“Ne benden ne senden Türk topraklarından tek savaş uçağı kalkmayacak”
Tüm dünya ve Türkiye, ABD’nin NATO kapsamında ortak koalisyon güçleri ile IŞİD’e yapmayı planladığı operasyonu(!) tartışıyor.
Galler’deki NATO zirvesinin ardından ABD bölgeye iki önemli temsilci gönderdi.
Uluslararası temaslarda, ilk kiminle görüşme yapıldığının da önemi büyüktür.
ABD Savunma Bakanı Hagel; Ankara’ya geldi, ilk Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile görüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin bugün başlayacak bölge turunda şu satırların kaleme alındığı ana kadar Türkiye yoktu.
Demek ki; ABD’nin Türkiye’de siyasetçilerle bir sıkıntısı yok. Sıkıntı askeri kanatla.
Bu bağlamda Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in 30 Ağustos resepsiyonunda yaptığı sert “kırmızı çizgi” uyarısını daha iyi ve kapsamlı okumak lazım. Belli ki, Özel’in açıklamaları Washington’u hoplatmış. Büyük İsrail Projesi’nin güvenliği için kurulacak Kürt devleti, PKK-Peşmerge yakınlaşması ve silah yardımları ile oluşturulacak Kürt ordusu planları yapan ABD’nin uykularını kaçırmış. Aynı 1 Mart Tezkeresi öncesi benzer tablo algısı oluşmuş okyanus ötesinde.
Olup bitenlerin bir boyutu daha var. Türkiye’yi Suriye ve Irak batağına sokamayan ABD’nin gerçek amaçlarından biri de bizi Rusya ile kapıştırmak. Ukrayna krizi bahanesiyle yapılan hamlelere TSK çok ince bir diplomasi ile cevap verdi. Bakınız, Genelkurmay Başkanlığı’nın 7 Eylül 2014 tarihli duyurusuna. Ukrayna’nın ev sahipliğinde yapılan Deniz Meltemi 2014 tatbikatına TSK’nın yalnızca bir korvetle(sembolik-aht-) katılacağı duyuruldu. ABD’ye de Rusya’ya da verilen mesaj çok açık.
ABD, Türkiye’nin IŞİD operasyonuna, pasif değil aktif olarak katılmasını ısrarla istiyor.
Gelelim, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel-ABD Savunma Bakanı Hagel ve iki ülke askeri yetkilileri arasında yapılan görüşmenin ayrıntılarına.
Hagel ve beraberindeki heyet karargâhta soğuk bir duş aldılar. İstediklerini alamadılar.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, ABD Savunma Bakanı Hagel’e Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ortak koalisyon gücünün içinde aktif rol almasının kesinlikle söz konusu olmayacağını ve de ne ABD’ye ne de diğer ülkelere Türk topraklarını operasyonel tarzda kullandırılmayacağı kesin bir dille anlattı.
Hagel ve Amerikan heyetine net bir dille; “Operasyonel destek, karadan da havadan da yok. Ne benden ne senden Türk topraklarından tek savaş uçağı kalkmayacak” denildi.
Son gelişmelerle ilgili görüşlerine başvurduğum TSK kaynakları Türkiye’nin koalisyon güçlerinin ortak operasyonuna verebileceği pasif desteğin gerekçesini ise şöyle açıkladı;
“NATO üyesiyiz. Bu operasyonun içinde hiçbir şekilde olmamamız mümkün değil. İçinde olmazsan sınırında burnunun dibinde olup bitenlerden de bir haber olursun.”
Karargâhta, ABD askeri heyetine IŞİD operasyonu çerçevesinde Adana İncirlik Üssü’nden savaş uçağı kaldırılmasına müsaade edilmeyeceğinin de altı çizildi. Pasif desteğin ana hatları ise şöyle belirlendi;
* Türk topraklarından havadan karadan operasyonel güçlerin geçişlerine izin verilmeyecek.
* İncirlik sadece lojistik -insani- yardımlar için kullanılabilecek.
* Türk hava sahasının kullanılmasına sadece insani yardımlar için müsaade edilecek.
* Karadan yapılacak lojistik insani yardımlarda TIR’larda yardımın gideceği noktaya kadar mutlaka bir Türk yetkili bulunacak.
Askeri kaynaklar, ABD’nin 3 senelik IŞİD’i yok etme planını “aynı zamanda ABD’nin 3 sene daha bölgede rahat at koşturması ve İran’ı da 3 sene yakından izleme ve kontrol etme planı” olarak yorumluyor.
Askeri yetkililer arasında yapılan görüşmelerde bölgeye giden silahların PKK’nın eline geçmemesi ve sınır güvenliği konusunun da üzerinde duruldu. TSK kaynakları; “Sınır güvenliği artırılsın deniyor. Kara Kuvvetleri’nin kontrol ettiği uzun hatta zaten kontroller oldukça sıkı bir şekilde yapılıyor. Sınırdan kuş uçurtulmuyor. Fakat Gümrük Bakanlığı’nın kontrol ettiği kapılarda Kara Kuvvetleri oralara yaklaştırılmıyor. Kendi özel güvenlikleri ile çalışıyorlar. Ara sıra jandarma çağrılıyor. Buraların sağı solu çok kontrolsüz ve geçişler olabiliyor. Bu konudaki sıkıntılarımızı ilgili yerlere ilettik” şeklinde görüş belirti.
Sınır güvenliği denince bölgede oynanan çok uluslu sinsi oyunun boyutunu daha iyi görebilmeniz için çarpıcı bir haberi de dikkatlerinize sunacağım.
Bölgedeki sağlam kaynaklardan edindiğim bilgilere göre; Yezidilerin Uludere’den Türkiye’ye giriş yapmalarını terör örgütü PKK organize ediyor. PKK, getirdiği her Yezidi’den kişi başı 200 ile bin 600 dolar arasında değişen para alıyor. Yezidilerden bazıları da yine para karşılığında PKK kamplarında askeri eğitimden geçiriliyor. Uludere’den giriş yapan Yezidiler burada bölgede kaçakçılık yapan bir ailenin de desteğiyle boşaltılmış köylere yerleştiriliyor. Kaynaklar, “Uludere halkı gelişmelerden çok rahatsız. Boşaltılmış köylere yerleştirilen Yezidilerden dolayı arazilerinin ellerinden gideceğine dair devamlı şikayet ediyorlar. PKK bir süre sonra Yezidileri Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı manivela olarak kullanacak” diyorlar.
Ankara’da tüm cephelerden gelişmeleri kokladığımda, yeni bir, 1 Mart krizinin kokularını alıyorum..
Okyanus ötesinden bir Ergenekon ve Balyoz hamlesi daha gelir mi?..
Ne dersiniz?..