Ne karakteri kardeşim?

Bize zamanında erkeklerin ağlamadığı öğretilmişti. Psikolojik olarak doğru mu eğri mi tartışmıyorum. Şimdilerde anamız ağlıyor. Hele özellikle gücü elinde bulunduran erkekler bir ağlıyor, bir ağlıyor
sormayın gitsin.
Başbakan sesini titreterek ağlıyor. O ağlayınca bakanlar ağlıyor, Başbakan Yardımcısı ağlıyor; gerçekten duyarak mı ağlıyorlar belli değil. Koro halinde ağlıyorlar. Ne hikmetse din konusunda fetva veren grupta bu ağlama moda. Belli ki bir şeyler değişti.
Son 30 yıl içinde Türk halkının karakter yapısında hızlı bir bozulma var. Bozulma daha önce de başlamış olabilir ama 12 Eylül 1980 darbesi ardından dörtnala gidiyor. Hiç düşündünüz mü nasıl bu hale geldik diye?
Yalana ve yalancıya bayılıp, baş tacı eder, anlatılan yalanla mutlu olup, gerçek kabul ederiz. Uzmanlar bunun IQ düzeyimizle bağlantılı olduğunu savunuyor.
Arkadan konuşmayı sevmez, dedikodudan nefret ederiz. Açık konuşmayız, konuşanları hainlikle suçlarız. Meclislerimizi açık saçık konuşanlarla doldururuz.
Konulara ve şahıslara sadığız, söz verince yer yarılsa sözümüzden dönmeyiz. Tuttuğumuz takım küme düşse terk etmez, yemez içmez aç kalır, milyonlarca dolar, euro verip dışardan futbolcu getirir oynatırız. Siyasette de ideallere sadığızdır. Siyasetçilerimizin gezmediği parti, sahip çıkmadığı fikir ve ideoloji
yoktur.
Liderlerimiz uluslar arası alanda, birer dâhi olduklarını sanır, siyasetçiler halka mesajları ülke dışından verir. Liderlerimiz Libyalı, Filistinli yaralıları ziyaret edip, yardımlarına koşar, ama Türk sınırlarını koruyup yaralanan kendi askerlerini ziyaret etmez, şehitlerin cenazelerine gitmez.
Tarihimiz, geçmişimiz, soyumuz sopumuza bağlıyız. Anaları Türk olmayan Osmanlı Padişahlarının Anadolu’da Türkleri horlamasına aldırmayız. Türk’e Türklüğüyle övünme fırsatı veren Mustafa Kemal Atatürk’ün hizmetlerini ve onunla ilgili şeyleri inkâr eder, tarihimizden silmeye çalışırız.
Ahlak için sıkı kurallarımız var. Ne kadar oynak frapan kadın görürsek peşine düşer, bar pavyon kültürünü evimize sokup, evde çoluk çocuk izleriz. Ama evdeki kadın, yanlışlıkla sağa sola bakarsa ayağımızın altına alıp çiğner, yetmezse de bıçaklarız. Bu konudaki hassasiyetimiz AKP iktidarı sırasında artmış.
Açık görüşlüyüz. Evde çocukları ve karımızı dinlemez, fazla konuşurlarsa ağızlarına çarpıp, ayağımızın altında ezeriz. Kadın konusunda yalnızca yabancı kadınlara saygılıyızdır. Hele yarım yamalak Türkçe konuşan kadınlara milletçe ölür biteriz.
Sportmenizdir. Milyonlar döküp, Avrupa’dan futbolcu ithal ederiz, buna rağmen futbol takımlarımız mahalle arasında oynanan futboldan daha kalitesiz oynar. Atletlerimizi, haltercilerimizi de ithal ederiz
Eğitim sistemi deseniz muhteşem. Okullarımız dünya okullarını taklit eder ama şeklen. Üniversitelerde fikir özgürlüğü ve protesto gibi lüzumsuz şeylere yer verilmez. Dekan ve rektörler sivil polis gibi çalışır. Giriş sınavlarında kopya çekilmemesi için titiz davranıp yandaşlara cevap anahtarlarını veririz.
Asker ve cengâver olduğumuzu söylerken, askerimizi utançla boğar, kafalarına torba geçirtiriz. Yağcılıktan nefret ederiz, mide bulandıracak kadar yağ yakılmasına bayılırız. Markalara meraklıyızdır. Telefonumuz son model, pantolon gömlek çakma da olsa marka olur. Eve götürecek ekmek parası olmasa da cebimizde gâvur sigarası bulunur. Kuralları ihlal edenlere kızar, kırmızı ışıkta durmaz, vergi kaçırır, birbirimiz kandırmak için elimizden geleni yaparız.
İşte 21’inci yüzyılda ulusumuzun karakter karnesi. Bunu tüm yabancılar özellikle ABD bilir. Zamanında MHP’li Sağlık Bakanı Osman Durmuş gen haritamızı yabancıların bildiğini söylediği zaman ciddiye almamıştık, adam haklı çıktı. Bunlar bizim de bilmediğiniz şeyler değil ama, ileride bu düzeyin altına düşeceğimizden de artık kuşkum yok.

Yazarın Diğer Yazıları