Neden 'CO'luk yapmadı
Terörle mücadelede anlık istihbarattan yararlanamayan Mehmetçik, hain pusularda can verirken, Murat Mercan’ın “co’luk yapma” hevesini örseleyen mühim bilgiyi acaba hangi odaklar verdi?
“Yükümüz insan, rotamız Gazze” parolasıyla yola çıkan Mavi Marmara, İsrail ordusunun elim saldırısıyla durduruldu. Bu barbarca ve korsanca harekatın neticesinde dokuz yurttaşımızı kaybettik. Vakanın sıcaklığıyla birlikte binlerce vatandaşımız sokaklara dökülerek bu saldırıyı kınadı. Bu arada İskenderun’da da altı Mehmetçiğimiz, bir başka terör saldırısının sonucunda şehit oldu. Ne yazık ki, açılım adı altında terörle mücadelenin sümen altı edilip “terörle müzakere süreci” işletildiği için “malum medya” bu saldırıyı alt yazıyla ve saat başı haberlerle geçiştirmekle yetindi.
Sihirli bir el değmiş gibi
Uzaktan kumanda ile patlatılan mayınlar misali sanki gizli bir el sihirli butona dokunmuştu. Türkiye’nin gündemi birden değişiverdi. Ardından sahneyi Başbakanın hiddetli ve üst perdeden konuşan hamasi çıkışları aldı. Ortamı söylemler yumağına boğdu. Aklın ve mantığın yerini duygular ve coşkular aldı. Ülkemizin onurunu zedeleyen bu hareket karşısında, eylemlerin ön plana çıkması gerekirken davulu Başbakanın çaldığı, borazanı tepkili ve hiddetli halk kitlelerinin aldığı gösterişli bir nümayiş başladı. Nihayet Başbakan “Hamas terör örgütü değildir” savıyla ulusal ve uluslararası kamuoyunu meşgul edecek bir adım attı. PKK terör örgütünün açıkça sözcülüğünü yapan BDP, hükümetin bu çıkışını, kendi hain emellerini meşrulaştıracak bir zemine kaydırdı.
Cevapsız sorular
Meselenin asıl vahameti, sular durulmaya başlayınca ortaya çıktı. Mavi Marmara’nın uğrayacağı felaket üzerinden acaba bir pazarlık mı yapılmıştı? Geminin hareketinden önce bazı AKP’li vekiller neden binmekten vazgeçmişti? İsrail’in uyarılarına rağmen niçin hiçbir diplomatik veya askeri güvenlik alınmadı? Davos’taki “one minute” tezgahının bir benzeri, bu sefer insan canı ortaya konularak Akdeniz’de mi planlanmıştı? Bu kanlı olay istihbarat örgütlerinin bilgisi dahilinde mi gerçekleşti? Filistin meselesinin baş aktörü olan İran, neden bu süreçte suskun kaldı?
Vekiller nasıl kurtuldu
Yukarıdaki soruların muhtemel cevapları ancak zaman içinde ortaya çıkacak. Fakat bilinen bir gerçek var ki, o da tarafların tamamen masum olmadığıdır. Murat Mercan’ın “co’luk yapma” hevesini örseleyen mühim bilgiyi acaba hangi odaklar verdi? Terörle mücadelede anlık istihbarattan yararlanamayan Mehmetçik, hain pusularda can verirken vekilleri kurtaran istihbaratın menşeini çok merak ediyorum.
* Mehmet Ali Genç
+++
Suçlu aramak yerine aynaya bakın
1950’den önce Filistinliler’in en yağlı iyi müşterileri Yahudiler’di.
İsrail devleti para karşılığı satılan bu topraklarda ilan edildi.
Bu aymazlığı biz de yaptık.
Anayasa Mahkemesi iptal edene kadar epey GAP toprağı sattık.
Yine en yağlı müşteriler İsrail vatandaşlarıydı.
Kopan fırtınayı yaşarken aklıma Irak geldi, Kerkük, Musul, Telafer geldi. ABD askerlerinin camilerdeki katliamları geldi.
Askerimizin başına geçen çuval geldi.
Sizler vatandaş olarak “o müzik notası” nın hesabını sordunuz mu?
Tam 28 senedir bitmeyen terör var burada. Her gün sıradan gelmeye başladı şu haberler bize:
“Bilmem ne kırsalında, güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada bilmem kaç terörist öldürüldü. Açılan ilk ateşte şu kadar asker şehit oldu...”
