Ne çıkar MGK'dan!..

Bir zamanlar çapulcubaşı Barzani'nin küstahlıklarına karşı "askeri seçenek gündemimizde" yok, diyenler 25 Eylül arifesinde verilecek cevap için bugünkü Millî Güvenlik Kurulu toplantısını işaret ediyor...

Askeri vesayet odağı gösterip Millî Güvenlik Kurulu'nu pasifize edenler, "MGK kararları sadece tavsiye niteliğindedir. Uygulama zorunluluğu yok" diyip kararlarına suyuna tirit muamelesi yapanlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin çapulcubaşına karşı nasıl bir harekat planı izleyeceğine ilişkin bugünkü MGK toplantısını adres veriyor...

Nasıl oldu da AKP iktidarının alt komisyon muamelesi yaptığı MGK, birden bire çok önemli karar alıcı en üst organ haline döndü?..

Bir talimatıyla TEOG'u kaldırma kudretine sahip dünya lideri neden bugünü bekleyip topu MGK'nın üzerine attı?.. Çapulcubaşına raconu niye tek başına kesmedi?.. Buna benzer bir oyuna 1 Mart tezkeresi öncesinde şahit olmuştum. Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan el ele organize etmişti... MGK (onun üzerinden TSK) günah keçisi yapılıvermişti!.. Sahtekarlıklarla dolu büyük tantanalar koparılan 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin ardından, çıkarılan yeni bir tezkere ile her şey ABD/İngiltere'nin istediği gibi aynen yoluna konulmuştu. Bugünlere taa oralardan geldik!.. Bugün ne bekliyoruz?.. Çapulcubaşına, askeri seçenek dahil uygulanacak yaptırımları. Sınırda 1 tugay ile yaptığımız ve savaş uyarısı olarak algıladığımız askeri tatbikata Barzani'den bugüne kadar bir ses, tepki gelmemesi de çok garip ama... Hani insanın aklına farklı şeyler gelmiyor da değil!..

Askeri seçenek dışında çapulcubaşına uygulanabilecek ekonomik yaptırımların da ısrarla üzerinde duruluyor. Büyük bir ihtimalle Barzani bu yazılıp çizilenleri okuduktan sonra odasının duvarları kahkahalardan yıkılıyordur. Biz, yine de bugünkü MGK toplantısından çıkacak açıklamayı bekleyelim. MGK kararlarından sonra uygulamanın da nasıl yapılacağına dikkat kesilelim.

***

Ha, şu ekonomik yaptırımlar faslı var ya!.. Türkiye'den Kuzey Irak'a giderek iş yapan iş adamlarımızın olduğu cümle alem tarafından bilinir. Bu insanlarımızın çok büyük paralar kazandığını zannederiz de içinde bulunduğu sıkıntıları pek bilemeyiz. Barzani, Talabani sülalesi tarafından nasıl soyulduklarını, nasıl batırıldıklarını, mal varlıklarına nasıl çökülündüğünü, FETÖ yapılanmasından aldıkları tehditleri, haklarını aramak için gittikleri Büyükelçiliğimizde suratlarına nasıl kapıların kapatıldığını, Ankara'da düşürüldükleri tezgahları...

Sınırımızda yeni bir savaşın tamtamları çalarken Kuzey Irak'ta bulunan iş adamlarımızın durumu nedir?.. Bugünkü MGK'nın konusu olacağını hiç sanmıyorum. Ancak, sizlere büyük fotoğrafı görebilmeniz için birebir kaynağından, belgeleriyle dinlediğim çok acıklı bir insan hikayesini özetle aktaracağım;

