Netekim...
Tarihe tanıklık etme adına Evren’in protestolar arasındaki cenaze törenine gözlemci olarak katılmak istemiştim. Kara gözlüklerin arkasına sığınanların bakışlarını görmeyi arzuluyordum ama ayaklarım götürmedi. Kim bilir belki de yüreğim kaldırmadı. Sevgili arkadaşım Müyesser Yıldız’dan dinledim, ayrıntıları gazete haberlerinden okudum. Çoğunluk, darbe dönemi gerçekleştirdiği baskı ve işkenceleri ele almış. Bir dönem zirvede olan diktatörlerin sonuçta yapayalnız kalışını çağrıştırmış yorumları ile. Askere en büyük darbeyi vuran, asker ile beraber Türkiye’nin itibarını yerlerde süründüren Evren’i askerin saygı ile uğurlamasına içerledim. Kimileri çıkıp, “Ne yani, Genelkurmay Başkanlığı yapan bir askerdi. Askeri protokolün gereği yerine getirilmiştir”dese de inanmam. Bu orduya canını veren nice emekli asker; bir albay, iki astsubay ve on er ile gömülmüştür. Kuvvet Komutanlarının tekmili birden emeklileri ile orada oluşları Evren’in tahribatının halen farkında olamayışlarının da göstergesidir.
Okuyucularımız tanığımdır. Bu sütuna bireysel konularımı taşımamaya gayret ettim. Türk Ordusu’ndan atılmamda Evren’in imzası olması şahsi meselem. Ancak, Evren’in komutasındaki Türk Ordusu’nda düşünen, yorumlayan, dünyadaki gelişmeleri takip eden, okuyan, sorgulayan, inisiyatif kullanan, insani ve vicdani görevlerini yerine getiren idealist, kelimenin tam anlamı ile Mustafa Kemal’in askerleri büyük ölçüde tasfiye edildi. Evren’in Amerikan tezgâhı ile gerçekleştirdiği darbe sonrası Atatürk’ün gölgesine sığınarak Atatürkçülüğe en büyük kötülüğü yaptığını bilmeyen var mı? Bir dönem eline aldığı asa ve giydiği kıyafetler ile büyük Atatürk’e benzeme gayretleri zaman içinde nefrete sebebiyet vermişti. Mustafa Kemal’in altı okunu hedef almıştı uygulamaları ile. Milliyetçiliği, devrimciliği yıkıcı-bölücü akımlar arasına dahil etmişti. Askeri personel arasında adeta cadı avı başlatıp gerçek anlamda Atatürkçülerin hukuksuzca çok sevdikleri üniformalarını çıkartmıştı. Aynı Evren, laikliği de hiçe saydı. Gün oldu “imam-hoca çocuğuyum” dedi. Bugün memleketin kılcal damarlarına kadar sirayet edenlere “inançlı, imanlı, azimli, çalışkan, disiplinli çocuklar” diyerek yol verdi. Bugünün iktidarı ve zihniyetindekilere “ehlîleşmiş, kontrol altında tutulabilir, eğitilip, kazanılabilir” düşüncesi ile semizleşip, büyümelerini sağladı.
Evren’e göre “anti-emperyalist” olmak, yani sömürüye ve küresel planlara karışı çıkmak, “anarşistlik” ile eş değerdi. Evren’in Kâbe’si NATO idi. NATO için ordusunun tümünü tasfiye etmekten akıl tutulmasına kapılmıştı. Ona göre Amerikan karşıtı her kes komünistti. Alternatif arayan ise faşist. Her şeyi bildiğini iddia edip resim çizmekten bile aciz olan Evren, laikliği tahrip ederken Atatürk’ün koyduğu kesin çizgileri “elastikiyet ile hâl yoluna konması” emrini verip, karargâhındaki kurmay subayların rapor ve kitaplarını çöpe attıracak kadar da cahildi.
Tören esnasında yıllarca içinden çıkmayan acıları haykıran Lamia Durak ve kızı haklı. Durak’lar sadece Türk Milliyetçilerine reva görülen işkenceleri değil insanlığa yapılan zulmü hatırlattılar. Temennim askerlerin de kendilerine yapılanların farkına varmalarıdır netekim...