Açılan ilk ateş...
Erdal Sarızeybek anlatıyor: “Dağda asker terörist görünce ateş edemez hemen. Teslim ol çağırısı yapar. O asker bu çağırıyı yapana kadar ilk ateşte kurşunu yer. Çünkü kanun böyle emrediyor.”
Bu durumda esas katil kim?
Bizler verdiğimiz oylarla askerlerin kanlarına girdik.
Ben Şehit Başkomiser İsmail Hakkı Gökalp’in oğlu Cem Gökay;
Babama ve diğer şehitlere hangi tepkiyi verdiniz peki...
Hz. Muhammed S.A.V. Efendimize Kuran indirilmeye başlarken Allah’ın ilk emri “Oku” idi.
“Yaratan Rabbinin adıyla oku...”
İlk vahiy bu olmasına rağmen biz bilime sırt çevirdik; şirk abidelerinin peşinden koştuk. Başımıza bir nimet gibi yollanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize Allah’ın bu buyruğunu farklı bir vecize ile söyledi:
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”
Atatürk’ü de Ergenekoncu yaptık, fikirlerini yargılıyoruz Silivri’de!..
İsrail yardım gemilerine saldırdı ve gemide ölenler mi var?
Son 20 günde kırktan fazla şehidimiz var; farkında mısınız?
Aynaya bakın esas suçlu karşınızda.
Ben bakınca tükürdüm. Sizde bunu yapın....
* Cem Gökay Gökalp
+++
‘Şüpheli Mesud Barzani’
15 Haziran 2007 tarihinde Barzani eşkıyası ile ilgili 4 vatandaşımız tarafından yapılan bir müracaat ve akabinde çıkan karar fazlasıyla dikkat çekici.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ABD ziyareti sırasında Barzani ile ilgili yaptığı açıklamalar sonrasında harekete geçen vatandaşlar, bölücü peşmerge hakkında ciddi bir suç duyurusunda bulunuyor.
“Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak, Devlete Karşı Savaşa Tahrik”. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan bu suç duyurusu sonrasında adli makamlar umut verici bir biçimde harekete geçerek soruşturmayı başlatmıştı.
Bir Genelkurmay Başkanı’nın açık ihbarına rağmen Barzani ve çetesi hakkında “ilgili kurumlardan çeşitli tarihlerde alınan cevaplar” sonucu hiçbir bilgi,
belge ve bulguya rastlayamayan savcılık Mesud Barzani’nin Türk vatandaşlığı ile ilgili bir başvurusunun da bulunmadığını belirtiyor.
Eline “Kırmızı Pasaport” bile verilen peşmerge elebaşı için ne tür yazılarla hangi kurumlardan bilgi istendiği açıkça ifade edilmeyen karar yazısında “şüpheli Mesud Barzani hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığı”na hükmediliyor.
(...)Verilen görevsizlik kararı sonrasında Barzani’nin ifadesinin alınması söz konusu bile olamayacaktır.
Aksi takdirde Barzani’nin, Türkiye’ye girdiği anda gözaltına alınıp ifadesine başvurulması gerekecekti.
* Hakan Cem Işıklar
+++
Adamlar gemi iyice azıya aldılar, hergün bir acayip olaylar oluyor, askerler şehit ediliyor, sokaklar birbirine katılıyor, adamlar ellerini kollarını sallayarak geldikleri gibi geri gidiyorlar... Sonrada ’Aman Türk bayrağı asmayın, kimse tahrik olmasın!’ Türk Milleti ayağa kalkarsa, acaba bunlar PKK ile bir olup, bize kurşun da sıkacaklar mı?
* Şükrü Adırbelli
+++
İsrail mesajı almıştır
Bir önceki günün gecesinin geç saatlerinde, arada sadece 4-5 saatlik küçük bir fark varken, İskenderun’daki deniz birliğine roket attı PKK. Daha sonra, kuvvetle muhtemel Gazze eylemini can kulağıyla ve heyecanla beklemeye başladı. Çünkü, “düşmanımın düşmanı dostum” du ve bu dosta, eski dosta, biraz küsülen dosta bölgede acil ihtiyaç vardı. Çok daha önemlisi “bir taşla iki kuş” misali, İsrail bir anlamda Amerika demekti aynı zamanda!!! Deniz Kuvvetlerine ait bir birliğe yapılmış ilk eylem olması ve her iki eylemin Akdeniz sularında ve kısa aralıklarla gerçekleşmesi, basit bir tesadüfle açıklanamaz, bağlanamazdı, doğal olarak İsrail de bağlamayacaktı. Sonuç olarak; PKK’nın, “Ben varım, beni kullan” mesajı İsrail’e, yani hedeflenen adrese çoktan gitmiş oldu böylece.
