NE ARARSANIZ.. BAŞKASINDA ARAMAYIN..
Üç yazı süresi boyunca sizlerle birlikte olamadım. En son yazdığım yazı, “Işıklı Ordu” başlığıyla 5 Ağustos tarihini taşıyordu.
Bu süre içinde Türk Ordusu’nun yeni komutanları koltuklarına oturdu.
En son yazımda, “Yeni komutanlar şahin mi, güvercin mi?” olacak tartışmasına değinmiştim.
30 Ağustos törenlerinde gördüğümüzse, “her yıl duyduklarımız” la aynıydı.
Türkiye, her 30 Ağustos’ta aynı kararlılığı görüyor, sonra 31 Ağustos’u göremiyor!..
PSİKOLOJİK SAVAŞ NOTU?..
Ne mi demek istiyorum?..
Aslında çok açık.
Türk Ordusu, yıl içinde kendisine yapılan psikolojik savaşa yanıt veremiyor. Altında kalıyor.
Bunu söylemek zor ama, ne yazık ki böyle.
Diğer yazılarım ve Ceviz Kabuğu programlarımda daha ayrıntılı olarak vurguluyorum.
Yalan olduğu açıkça bilinen iftiralara toplum gözünde yeterli cevap verilemiyor; Genelkurmay başkanları ilk göreve geldiklerindeki kararlı tutumlarını gösteremiyorlar.
Sürekli vurguluyorum. Kimse “askeri darbe” peşinde değil. Buna herkesin karşı olması gerekir. Daha önceleri, millete ilk anda “Oh” dedirten askeri darbelerin arkasından neler çıktığını, Türk gençliğinin ve değerlerinin nasıl yok edildiğini, emperyalistlerin nasıl “kıs kıs güldüğünü” hep görmedik mi?..
TÜRBANA HAYIR, MADALYAYA EVET..
“Giden” bir anlamda “düşen” gibidir. Düşene vurulmaz.
O nedenle, emekli olarak giden önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı şimdi eleştirmek istemiyorum.
Diğer köşe yazarları benden önce bunları ayrıntılı olarak yazdılar zaten.
Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Sayın Büyükanıt’ın “ilk söylemleri” ile “Dolmabahçe zirvesinden sonraki söylemleri” arasındaki büyük değişikliği -bugünlerde- anlayabildiğimizi söyleyemem. Gelecek kuşaklara not diye yazıyorum.
Eşi türbanlı Cumhurbaşkanı istemeyen emekli Orgeneral Büyükanıt’ın en son görüntüsü, aynı Cumhurbaşkanı’na boynunu uzatarak “Şeref Madalyası taktırması” oldu!..
Bu görüntü, çok eleştirilen ondan bir önceki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’te yaşanmış mıydı, hatırlamıyorum.
AŞK MI, CİNAYET Mİ?
Sizden ayrı kaldığımız dönemde de kısa bir deniz tatili yaptım ama boş durmadım.
Mevcudu biten ve aranan önceki kitaplarımızın yeni baskılarını yaptık:
-Türkiye ve Türkçe Üzerine Oynanan Oyunlar,
-Masonluk ve Rotaryenlik,
-Altın ve Suikast
Bu son kitap hakkında daha önce kısa bir ipucu vermiştim.
Adına Ergenekon denen Ümraniye davasında, Dr. Necip Hablemitoğlu’nun adının çokca kullanıldığını, ama gerçekleri kendisinden duymanın doğru olacağını belirtmiştim.
Şimdi o kitap çıktı.
Yaklaşık 7 yıl önce canlı yayında konuşan Hablemitoğlu, bakınız bugünlere ışık tutan neler söylemiş.
Bence tekrar okumanın zamanı.
Bu kitabın içinde, Nobel ödüllü yazarın son çıkan romanındaki “aşk ve seksten” daha önemli ve yararlı bilgiler ve “cinayetin ipuçları” olduğunu söyleyebilirim.
Ramazanınız kutlu olsun.