Ne günlere kaldık!
CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler TBMM’de yaptığı bir konuşma sebebiyle büyük tepkiyle karşılaştı. Mecliste basın toplantısı yaparak kendisine yöneltilen suçlamalara cevap veren Güler; temel sancısını “Ülkemin, babamın memleketi olan Yugoslavya gibi olmasını istemiyorum” cümlesiyle özetledi. Son günlerde yaşanan olaylar, sorumsuzca yapılan açıklamalar bize göre; Sayın Güler’in ifade ettiği bu milli feryadın gerekçesini oluşturmuştur. Aslında CHP’nin sancılı, kırılgan yapısını sağlam bir zemine oturtacak bu anlayıştır. Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün çağdaşlaşma, modernleşme yolunda çok değerli birikimine sahip olan CHP, devletin temel değerlerinin koruyucusu olabildiği ölçüde milletin güvenini kazanacaktır. Bu temel değerler nelerdir:
1) Vatanın bölünmez bütünlüğüdür.
2) Atatürk’ün ifade ettiği “Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir” ve “Türkiye Cumhuriyeti devletinin temeli Türk ordularının kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür” beyanıdır.
3) Türkiye bağımsızlığına sahip, ancak uluslar arası toplumun şerefli bir üyesi olmalıdır. Bugün dış politika yanlışlar yumağına dolanmış, ülkemiz çeteler safında yer tutmuştur.
Türk kültürü; insanı temel alan, yücelten insani değerleri diri tutma gayreti içinde olan ve bu sebeple de ırkçılığı asla hoş görmeyen bir yücelik taşır. Bu kültürün Türk milletini fırsatçılığa, sömürüye uzak tuttuğu gerçeği görülmelidir. Binlerce yıllık mazinin türlü olayları içinde yoğrula yoğrula gerçek millet kıvamına erilmiştir. Milliyetçilik fikirleri de bu tarihi oluşa uygun; sağlam karakterli fatih ve hakim bir milletin maneviyatından süzülen özellikleri taşır. Hakka saygılı insaniyet sever, hüviyette bir milliyetçiliktir.
Türk milliyetçiliğinin önemli bir özelliği de tarihte ilk defa görülmesidir. Batıda milliyetçilik duyguları 18.yy’da belirmeye başlamış, Alman ve İtalyan siyasi birleşme hareketlerini sürüklemiştir. Bizim milliyetçiliğimizin de buradan kaynaklandığı ifadeleri yetersiz ve yanlıştır. Tanınmış Alman ilim adamı Fr.Hirth’in eski Çin yıllıklarında araştırmalar yaparken Asya Hun imparatorlarından Çi-çi’nin (ölümü mö.36) halka irat ettiği nutuktan parçalara rastlamış ve hayretle görmüştür ki; “bu ünlü Türk hükümdarının devlet anlayışı doğrudan doğruya milli duygulara dayanmaktadır. Tarihte milliyetçiliği devlet siyasetinde temel yapan ilk devlet adamı Çi-çi’dir.” (Ord. Prof. Dr. İ.Kafesoğlu, Türk Milliyetçiliği Meseleleri 1966, Ankara)
Orhun kitabeleri(8.yy) Türk milliyetçiliğini tam kesinlikle ortaya koyan bir diğer belgedir. Bu kitabelerde Göktürk Hakanı Türkleri dünyanın tek hâkim milleti olarak görür ve sevgiyle, saygıyla milletin över. Sayfalar dolusu örnek yazabiliriz.
Bir millet tarihini ve düşmanını bilmiyorsa, kolayca düşer, yok olur. Bunu ömrü savaş meydanlarında geçen Atatürk çok iyi biliyordu. Türk Tarih Kurumunu, Türk Dil Kurumu’nu kurmasının, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin dev bir binada açılmasının sebebi budur. Milletimiz yaşadığı coğrafya ve zaman içinde “dil” ini koruduğu için varlığını kaybetmemiştir. Bugün “isteyen istediği dille savunma yapabilir” şeklindeki kanun, milletimizin dil birliğine vurulmuş öldürücü bir darbedir.
Türk tarihinde milliyetçilik hiçbir zaman başkalarının zararına işlememiştir. Türk milliyetçiliği ırkçılık olsaydı, “Balkan Medeniyeti” olur muydu?
Bazılarının ısrarla saydığı alt kimlikler bu hükümetten önce azınlık milliyetçiliği malzemesi yapılmadı. Ancak, bu hükümet döneminde alt kimlikler sayılmaya ve her seferinde “Türk” en son söylenmeye başlandı.
Bu devletin anayasasını benimseyen herkes vatandaşımız, kardeşimizdir. Sabrımız aczimizden değil, 50 milyon şehit vererek kurduğumuz vatanın huzuruna verdiğimiz önemdendir. Hürriyetimizin, bayrağımızın, devletimizin kıymetini bilelim...