Ne kinmiş be kardeşim!
Dün üşenmedim...
Türk basını, Türk Silahlı Kuvvetleri için ne yazmış diye merak ettim.
“Tiksiniyorum!
Rezil...
Zavallı...
Milletten kopuk...
Mezhep kışkırtıcısı, gücünü kaybetti, PKK’nın üzerine gidilmesi fecaattı, PKK’yı istismar etti, terörle mücadelede başarısız, Genelkurmay Başkanı açığa alınmalı, Onuncu Yıl Marşı’ndan nefret ediyorum, askeri savcıya güven yok, oligarşik arpalık, işkenceci, iftiracı, asker bu milleti ne zaman sevecek, inkârcı, gayri ciddi, gerçeği örtbas etmeye kalkışıyor, Genelkurmay’a inanmıyoruz, dolaplar çeviriyor, kirli, ihanet planı yapıyor, toplum terzisi, pişkin, cunta, suçüstü yakalandı, ordu kaçıyor, suçlu, asker sayısı azaltılsın, Harbiye müfredatı değiştirilsin, bunlar orada oturduğu sürece rahat uyuyamayız, bunlara silah emanet edilir mi, sansürcü, sahtekâr, halk arasında destekçisi yok, yanlarına kalmamalı, temizlenmeli, ayıklanmalı, Türkiye’nin önünü kesiyorlar, kendi halkını fişliyor, korkutuyor.”
Güzel di mi? Devam...
“Pespaye!
Mafyatik...
Lekeli...
Kepaze...
Demokratikleşmeye engel, siyasetçileri tehdit ediyor, saygısız, halk bunlardan bıktı, kanunsuz, çetelere sahip çıkıyor, sahte, Türkiye Türk ordusunun devleti değil, skandal, vatandaşı adamdan saymıyor, alçakça, haddini bilmez, İlker Başbuğ istifa et, suç şebekesi, TSK içine sızmış cunta yok aslında TSK cuntalaşmış, ahlaksız sistem, rezil, zavallı general, zırva, İlker paşanın suyu ısındı, genelkurmay başkanları padişahçılık oynuyor, illegal, saygısız, tuhaf, kaypak, delilleri karartıyor, kirli tertip, lekeli, Bekir Coşkun Melih Aşık Yılmaz Özdil çizgisinde yazarlar TSK’ya zarar veriyor, kepazelik, komik, bombadan daha tehlikeli, hastalıklı, Genelkurmay orduyu yıpratıyor, şaşı, kör, art niyetli, yetersiz, beceriksiz, ağırlığı yok, çöküyor, olumlu bir gelişme, hallaç pamuğu gibi atılmalı, Başbuğ azledilmeli, ekonomiye zarar veriyor, garabet, sorumsuz, yola döşenen mayından farksız, gırtlağına kadar battı.”
Bir okurum da şöyle yazmış:
“Sadece generaller,
subay astsubaylar
yetmez, askerlik yapan herkes teslim olsun!”
Hadi iyi bayramlar.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
++++++
Parayla ‘Cumhuriyetçi’ oldu
Sorsanız parayla pulla işleri olmaz. “Gönüllü gazetecilik yapıyoruz” havasındadırlar. Varsa yoksa “mücadeleleri”dir. Bu ciğerli abilere, ablalara sormak lazım: Yok saydığınız, değerleri ve kurumlarına savaş açtığınız Cumhuriyet’in 86. yaşını kutlayan ilanları basmak ne ola? O büyük ‘davanız’ı bile üç kuruşa satabiliyorsanız, gerisini koy verin gitsin... Bu arada Cumhuriyet’in 86. yaşını kutladığını duyurmak için Taraf’ı seçen firmalara da Allah akıl fikir versin...
++++++
Amerika’daki rejisörün oyunu
Temiz niyetli okurlar eleştiri yazıyor, “özür dilemekte acele ettin” bak karşı taraf senin özrünü kullanıyor. Adli Tıp’a nasıl güvenirsin, onun “belge gerçektir” demesine nasıl inanırsın, “Adlı Tıp’a saf eroin girer, buğday unudur diye rapor çıkar” haberlerini biz henüz unutmadık, “Adli Tıp’a imza kuru girer, ABD’de icat edilmiş makineler sayesinde imza ıslak olur çıkar” diye vurgu yapıyorlar.
Bizim ordunun başına Irak’ta çuval geçirip, Ankara’da-İstanbul’da Ergenekoncu gösterme stratejisi de ABD’de planlandı, asıl rejisör orada... Amaç Ortadoğu petrollerini kontrol etmek ve Türkiye’yi bu kontrolün taşeronu yaparken ordudan gelecek itirazı törpülemek. İktidar ne zaman sıkışsa bu rejisör hemen orduyu yıpratacak bir aleyhte belge, olumsuz olay çıkartıp, gazetelere sızdırıyor. Ben de buna inanıyorum.