Adı, Şahin Şimşek, Türk iş adamı. 2012 yılında Kuzey Irak'a gitti. 2013'te işlere başladı. Kendisinin anlatımıyla, her şey yolunda giderken önce Kuzey Irak'taki FETÖ yapılanması karşısına dikildi, ortak hareket etmeyi teklif etti. Reddedince tehditler aldı.. Eyvallah etmedi. 2013 yılında büyük bir inşaat projesi yürütürken operasyon yedi. Şirketleri ve mal varlığı hiç edildi, sıfıra çıkarıldı. Pes etmedi. Kuzey Irak Parlamentosundan haklı olduğuna dair yazılı bir karar bile çıkarıldı. Ama yine hakkını alamadı. 2015'te gözaltına alındı. Ağır işkencelere maruz kaldı. Belki hatırlarsınız, esir tutulduğu sıralarda Türkiye'de bir televizyon kanalında haber oldu. Sonra yapılan girişimlerle serbest bırakıldı. Şimşek'in söylediğine göre, Ankara'da çok uğraşmış hakkını geri alabilmek için. Ancak öyle bir kumpasa düşmüş ki engelli çocuğunun geleceğinin teminatı için elinde kalan 2 evini de kaptırmış.

Sıfıra çıkarılan iş adamı Şahin Şimşek, derdini anlatmak için çalmadığı kapı bırakmamış. Elinde belgelerle dolu kalın bir dosyayı bana da bıraktı. R. Erdoğan ve özel kalem müdürü Hasan Doğan'a da birer mektup göndermiş. Hâlâ cevap alamamış. Erdoğan'a yazdığı o mektuptan özet;

"Sayın Cumhurbaşkanım 2015 yılında IRAK ERBİL'deki alacağımı almak için gittiğimde 27 gün esir tutuldum. Süleymaniye'de bulunan 250 konutluk inşaat projemi sermayesiyle tüm yatırımlarımı orada bırakarak zati âlinizin sayesinde canımı kurtararak ülkeme geldim. Kazandıklarımı bir kenara bırakalım ERBİL'e götürdüğüm sermayemi de alamadan Türkiye ye geldim.

Sayın Cumhurbaşkanım Türkiye'ye geldikten sonra sizinle bire bir görüşme talebim oldu ama yoğunluğunuzdan dolayı görüşemedim. IRAK'taki alacağımla ilgili bir arkadaş ortamında tanıştırıldığım .... eski futbolcu ... kendini sizin danışmanınız olduğunu beyan ederek bana yardımcı olacağını söyleyerek özel ofisine davet etti. Birkaç hafta sonra beni Ankara'ya çağırdı. Bana sermayemin kalıp kalmadığını sordu. Ben de İstanbul'da 2 adet dairem kaldı onu da (ENGELLİ BİR OĞLUM VAR) onun geleceği için muhafaza etmeğe çalışıyorum dedim. O da bana merak etme senin daireleri teminat olarak kullanacağız. Zaten REİS'le konuştum. Senin ERBİL'deki paranı alacağız diyerek beni inandırdı. Bu arada özel ofisinde beni Bursa Milletvekili HÜSEYİN ŞAHİN beyle tanıştırdı. Ayrıca .....Sayın ABDULLAH GÜL beyin eski korumasıyla ve birçok önemli isimlerle tanıştırdı. Bana tam güven verdi ben de 2 dairemi teminata kullanılmak üzere vekâlet verdim. Maalesef vekâleti verdiğim gün her iki dairemi de yarı fiyatına satmışlar.

...

Şu an ben ve ailem çok zor durumdayız. ENGELLİ OĞLUMUN TEDAVİSİNİ BİLE YAPAMIYORUM. Bir baba olarak çaresiz kaldım. Tek çarem evvela CENAB-I ZÜLCELÂL Hz. ardından zati âliniz bana gerekli yardımı yapacağınızdan zerre kadar endişem yoktur. Bu sahtekârlara da gereken cezayı vereceğinizden eminim..."

Şahin Şimşek, Kuzey Irak'ta mağdur edilen 20 iş adamının listesini milyon dolarlı zararlarıyla birlikte Cumhurbaşkanı başdanışmanı İlnur Çevik'e göndermiş!) bana da iletti. Tek isteği, 5 dakika da olsa olup bitenleri Erdoğan'a izah edebilmek.

Bu fotoğrafla birlikte, çapulcu başına yönelik alınacak "yaptırım" kararları gerçekte acaba ne olur?..

Yazarın Diğer Yazıları