Nereden, nereye!
2002''de, AKP iktidar olduğunda 2001 krizi bitmişti. Önlem olarak hükümet ve IMF ''''Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı '''' yapmıştı. İktisadi konjonktür yükselmeye başlamıştı.
Geldiğimiz 2022 yılında, TL krizi ile başlayan kriz, ağır bir buhrana dönüştü ve maalesef AKP iktidarda kaldığı sürece çıkış umudu yoktur.
1- Durum tespiti;
* Yİ-ÜFE yüzde 105,1 oldu. Bu hiper enflasyona doğru bir gidiş olduğunu gösteriyor.
* Türkiye, GSYH büyüklüğü olarak dünyada ilk 20 içinden çıktı, 21. sıraya geriledi.
* Ülke riskini gösteren CDS oranı 650 baz puana çıktı ve dış borçlarda temerrüt riski arttı.
* TL Cumhuriyet tarihinin en düşük değerine indi, halen yüzde 48 oranında daha düşük değerdedir.
* Düşük değerli TL''ye rağmen 12 aylık dış ticaret açığı 35,6 milyar dolar oldu. Türkiye 2003-2021 arasındaki 19 yılda, 626,1 milyar dolar cari açık ve 831,5 milyar dolar dış ticaret açığı verdi.
* Doğrudan ve portföy yatırımları olarak yabancı yatırım sermayesi gelmiyor, mevcutlar da çıkıyor. Birkaç yıl önce Borsa''da yabancı payı yüzde 65 iken şimdi yüzde 34''e geriledi.
* Üç büyük raiting şirketi Türkiye''yi yatırım yapılamaz aşırı spekülatif olarak ilan etti.
* Yerli ve yabancı yatırım yapmıyor. 2021 ilk iki çeyrek haricinde 4 yıldır sabit sermaye yatırımlarında artış eksi değerdedir. Ocak 2002 için açıklanan atıl işgücü oranı yüzde 23''tür.
* Kurumsal yapı bozuldu, Eğitim ideoloji tuzağına düştü, devlet parti devleti oldu.
* En büyük sorun da iktidarın hâlâ sorun yok demesidir. Bu göstergelere rağmen sorun yok diyen ve önlem almayan hükümete olan güven de dip yaptı.
TABLO NEREDEN NEREYE
2- Nereye gider?
Erken seçim olmazsa, enflasyon artacak, büyüme düşecek, işsizlik artacak, dış borçlarda sıkıntı yaşayacağız, takibe düşen krediler artacak, sosyal sorunlar artacaktır. Bugünkü koşullarda 2023 seçimlerine ulaşmak olası görünmüyor.
3- Buhran neden ve nasıl geldi?
* Tek kişilik hükümete gidiş için iktisadi kalkınmanın altyapısı, demokrasi ve hukukun üstünlüğü kaldırıldı.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Devletin Anonim Şirket gibi idare edilmesi lazımdır" dedi. Öyle de yaptı. Gerçekte; özel sektör yönetiminde kâr maksimizasyonu, devlette ise sosyal fayda maksimizasyonu hedeftir. Devletin görevi, dışsallıkları önlemek, sosyal maliyetleri minimize etmek ve sosyal faydayı yükseltmektir. Ekonomideki kaynakları şirket anlayışı ve özel kârlılık için kullanan her iktidar ekonomiyi buhrana sürükler.
* Kaldı ki, şirketlerde de planlama var ve fakat AKP iktidarı planlamayı kaldırdı, günübirlik ve keyfi idare istikrarı bozdu.
* TELEKOM ve SEKA gibi kamu tekelleri, Et ve Balık Kurumu gibi fiyat düzenleyici işletmeler özelleştirildi. Oligopol piyasa yapısı oluştu, stokçuluk arttı. Halk daha pahalı gıda ve hizmet alıyor.
* Devlet parti devleti oldu, bütçe popülizm amaçlı kullanılıyor. Bütçeden para dağıtıldı ve fakat iş yaratmak için yatırım yapılmadı. 4 kamu bankası medya satışlarında ve seçimlerde gördüğümüz gibi partizan hedefli kullanıldı.
* Dolar talep garantili Kamu-Özel İşbirliği, yatırım maliyetlerini çok çok artırdı, bütçeyi ipotek altına aldı.
4- Bu buhrandan nasıl çıkarız?
Kim gelecek? Nasıl düzeltecek? Muhalefet yapabilir mi? Bunları büyük veya küçük, çıkar çeteleri kafa karıştırmak için söylüyorlar.
Gerçekte ise kim gelirse gelsin, ekonomik istikrar için niyet önemlidir.
* Siyasetçiler demokrasi ve hukuki altyapıya ve ekonomi yönetimi de ekonomiye bozucu nitelikte müdahale etmeseler, (söz gelimi faizlere ekonomik gerekçe dışında müdahale edildiği gibi.)
* Devlet parti devleti olmaktan çıkarsa, kurumsal devlet olursa ve devlet imkânları ile popülizm yapılmazsa,
* Eğitim ideolojik tuzaktan kurtulursa,
* Özel kişilere, tarikatlara ve AKP vakıflarına gelir ve servet transferi kesilirse,
* Kamu Özel İşbirliği yoluyla yapılan kaynak israfı önlenirse,
Türkiye''nin iç dinamikleri çalışır, panik biter, güven gelir ve krizden çıkarız. Ancak gelir dağılımında bozulma ve AKP''nin yandaşlara yaptığı servet transferinin düzeltilmesi zaman alır.
Nereden bakarsak bakalım, çözüm iktidarın değişmesine bağlıdır.