Anadolu, Mustafa Kemal adlı bir önder buldu ve “Harekât-ı Milliye... Müdafaa-i Hukuk... Redd-i İlhak...” adlarıyla dirildi, Amasya Genelgesi’yle de “vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı” için var olma yok olma kavgası başladı.
86 yıl önce! Bütünlük önemliydi. Bölünmezlik de önemliydi.
Kurtuluş Savaşı; bitmiş tükenmiş Osmanlı saltanat makamını yeniden diriltme ve yaşatma savaşı olamazdı.
Nitekim olmadı. Cumhuriyet doğdu.
86 yıl sonra bugün yeniden ABD’den peydahlandığı şiddetle tahmin edilen ve “Yeni Osmanlılık projesi yapalım, Apo’yu da paşa yapalım... Analar ağlamasın...” diye bir tuhaf düşünce yükseliyor.
Nobel Barış Ödülü ile dünyanın en barışsever insanı ilan edilen Obama’nın Savunma Bakanı Gates ve Dışişleri Bakanı Clinton, 8 Amerikalı asker öldürülünce Afganistan’a 40 bin Amerikan askeri daha gönderme kararı aldı.
Bizim Başbakan arkadaşı Obama’ya mektup yazmalı, “Benim partim AKP’nin bayan milletvekilinin kocası olan profesörü etkiliyorsunuz ve analar ağlamasın, siz yeni Osmanlı olun” diye öneri yayıyorsunuz fakat Afganistan’a 40 bin askeri siz gönderiyorsunuz. Yoksa “siz anaların ağlamasını mı istiyorsunuz?” diye sormalı.
Cevabını halka açıklamalı.
Açıklayabilirse!
* Necati Doğru / Vatan
++++++
Sen oldukça korkmasınlar
Son zamanlarda gözlerinde hüzün ve endişe var...
Anaçlığın sana verdiği kaçınılmaz duygudur o; aydınlık güzel günler tehlikeye girdiğinde, ufukları karabulutlar sardığında, medeniyete giden pırıltılı yollar kapandığında, anaçtır, önce kadınların canı yanar...
Olsun... Sen ordasın ya...
Çocuklar okul dönüşü ekmek arasında peynir-domatesi severler, en çok da senin elinden...
Onlara söyle:
Bugün Cumhuriyet Bayramı...
Korkmadan kutlasınlar...
Onlara Mustafa Kemal’i hatırlat... Bu cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, bir gece meşalelerini yakıp yola çıkan bir avuç yürekli-yiğit insanın aydınlığa doğru büyük yürüyüşünü, bu ülkenin nasıl varolduğunu...
Ve bugünleri; ihaneti anlat...
Bugünler zor günler...
Cumhuriyetimize kast eden bir karşı devrimin tam ortasındayız...
Vu bugün hüzünlü bir Cumhuriyet Bayramı...
Olsun...
Sen ordasın ya...
Başın dimdik, gözlerinde Cumhuriyet kadınının çağdaşlık-aydınlık sevdası var...
Söyleyeceğim herkese; sen oldukça korkmasınlar...
* Bekir Coşkun / HaberTurk
++++++
ALINAN ALINSIN
Beyinsizler
“Kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lâzlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, -birkaç düşman aleti mürteci, beyinsizden başka- hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır.”
(1930 Afet İnan, Atatürk’ün El Yazıları, S. 376-378)
Atatürk’ün sözleri açık; alınan alınsın!
O “Birkaç düşman aleti mürteci, beyinsiz” kimse; delikanlı gibi çıksın ortaya...
Kardeşi kardeşe kırdırıp, “kardeşlik”ten söz edenler... Dağları, ovaları kana bulayıp, “akan kanı durdurma” edebiyatı yapanlar...
Vicdanlarını ve akıllarını derin dondurucuya kaldırıp, kendileri gibi düşünmeyenleri “dünyada ve ahirette lekeli” ilan edenler...
Barışa kurşun sıkıp, “barış getireceğiz” diye nutuk atanlar...
Eleştiriye bile tahammül edemedikleri halde, “özgürlük ticareti”ne kalkışanlar...
Haydi; söyleyin bakalım: Atatürk’ün sözünü ettiği o “beyinsizler” bugün de aramızda yaşıyor olabilir mi; mesela?
Düşünün; “Kürtlük fikrini, Lâzlık fikrini” empoze edenleri “beyinsiz” olarak niteleyen bu ülkenin kurucusu bugün yaşasaydı; acaba size ne derdi?
* Mustafa Mutlu / Vatan
++++++
Toplum mühendisliğinden AKP dekoratörlüğüne...
Açılım sürecinde; AKP içindeki Kürtçü politikacıların Erdoğan üzerinde yoğun etkisi oldu. Bu işe Cumhurbaşkanı Gül de ‘Güzel şeyler olacak!’ diyerek katıldı ve Erdoğan’ı zorladı.
