Niçin?

Niçin sürekli Arapları yazıyorsun?” sorularına muhatap olmaya başlayınca, “Ben gerçekten Araplardan bahsettim mi?” diye şüpheye düştüm..
Ne olur ne olmaz diye de yazdıklarımı geriye doğru şöyle bir gözden geçirdim ve ister istemez o Hitler fıkrasını hatırladım.
Efendim Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadır. Bir adam içeri girer ve barmene sorar: “Bunlar Hitler ve Stalin değil mi?” Barmen “Evet, onlar” der. Sonra adam iki faşistin masasına yaklaşır, “Selam, ne yapıyorsunuz?” der. Hitler cevaplar:
“3. Dünya savaşını planlıyoruz!” Adam iyice meraklanır: “Gerçekten mi? Peki, neler olacak?”
Cevap yine Hitler’dendir: “Bu sefer 14 milyon Yahudi’yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz!” Adam şaşırır: “Bir bisiklet tamircisi mi? Ama niye?” Hitler Stalin’e döner ve der ki: “Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi’yi takmayacağını söylemiştim!”
Biz Hitler, okuyucularımız da bardaki meraklı müşteri değil, kabul. Ama bizi, “Niye sürekli Araplardan bahsediyorsun?” diye eleştirenlerin de, dikkati bisiklet tamircisine takılanlar olduğu da ortada.
Evet, binlerce yazıdan sadece dört, hadi diyelim beş tanesinde Araplar geçmiş. Buna da bazı okur, yazar ve yorumcuların ikide bir, “Araplar bizi arkadan vurdu” demeleri yol açmış. Biz de özet olarak, “Emperyalizm Araplara gidiyor, Türkler yüz yıllarca sizi sömürdü, Türklere geliyor, Araplar sizi arkadan vurdu” diyor, biz komşu ve aynı dinden olan, yüzlerce yıl aynı kaderi paylaşmış insanlarız, bu tuzağa düşmeyelim demişiz.
Burada aslında Araplardan hiç bahsedilmiyor, Arapların adı geçirilerek bahsedilen, İngilizler başta olmak üzere Batı emperyalizmi. Bu yazılarda Araplar Hitler fıkrasındaki bisiklet tamircisi konumunda ancak. Siz şimdi köyden şehre bir kış günü yola çıkacağınızı söyleseniz, ben de size, üşür hasta olursunuz, kurt var kuş var, arabayla gidin desem, arabadan mı bahsetmiş olurum?
Türk’ün kurduğu dünyanın en muhteşem devleti olan Osmanlı’yı parçalayıp ondan Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Irak, İsrail, Cezayir, Karadağ, Kıbrıs, Lübnan, Libya, Macaristan, Sırbistan, Suriye, Tunus, Ürdün, Yemen, Yunanistan, Romanya, Etiyopya, Filistin, Umman, Makedonya, Bahreyn gibi onlarca ülke kuran ve kurdurtan yine Osmanlı’nın bir kısım topraklarını bugünkü Çek Cumhuriyeti, Polonya, Sudan, Ukrayna gibi ülke sınırlarına dâhil eden ve ettirenler Araplar değil, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar ve diğerleri idi.
Haçlı ve Siyonist emperyalizm Türk evladının kafasını öylesine karıştırmış ki, bugün bütün bu ülke ve toprakları Osmanlı’dan koparıp kendi uydu ve sömürgesi haline getiren İngiliz’inden, Alman’ından, Fransız, İtalyan ve ABD’sinden bahsetmek hiç dikkati çekmiyor ama binlerce yazı yazıyorsun ve onlardan sadece üç beşinde Arap ve Araplar diyorsun, tüyler diken diken oluyor; ne kadar acı!
Biz hâlâ, “Batı eşittir çağdaşlık” ve “Arap eşittir, ihanet” diyoruz.
Üstelik bize bunu dedirtenlerin elimizde avucumuzda Osmanlı’nın bir tarlası kadar kalmış olan Türkiye Cumhuriyeti topraklarından da bir Kürdistan ve Lazistan çıkarmanın planlarını üretip dururken oluyor bütün bunlar.
Hangi Arap ülkesinin bugün Batılılar gibi Türkiye’yi bölme ve Türkiye’yi sömürme gibi bir hesap ve kapasitesi var Allah aşkınıza? Ama İslâm âlemi kısmen de olsa bir dayanışma içersine girebilir ve Türk dünyası kardeşlik şuuruna erebilirse, biz de rahat ederiz, dünya da..
Söylediğimiz bu.

Yazarın Diğer Yazıları