Ne çok ‘Kürdistancı’ varmış

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ülkesine tehditler yağdıran aşiret reisinin ayağına giderek “Kürdistan” hayali kuranlara “umut” vermesi medyada sevinç yarattı(!) Gazeteler skandal ziyareti “Tabuları yıktı (Yenişafak)”, “O topraklarda ilk Başbakan (Star)”, “Güneyle barıştık sıra kuzeyde (Taraf)”, “Büyük kucaklaşma (Türkiye)”, “Ezber bozdu (Sabah)”, “Tarihi ziyaret (Hürriyet)” gibi tezahürat manşetleriyle duyurdu...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı sıfatıyla gittiği Erbil’de yaptığı konuşmayı dinlediniz mi Tayyip Erdoğan’ın?
Hani şu “Kürdistan” demeden, “Kürdistan” dediği konuşmayı...
Demedi mi?
Dedi, dedi...
“Irak” diyemeyerek, onun yerine konuşma boyunca adsız, sansız, meçhul bir coğrafyadaymış gibi kıvrana kıvrana “bu güzel bölge” sıfatını kullanarak dedi...
“Kürt yönetimi” diyerek, “Irak yönetimi” dışında ayrı bir idari yapının varlığını tanıyarak dedi...
Kendisini “Irak Kürdistanı Başkanı ve Bakanları” sıfatıyla karşılayan peşmerge sürüsünü “muhatap” alarak dedi!
Karşılama heyetindeki “PKK’lı”dan rahatsızlığını dile getirmeyerek dedi!
Barzani’nin arkasında duran “paçavra”yı indirtmeyerek ve gölgesinde konuşarak dedi...
Nitekim herşeyin özetiydi Taraf’ın dünkü manşeti:
“Güney’le barıştık sıra Kuzey’de!”
Irak’ın kuzeyi değil miydi gittiği yer Erdoğan’ın?
Peki nerden çıktı bu “güney” ?
Nerenin güneyi?
Ve bunca tavizin karşılığında ne elde etti?
“Seçim desteği!”
Demek oluyor ki, bir türlü söyleyemediği “Türk Milleti”nin değil de, Cengiz Çandar’ın ifadesiyle “ortak islam değerlerinin temsilcisi” rolüyle oy avına çıkacak Erdoğan Doğu ve Güneydoğu’da önümüzdeki günlerde!

***


Peki gazetelerin bu fotoğraf karşısında büyülenişi niye?
Erdoğan’ın “kardeşim” dediği Barzani AKP’li Abdülkadir Aksu ve Ömer Çelik’in gözünün içine baka baka “Kürtler tek parça ve bölünemezler. Kürtler parça parça olamazlar artık” diyerek “atalarından miras kalma Birleşik Kürdistan” projesini ilan etti mi?
Etti!
Ondan önce “Türkiye Kerkük’e müdahale ederse Iraklı Kürtler de Diyarbakır ve Türkiye’nin diğer kentlerine karışacaklar!” diyerek Türkiye’yi tehdit etti mi?
Etti!
Barzani’nin sülalesi daha Osmanlı döneminde, İngilziler ve Amerikalılar’ın petol bekçiliğine soyunarak, Kerkük ve Musul’un Türk idaresinden çıkarılması için katakulliye girişti mi?
Girişti!
Öyleyse nasıl oluyor da bütün bunları yok sayıp “Barzani Kerkük Meclisi’ne Türkmen Başkan atayarak, jest yaptı” diye cila çekebiliyor dünkü gazeteler?
Nasıl oluyor da, Kerkük’ün zaten bir Türkmen şehri olduğunu, Barzani’nin bu şehir üzerinde hiçbir meşru hak iddia edemeyeceğini perdeleyebiliyorlar?
Efendim?
“Bölgesel güçler Irak’ın içişlerine karışmasın” diye tepinen Barzani’nin “buradan çekilmeniz felaket olur” diyerek “gitme kal” çağrısı yaptığı emperyal güç mü kimdi?
Amerika Birleşik Devletleri!
Ben de hala saf saf soruyorum değil mi?
Barzani’nin hamisi ABD de, sanki Kuzey Irak mihmandarlığına soyunan gazeteceilerinki değil mi?

+++

Cahildim ajansın sözüne kandım!..

Murat Bardakçı, Irak’tan geçen haberleri, sorgulama gereği duymadan sayfalarına aynen taşıyan Türk medyasının hatasını yüzüne vurdu... Erdoğan’ın “Hazreti Ali’yi ziyaret eden ilk Sünni lider” olmadığını, 8 Ocak 1955’te Adnan Menderes’in, 22 Ekim 1967’de Süleyman Demirel’in de bu türbeyi ziyaret ettiğini hatırlatan Bardakçı’nın yazısının, “ajans geçtiyse doğrudur” önkabulünün yıkılmasına katkıda bulunması dileğiyle...

+++

TRT’dir soyar(!)

