, Amerikan ordu ve istihbaratının İtalyan devleti üzerindeki etkisi 1950’lerin Türkiye’sindeki Amerikan etkisi ile kıyaslanmayacak kadar güçlüydü. İtalyan Özel Harp Örgütü Gladio, “İstikrar Harekatı”, “Psikolojik Savaş”, “Gayri Nizami Harp” bölümlerinin üçünü bünyesinde barındıracak şekilde oluşturulmuştur.
Seferberlik Tetkik Dairesi, NATO’daki benzeri kuruluşlardan farklı olarak, içinde “İstikrar Harekatı” ve “Psikolojik Savaş” birimleri olmayan, sadece “Gayri Nizami Harp” bölümü üzerine kurulmuş bir yapıdır. Bu çok önemli farkı bilmeden yazılmış olan raporunuz, ortaya olandan çok farklı bir örgüt modeli koymaktadır. Gayri Nizami Harp, üç askeri harekat türünü içermektedir. Bunlar, gerilla harekatı, mukavemet harekatı ve özel kuvvetler harekatıdır. Türkiye’de oluşan yapı, gerek örgütsel gerek stratejik anlayış açısından genel NATO modelinden büyük farklılıklar içermektedir. Bu fark büyük bir öneme sahiptir. Çünkü örgütsel modeliniz sizin işlevinizi de belirler. Türkiye’de psikolojik savaş, MİT ve MGK arasında gidip gelmiştir. Şimdi doğrudan Başbakanlığa bağlıdır. İstikrar harekatı yani isyan bastırma ise TSK’nın görevidir. Bunları ve daha fazlasını öğrenmek için Özel Harp Dairesi Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın genel sekreterliğini yapmış olan E. Org. Kemal Yamak’ın beş baskı yapmış “Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler” adlı 862 sayfalık kitabını okusaydınız, rapora doğrular girerdi.
1984’den buyana terör örgütü PKK ile yurtiçi ve yurtdışında en ön safta çarpışan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı, çok ağır bir şekilde David Galula’nın ’Ayaklanmaları Bastırma Hareketi ve Teori ve Tatbikatı’ adlı kitapta olduğunu iddia ettiğiniz öğretileri gerçekleştirmek Türkiye’de işlenen cinayetlerin ve suikastların arkasında olmak ile suçluyorsunuz. Hiç aklınıza atıfta bulunduğunuz kitabın İngilizcesini veya Türkçesini getirtmek gelmedi mi? Gerçekten öyle mi yazıyor yoksa alıntı yaptığınız Ecevit Kılıç’ın kitabında yazdığı gibi mi yazıyor?
Subaylara haksız infaz
Raporunuzda Özel Harp Dairesi’nin gerçekleştirdiğini ileri sürdüğünüz şuursuz terörizm ve seçilmiş terörizm eylemleri D. Galula tarafından kontrgerillaya önerilen eylemler değil. Galula bu eylemleri, “Burjuva-Milliyetçi” devrimci hareketlerin eylem biçimlerini anlatırken dile getiriyor. Üstelik Ecevit Kılıç bu alıntıları yaparken cümlelerin içinden kelime çekerek işine gelmeyen bölümleri çıkarıyor. Galula şöyle diyor: “Şuursuz terörizmden maksat, ayaklanma hareketleri sebepleri için fazla alaka toplamak ve halkın dikkati bir tarafa çekildikten sonra gizli olarak bulunan taraftarları cezp etmektir.” (Ayaklanmaları Bastırma Hareketi ve Teori ve Tatbikatı, s.52)Kılıç ise alıntıyı yaparken, “Şuursuz terörizmden maksat (“ayaklanma hareketleri sebepleri için fazla”-denilen kısmı çıkararak) alaka toplamak ve halkın dikkati bir tarafa çekildikten sonra gizli olarak bulunan taraftarları cezp etmektir” diyor ve cümleyi kendi amacına uygun hale getiriyor.
Kılıç’ın bu çarpıtmasını ikinci çarpıtması izliyor. Galula, Burjuva-Milliyetçi devrimci hareketlerin bir başka eylem biçiminin ise “seçilmiş terörizm” olduğu belirtiyor ve seçilmiş terörizmi şu şekilde tanımlıyor: “Seçilmiş terörizm çabucak şuursuz terörizmi takip eder. Bundan maksat, isyanı bastırmakla görevli olan tarafı halktan uzak tutmak, halkı mücadeleye sokmak ve asgari olarak halkın pasif ortaklığını temin etmektir.” (“Ayaklanmaları Bastırma Hareketi ve Teori ve Tatbikatı”, s. 52) Kılıç bu cümleyi de kitabında tahrif etmiştir. Kılıç’ın kitabında bu cümle şu şekilde aktarılmıştır: “Seçilmiş terörizm çabucak şuursuz terörizmi takip eder. Bundan maksat, (çıkarılan bölüm) halkı mücadeleye sokmak ve asgari olarak halkın pasif ortaklığını temin etmektir.” Görüldüğü gibi cümlenin ortasından “isyanı bastırmakla görevli olan tarafı halktan uzak tutmak” bölümü çıkarılmıştır.
Sayın Baş, kahramanca yurt içinde ve dışında, Kıbrıs’tan, Bosna Hersek’e, Kuzey Irak’tan Avrasya’nın derinliklerine uzanan bir alanda savaşan genç ve kahraman subayları nasıl haksız bir şekilde infaz ettiğinizi şimdi anlıyor musunuz? (Devamı Yarın)