* Sabahattin Talu
+++
Cübbelerini giysinler
Anayasa değişikliği paketini, Anayasa Mahkemesi şekil olarak inceleyebilirmiş de esasa giremezmiş.
Recep Bey, hukukçular kendilerini eleştiriyor diye, “Cübbelerini çıkarsınlar siyasete girsinler” diye gürlemişti ya; ben de diyorumki,bu hukuktan anlıyormuş gibi ahkam kesenler bıraksınlar siyaseti, Arap ülkelerinden aldıkları uydurma profesör ünvanları yeterse giysinler cübbelerini de görelim...
* Mustafa Bülbün
+++
Yağ bitince STK da bitiyor
Kuruluş mantığı ’amaca hizmet’
olması gerekirken, ’uyanık vatandaşa hizmet’ şeklinde kurgulanan birçok
STK var.
Her organizasyonda iki temel gereklilik vardır.
Bunlardan biri liderlik ikincisi
bilgidir.
Bu ikilinin yanına maddi imkanları katacak olan başka bir görüşe göre de:
Gereklilikler üç tanedir. Ve bunların başında da para gelir.
İşte aynı -çarpık- kafa(!), ortaya
koyduğu sac ayağında diğer iki gereklilik için ise şöyle düşünür:
“Parayı getiren; liderdir ve lider
her şeyi bilir.”
Buna kısaca: ’ağanın eli öpülür’ politikası da diyebilirsiniz...
Oluşan sözde STK’nın destekçileri de öpücük yarışına giren şakşakçı kalabalıklarından meydana gelir.
Bu STK, tıpkı motora benzer!
Oluşumun ömrü liderin finansal gücüne bağlıdır.
Ve çanaktaki ’yağ’ bitince; destekçiler gider, STK biter!
* Murat Sevgi
+++
Atamalardaki ikiyüzlülük
Bir ay öncesine kadar kurumun hangi semtte olduğunu bilmeyen birini müsteşar atayan ve bunu “şahsın bu konudaki master ve doktora tezleri” ile gerekçelendiren iktidarın dışarıdan bakan birisi tarafından değerlendirilmesi istense, sanırım Kongo doğumlu biri, hükümet ve müsteşarlarının her alanda akademik kariyer yapmış kişilerden oluştuğunu düşünecektir.
Bu mantıkla bakınca, bir düzine üniversitede yeraltı-yerüstü kaynakları hakkında akademik kariyer yapan birilerinin enerji bakanlığının en üst seviyelerinde, şehircilik ve ulaştırma konularında akademik hayatımıza yön vermiş birilerinin ulaştırma bakanlığında, turizm, tarım, çevre vs. her alanda en yetkin insanların ilgili bakanlıklarda köşe başlarında görev aldıkları sonucu çıkarılabilir.
Ve hatta İngiltere’deki bir kredi derecelendirme kuruluşunda orta düzeyde bir yöneticinin Türk ekonomisinin başına geçirilmesi imkansız görülebilir. Ama böyle değil.
Tepki gelebilecek atamalarda bilimsel altyapıyı gerekçe göstermek ancak bu iktidarın becerebilebileceği bir ikiyüzlülüktür.
* H. Cem Erol
+++
MİNİ YORUM
Pınar’ın yerinde olabilirdiniz
Terörle mücadelede o durmadan tekrarlanan “kararlığa” erişmenin tek yolu milletçe sahiplenmek. Bu, gelen şehit haberlerine hep bir ağızdan ağlamak, hep bir ağızdan öfke sloganları atmak değil sadece. Terörün yol açtığı her tür acının, kaybın bizim de başımıza gelebileceğinin idrakinde olmak. Bir gün bizim de, bizim sevdiklerimizin de hedef olacağını bilmek. Hala PKK’nın kendisine “uzak” olduğunu düşünenler, Osmaniye saldırısında can veren asker eşi Pınar Akdağ’ı hatırlasınlar! Hatta hiç unutmasınlar.