Pazar gecesi TRT’2 kanalını izlerken şaşırdım. Ayrıntı diye bir programda Bekir Berat diye bir sözde uzman konuşturuldu. AKP içinde İttihatçılar olduğunu; Kürt açılımına karşı çıktıklarını ve engellediklerini; AKP yönetiminin partideki İttihatçılara karşı acil önlem alması gerektiğini söyledi. Eğer bu yayın bir kaza eseri değil ise; TRT yönetiminin; AKP içindeki kutuplaşmada kendisine bir rol biçtiğini söyleyebiliriz. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin; bunları bilerek mi yaptırıyor?
* Rıza Zelyut / Güneş
++++++
Bu soruları da açığa mı aldıracaksınız?
Darbe planı olduğu iddia edilen ve yandaş medyaya servis edilen “belge”nin ‘ıslanma’ sürecini inceleyen yazarlar, devletin imzasız mektuba işlem yapmasından, AKP içinde AKP’ye rağmen komplo tezgahlayabilecek kadrolar olabileceğine kadar, kuşku yaratan bir çok konunun aydınlatılmasını istiyor.
Sahte olma ihtimali gözardı edilmemeli
Can Ataklı / Vatan
İsimsiz birinin tanıklığı “aynen doğru” kabul ediliyor.
Darbe hazırlığı yapıldığı ve bunun için yüzlerce sayfa yazıldığı söyleniyor. Ama elimizde sadece kapak yazısı var. Belgenin altı üstü boş, havada duruyor.
Ve neden tam Cumhuriyet Bayramı’ndan hemen önce bu büyük ifşaatı yapmış. (Hepimiz önce teröristlerin karşılanmasından sonra olmasını yadırgamıştık. Oysa askerin Cumhuriyet Bayramı’na buruk girmesinin yaratacağı sıkıntıyı da görmemiz gerek.)
Sonuç olarak; bu belge gerçek olabilir. Aynı oranda sahte olması ihtimali de vardır.
Sümüklünün mendili AKP’ye rağmen sızdı
Deniz Som / Cumhuriyet
Recep bile bu kez Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı esip gürlemek yerine piyasaya sürülen “ıslak iddialar”ın doğru çıkmamasını temenni edecek, komutanlarla medya üzerinden konuşmamaya özen gösterecek denli itidal içinde
davranmaya çalışıyor.
Bu da bize “ıslak imza” operasyonunun AKP’ye rağmen tezgâhlanmış olabileceğinin ipuçlarını veriyor.
CIA’dan FBI’dan Pentagon’dan onca destek alıyor! Üstelik Amerika’da bin dolara “ıslak imza” makinesi satılıyor. İşte böylesi “ıslak” imzaya ancak “sümüklü imza” denir!
İmzasız mektuba işlem yapılır mı?
Melih Aşık / Milliyet
Devlet katında imzasız ihbar mektuplarına işlem yapılmaz. Bu mektuba neden ve nasıl yapıldı?
İhbarcı mektubunda: “Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı’ndaki mevcut uygulama; özel içeriği bulunan evrakların üzerinde, TSK’ya ait olduğunu gösterir hiçbir ibare bulunmaz” diyor... Oysa basına yansıyan belgede, hazırlayan albayın adı soyadı, sınıfı, rütbesi ve (sahte veya gerçek) imzası var. Bu çelişki nasıl izah edilir? Neden ıslak imza, güvenirliği sıfırlanmış bir kuruluş olan Adli Tıp’tan başka kurumlara da incelettirilmiyor?
Bunca bilinmeyen arasında ihbarcı subaya gözü kapalı inanmak nasıl mümkün olur?
Olayın ayrıntıları akıl ve mantığa aykırı
Mehmet Tezkan / Vatan
Diyelim ki, pis bir tezgâh planlandı.. Nasıl yapılacağı yazılı metin haline getirilip, altı imzalanıp dosyada saklanır mı?
Aklım mantığım almıyor..
İhbar mektubunda yazılanlara göre Genelkurmay’daki herkes biliyormuş..
Çok tuhafıma gitti..
Rüşvetin belgesi olmaz lafı vardır ya kirli tezgâhın da belgesi olmaması lazım..
Bir de madem bu kadar önemli belge, madem herkes sabaha karşı koşa koşa karargâha gitti..
“İhbarcı subay” belgeyi çaktırmadan alıp cebine mi koydu? Kimse uyanamadı!
Veya ben imha ederim diye aldı da gömleğinin içine mi sakladı?
++++++
MİNİ YORUM
Deplasman maçı gibi
Galatasaray’lı Arda’yla empati kurmak için en uygun gün. Bu ülkenin bir tek rejiminin, tek kurtarıcısının ve tek kurucu ideolojisinin, tek bayrağının olduğuna inanıyorsanız; bir şeyi göze almanız gerekiyor artık; küfür! Ötelemenin, yok saymanın yerini daha cazgırca bir sindirme metodu aldı; küfretmek! Yaptıkları şey deplasmanda hissettirmeye çalışmak; öz yurdunda garip, öz vatanında parya durumu. “Buradan çıkış yok” derlerse korkmayın; zaten çıkmak istemediğiniz bir yerde, kendi evinizde olduğunuzu unutmayın...