Kendilerini TRT Anadolu ekibi olarak tanıtan üç kişi Muğla’nın Bodrum ilçesinde yakayı ele vermeden önce Bitez, Mumcular ve Turgutreis Belediyelerini ve çok sayıda vatandaşı dolandırmışlar... Hem kamu kurumlarının, hem de halkın “TRT’den geliyoruz sökül paraları” diyenlere bu kadar kolay kanmaları toplumda “TRT’dir soyar” algısı oluştuğunun göstergesi mi yoksa!

+++

Aleviler ‘vatan’ derdinde

Tunceli’yi ziyaret eden MHP heyetinden İstanbul Milletvekili Atila Kaya ile konuştuk. Tunceli’de Cemevi’ndeki ağırlanışlarını anlattı. Kavuşunca anlamışlar ne çok “hasret” olduklarını birbirlerine. Verdikleri mesajla MHP heyetini hayli duygulandırmış Aleviler; “Bu seçimde parti kavgası yok, mesele memleket meselesi, vatan meselesi” demişler... “Umarım” diyor Kaya, “Herkes fark eder oy verirken esas alınması gereken bu hayati kriteri!”

+++

“Kimse kızmasın milliyetçi oldum” dersin olur biter

Referandumdan sonra Taraf başlattı bu kara mizah çalışmasını. Ülkücülüğü “zehirlenmiş bir fikir” sayan Ahmet Altan, “eski ülkücü” etiketli adı sanı duyulmamış kimseleri konuşturup, “Nayır, nolamaz, nasıl olur da MHP oy kaybeder” serisi yaptı. Anlaşılan Cemal devraldı şimdi o bayrağı! Düne kadar MHP’yi ülkenin “asıl bölücüsü” olmakla itham eden Cemal, birden “MHP baraja takılırsa” diye gamlanır oldu. Komik, okudukça insanın kasıklarına sancılar saplanıyor ama “nesli tükenmekte olan” canlı kontenjanından katlanacağız artık Hasan Cemal’e; eski provokatörlerden kaç kişi kaldı nihayetinde?
“Ülkücüler bölücülerin karşısında neredeler” kışkırtmasına başvuran Cemal keşke “hayatın içinde değiller” dediği ülkücülere “hayatı” nasıl “zehir ettiklerini” de eklese bu dizi yazının müsait bir yerine. Kankası Cengiz Çandar’ın, ülkede çatışma ortamı yaratılsın da darbe olsun diye, şahidi olduğu Mustafa Kuseyri cinayetinin faillerini iyi bildiği halde, bunu nasıl milliyetçilerin üzerine attığını anlatsa!..
Ha bir de -otomobil lastiği sanki- “eski milliyetçilik”le yürünmezmiş seçim yolu “yenilemek” gerekmiş. Velev ki öyle... İyi de bundan Hasan Cemal’e ne? Korktuğu başına gelir de bu parti iktidara gelirse bile, o kenara köşeye iliştirir nasılsa kendisini “döne döne” ... Yazar bir 300-500 sayfalık yeni bir itirafname, “Kimse kızmasın milliyetçi oldum” der çıkar işin içinden...

+++

Bu resimde ‘barış’ gözüküyor mu?

Barış sözcüğünü en çok telaffuz eden siyasetçiler BDP’de... Şimdi BDP’nin Mardin / Kızıltepe’de düzenlediği Nevruz mitingini örgüte ait Fırat Haber Ajansı’ndan okuyalım:
“Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki Newroz alanında yapılan mitingde, sahneye PKK’nın öncü kadrolarından Ferhat Kurtay ve Sema Yüce’nin posterleri asıldı. ‘Öcalan’sız dünyayı başınıza yıkarız’ pankartları açıldı. Büyük boyutlarda PKK ve KCK bayrakları taşındı. PKK bayraklı tişörtler ile dikkat çeken gençler, Öcalan resimli flamalar taşıdı. HPG’lilerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. ’Ey Reqip’ (Ey düşman) marşı eşliğinde mücadelede yaşamını yitirenler anısına saygı duruşu yapıldı. ‘Bijî serok Apo’ (Yaşasın önder Apo) ve ’Öcalan’a özgürlük’sloganları atıldı. DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk konuşmasında; ’Öcalan’ın istekleri Kürt halkının istekleridir. Kürtler Demokratik Özerklik istiyor. Halkın istekleri karşısında hiçbir güç duramaz’derken, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da; ’Kürt serhıldanından’ (Kürt başkaldırısından) bahsetti ve ’Zulmün saltanatını verecekleri mücadele ile ortadan kaldıracaklarını’ belirtti.”
Ahmet Türk önceki gün: “Biz Mısır, Libya, Tunus’tan daha yüksek sesle özgürlüğümüzü isteyeceğiz” diyerek geleceğe ait projelerini ortaya koydu.
Bu tabloda barış isteği görünüyor mu?
Melih Aşık / Milliyet

