Neyi seçeceğiz?

Cumhur İttifakı içinde, yörüngesinde;

Cumhuriyet''in kuruluşunu; tıpkı Atatürk''ün "Kurtuluş Savaşı"nı başlatmak üzere Anadolu''ya geçişini, Büyük Zafer''i olduğu gibi, kutlamaktan itinayla kaçan var.

Cumhuriyet''in, "dilimizi, bütün düşünme setlerimizi" yok ettiğini savunan var.

Cumhuriyet''in, "İslam''a düşman" olduğunu savunan var.

Cumhuriyet''i, kapanması zaruri bir parantez olarak değerlendiren var.

Cumhuriyet''i, yıkmayı arzulayan var.

Cumhuriyet''e, kin duyan var.

Cumhuriyet''in rövanşını almak isteyen var.

*

Atatürk''ü hayırla anmamak için kırk takla atan var.

Atatürk''ü bırakın sevmemeyi, nefret boyutunda ileri kötülükte duygular besleyen var.

Atatürk heykellerinin yıkılmasını, bir dönemin fesli meczubuna bu denli meftun olduklarına göre, hatta belki yerlerde sürünmesini hayal eden var.

Anıtkabir''i yerle bir etmek isteyen var.

Atatürk''e hakaret eden var.

Kurtuluş Savaşı''nın aslında hiç yapılmadığını ileri süren var.

*

Millî devlete karşı federasyonu savunan var.

Eyalet sistemi isteyen var.

Anayasa''nın "değiştirilemez" ve Cumhuriyet''in niteliklerini ortaya koyan ilk dört maddesinin değişmesine çalışan var.

"Türklüğü" silmeye azmeden var.

Etnikçi var.

Mezhepçi var.

PKK''yı terör örgütü görmeyen var.

Denize düşünce İmralı''daki eli kanlı caniye bile sarılabilecek meşrepte olan var.

PKK''yla mücadele bitsin de müzakere başlasın diye can atan var.

Türkiye Cumhuriyeti''nin "Ermeni malları üzerinde oturduğunu" savunan, "soykırım iftiracısı" var.

ABD mandacısı var.

İngiliz mandacısı var.

Devleti "katil"likle suçlayan var.

*

Şeyh Sait''çi var.

Mustafa Sabri''ci var.

İskilipli''ci var.

Cümle millî mücadele karşıtına, Cumhuriyet''e isyan etmiş haine iade-i itibar isteyen var.

*

Gel gelelim…

*

Kör, sağır, dilsiz olmayacağız…

Sağır sultanın bildiğini bilmezden gelmeyeceğiz.

*

Millet İttifakı''nın demeyelim de, çünkü 6''lı masada yer alan 6 parti de aynı ittifakla girmeyebilir, büyük ihtimalle de girmeyecek genel seçime…

6''lı masanın, işte henüz nasıl bir seçim ittifakı oluşturacağını bilmediğimiz kimi aktörlerinin yanında, yöresinde de, aynı şekilde;

Cumhuriyet''i bir "parantez" olarak tanımlamışlığı olan var.

"Ulusçulukla hesaplaşma zamanının geldiğine" inanan var.

Anayasa''nın ilk dört maddesiyle sorunu olan var.

"Mustafa Kemal''in askerleri" lafını duyunca tüyleri diken diken olan var.

"Kemalizm" karşıtı var.

TSK''ya kimyasal iftirasına gözünü kırpmadan destek olan var.

HDP''ye bakanlık vermeye gönüllü olan var.

İstanbul Sözleşmesi''nden rahatsız olan var.

"Dersim"ci var.

Etnikçi var.

Azınlıkçı var.

Neo-Osmanlıcı var.

Amerikancı var.

İngilizci var.

Rusçu var.

*

Velhasıl…

"Kutup"a dönüştürülmek istenen ama aslen aradaki geçişkenliği göz önünde bulundurunca siyasal anlamda birbirinden çok da kalın duvarlar, derin uçurumlarla ayrılmayan iktidar mahallesinde de, muhalefet mahallesinde de, seçmenlerinin bir bölümünü irite edecek "tip"ler var.

*

Dolayısıyla…

Lider/kurmay söylemlerinden yani "resmî tezler"den yola çıkarak, geçenlerde de vurguladığım gibi seçimin;

Cumhuriyet''in ikinci yüzyılına hazırlananlar ile…

Cumhuriyet''in yüzüncü yılında yeni bir cumhuriyet kurma sevdasında olanlar…

Arasında geçeceği tezi yanlış olmasa da…

ASLINDA…

Başka bir şey seçeceğiz bir oylarımızla;

Bütün bu, kimi "marjinal", kimi "aykırı", kimi "bölücü", kimi "tehlikeli", kimi "hain", kimi "nankör", kimi "değer bilmez" diye tanımlanabilecek yaklaşımlarla "mücadele edebilme iklimi"ne sahip olmayı yahut olmamayı!

Türkiye Cumhuriyeti''nin bekası için bağlayıcı herhangi bir konudaki, herhangi bir kararın, "millet"in ne düşündüğü zerre umursanmadan, "yaptım oldu" mantığıyla, kimseye sormadan, danışmadan, kimseyle tartışmadan, yanlışsa, esas yahut usul açısından sorunluysa bile hesap vermeye yanaşmadan, bir gece yarısı kararnamesiyle alındığı/alınacağı bir sistemin devamı…

Yahut, Türkiye Cumhuriyeti''nin nasıl yönetileceği kararının sahiden de "millî irade"ye bırakılması.

*

Sistem yani.

*

Her şeyden öncelikli ve asıl olan bu.

Her birimizin hayatıyla alakalı her konuda tek bir kişinin karar verici olduğu bir düzen yerine…

Her birimizin, aday yapılışlarının da "adil" ve "demokratik yollarla" olmasını dilediğim milletvekillerince "temsil" edilebildiği, vekalet edilen seçmen tercihlerinin sahiden de yansıdığı bir düzen…

Emme basma tulumba gibi baş sallanan değil, konuşulan, tartışılan, sonunda da kafa kırmadan, göz oymadan makulde "anlaşılabilen" bir düzen…

*

Hani birileri "Oyumu cumhurbaşkanına vereceğim ama parlamentoda AK Parti''ye vermeyeceğim diyen münafık" deyip, iki sandığı da tekleştirmeye çalışıyor ya…

Tam tersi….

Oyunuzu parlamentoda sizi en iyi hangi partinin temsil edeceğine inanıyorsanız, hür iradenizle ona verin ama Cumhurbaşkanlığı''nda, o parlamentoyu da "anlamlı" hale getirmeli…

Yoksa "tek kişi" dışında, kimin nereye seçildiğinin ne anlamı var ki!

Yazarın Diğer Yazıları