Ne yazayım abime?

İşte o günlerden biri daha..

Klavyenin başına geçince, "Ne yazayım abime?" sorusu beliriverdi yine..

Memleketin gerçek meselelerine dalsam, bırakın bu köşeyi, gazetenin tamamı yetmez..

Çok gezdiğimiz için, mecburen çok biliyoruz..

Onu yapmayıp, iktidarın konuşturduğu ''Sahte gündeme'' dalsam, boşuna enerji kaybı..

Şimdi ben desem ki;

- Amerikan başkanı 20 dakika dediği halde, sayın Erdoğan''la 1 saatten fazla konuştu.. Bu Türkiye''nin itibarı açısından çok önemli..

Okurlar arasından bir genç çıkıp diyecek ki;

- Bana ne bundan.. Benim ömrüm çalınıyor, siz 1 saatten kendinize keyif çıkarıyorsunuz..

Öylece kalacağız tabi.. Haklı..

Ya da desem ki;

- İktidar EYT''liler için formül arıyor.. Şu şu şu seçenekler masada..

Yıllardır bu işin çilesini çekmiş binlerce insan diyecek ki;

- Oldu paşam, yaparlar.. Her seçim öncesi aynı tezgah.. İşsiz güçsüz kaldığım, parasız pulsuz kaldığım, yarını bile göremediğim zehir gibi günlerin hesabını kim verecek?

Vallahi haklı.. Yine kala kalacağız öylece..

Desem ki mesela;

- İktidar evlerdeki doğalgaza zam yapmadı.. Sıkıntılı günlerde çok iyi bir şey..

Milyonlarca insan diyecek ki;

- Evdeki doğalgaza yapmadı ama, eve giren her şeyi üreten sanayicinin doğalgazına 20 günde yüzde 63, üç ayda yüzde 105 bindirdi.. Peki, bu zam maliyeti artırmayacak mı? Eve gelen doğalgaza zam yapmadı ama, eve giren her şey zamlanmayacak mı?

Ne diyeceğim ben.. Yine kala kalacağım.

Mesela asgari ücretle ilgili hazırlıklara değinsem, desem ki;

- İktidar asgari ücretten aldığı vergiyi kaldırmayı planlıyor. Bu da otomatik zam demek.. Ne kadar tontiş bir iş..

Vallahi bırakın laf etmeyi, millet tepeme çullanıp der ki;

- Kafa mı buluyorsun? Memlekette asgari ücretin düşük olması değil asıl mesele.. Asıl mesele, çalışanların yüzde 60''ına yakınının artık asgari ücretle çalışıyor olması.. Asgari ücret, en düşük ücret demek.. Ama Türkiye''deki iş hayatında ortalama ücret olmuş.. Ortalama ücretin, en düşük ücret olduğu bir ülkede, asgari ücretten vergiyi kaldırsan ne, kaldırmasan ne?

Kaldık mı yine ışık görmüş tavşan gibi..

Aslında kolay sanılır ama, zordur yazmak, Türkiye''de..

Eskiden değildi.. Artık öyle..

Çünkü iki tercih arasında sıkışıp kalıyorsun..

Ya sahte gündemin peşine takılıp, ''Aslında ne olmadığı'' üzerine kalem oynatacaksın,

Ya da gerçek gündeme dalıp, vücudundaki hücreleri birer ikişer öldüreceksin..

Batman Sason''da bir ablamız demişti ki;

- Domatesin kilosu 8 lira olmuş, ne konuşuyorsunuz..

Hadi buyrun, anlatın o ablamıza..

Ücreti mukabili, milleti, inanmadıklarına inandırmaya çalışan ekran borazanları,

Yalana gerçek ambalajı yapan ve yüzü kızarmayan köşe tutmuşlar,

Anlatın bu ablamıza..

Gündem uydurup,

Fetö taktikleriyle şekil verip, ona buna çamur attığınız sahteciliğin arasında, gelin bu ablanın gerçeğine dair iki laf edin bakalım..

Ben size bir şey söyleyeyim mi;

Öyle bir anlatırlar ki, domatesin 8 lira olmasının ne kadar güzel bir şey olduğuna inanırsınız vallahi..

"Enflasyonu düşürebilmek için faizleri indirmek"ten söz edip, sonra olmayınca, "Enflasyonu bir kenara bıraktık" diyebilen bir rehberin kalemşörleri bunlar.. İnsanı her şeye inandırırlar..

Baksana, dün, "Neymiş dolar 10 lira olacakmış.. Pışııııık" diyenler, bugün, doların 10 lira olmasında da bir hikmet var edasıyla dolaşıyorlar..

Hayır, kafayı yedikleri belli de, bize de yedirtecekler..

Bütün mesele şu;

Türkiye uyduruk bir sistemin, uyduruk muktedirlerinin, uydurmaları arasında savrulup gidiyor..

Bu tünel bayağı karanlık..

Neyse ki, her tünel gibi sonu aydınlık..

Anketler manketler umurum değil..

Ben her ilde, her ilçede bir gazeteci olarak dolaşıyorum..

Siyasetçiler tabloyu biraz da ''Umut''la okurlar..

Ama gazeteci olanı görmeye çalışır..

Bu benim avantajım..

"Domates 8 lira olmuş, ne konuşuyorsunuz?" diye soran abla da bilsin ki,