+++

Tank sesiyle mi uyanmak istersin kapı sesiyle mi

Hasan Cemal’e bu soruyu sormanın tam zamanı diye düşünüyorum.. “Tank sesiyle uyanmayı mı tercih edersin, kapı sesiyle mi?.”
Tank sesiyle uyandınız mı, artık kaderiniz sizi uyandıranların elinde.. Çünkü gelenler, anında Anayasa’yı götürüyorlar. Artık gelenler dışında güvenceniz yok.. Kapı sesiyle uyandınız mı, arkanızda kapı gibi bir Anayasa var.. Ya da “Var mı” Hasan?. Var da ne oluyor?. Bir sabah senin de kapını çalabilirler mi?. Evet!.. Alıp götürebilirler mi?. Evet!.. Götürürlerse, senelerce tutuklu, hem de hücrede tutuklu kalabilir misin?. Evet!..
Olduğu iddia edilen örgüt.. Hepsi bu.. Bu iddia yüzünden insanlar senelerdir içerde.. Her gün yenileri de içeri girmeye devam ediyor.. Bakalım “Kapı sesiyle uyanmak” kitabını hangimiz yazacağız?
Hıncal Uluç / Sabah

+++

Ne tank sesiyle uyanmak isterim ne kapı sesiyle. Ne zaman, nerede uyanacağıma karar verebileceğim bir ülkede yaşamak isterim.
Kanat Atkaya / Hürriyet

+++

Suçunu bilen söylesin

Bu isimlerin hangi suçu işlediklerini açıkça bilen varsa, kanıtlarıyla birlikte bana göndersin, aynen yayınlayacağım: Adnan Akfırat, Adnan Bulut, Ahmet Şık, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Deniz Yıldırım, Doğan Yurdakul, Doğu Perinçek, Durmuş Ali Özoğlu, Fatma Sibel Yüksek, Ferit İlsever, Güler Kömürcü, Halil Behiç Gürcihan, Hayati Özcan, Hayrullah Mahmut Özgür, Hikmet Çiçek, Merdan Yanardağ, Murat Avar, Mustafa Balbay, Müyesser Yıldız, Nedim Şener, Serhan Bolluk, Soner Yalçın, Tuncay Özkan, Ufuk Akkaya, Ufuk Mehmet Büyükçelebi, Ümit Oğuztan, Ünal İnanç, Vedat Yenerer. Yazarlar: Bekir Öztürk, Coşkun Musluk, Emin Gürses, Ergün Poyraz, Erol Manisalı, Erol Mütercimler, Sait Çakır, Yalçın Küçük TV sahipleri: Mehmet Haberal, Mustafa Özbek
Can Ataklı / Vatan

+++

Libya arkasından tef çalıyor

Bizim büyük Başbakan Almanya’da Hannover’de konuşmuş. 28 Şubat’taki haberlere bakın şöyle demiş: ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez’
Elbette bu sözler; Libyalılar için umut olmuş. ‘Ülkemize haçlılar gelmeyecek!’ diye sevinmişler.
Aynı Başbakan daha sonra Cidde’de konuşmuş ve şöyle demiş: ‘NATO, Libya’nın Libya’lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir.’
İş bununla da kalmadı. Libya’ya NATO’nun el koyması için hükümet geçen hafta bir de TBMM’den karar çıkarttı.
İşte bu büyük çelişkiyi görünce Libyalılar birleşip bir koro oluşturdular. Ud ve tef eşliğinde Libyalılar şimdi bizim Afyon türküsünü çığırıyorlar:
Yalan mıydı Yaşar
Karakolda doğru söyler
Mahkemede şaşar
Öyle ya; sen Almanya’da doğru söyler; Arabistan’da şaşarsan; arkandan da türkü çığırırlar.
Rıza Zelyut / Güneş

+++

“Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız”
diye bi şiir hatırlıyorum sanki.
Hülasa...
Libya’yı vuruş “haçlı seferi” olduğuna göre, haçlı seferinin karargâhı, bu arkadaşların “gavur” dediği İzmir olmayacaktı da, neresi olacaktı birader?
Yarın öbür gün, “Biz vurmadık, gavur İzmirliler vurdu” diye yemin etse, başı ağrımaz yani.
Yılmaz Özdil / Hürriyet

+++

NATO’dan egemen devlete savaş

ABD ile NATO, İslam dünyasında değişim isteyen insanlara; “kendi diktatörlerini kendileri indirsinler, kendi özgürlüklerini kendileri elde etsinler, kendi Arap baharlarını yine kendileri çiçeklendirsinler” diye niçin izin vermedi?
Bu ülkelerde petrol var.
Hep petrol olan ülkelerde “ikiye bölünme-üçe parçalanma” oluyor.
Türkiye’de petrol yok.
Önceki gün Siirt’te yapılan kitlesel yürüyüş öncesinde “Biz Mısır, Tunus’tan, Libya’dan daha yüksek sesle özgürlüğümüzü isteyeceğiz” diyenler vardı.
Türkiye kardeşliği zor günlere gebe!
NATO egemen ulus devlete karşı açıyor.
Türkiye kendisi de NATO üyesi.
Türkiye egemen devleti çetin sınavda
Necati Doğru / Sözcü

Yazarın Diğer Yazıları