NATO Genel Sekreteri niçin bir Türk değil?

Neymiş efendim, Türkiye Rasmussen’e koyduğu vetoyu kaldırmakla, evet, İslâm dünyasından özür diletmeyi başaramamış ve Roj tv’nin kapatılmasını sağlayamamış amma, NATO’da bir Genel Başkan Yardımcılığı kazanmış, bu bir kazanım değil miymiş? Uluslar arası ilişkilerde hep “çok şey istenip” sonra “alınabildiği kadarını almak” bir strateji değil miymiş?
Sahi, öyle miymiş?
Bilmiyorduk, özür dileriz..
Bizi böyle eleştiren kardeşlere bir sorumuz olacak, “Türkiye, NATO’da elde ettiği o başkan yardımcılığı ile ne yapacak?” Hikmet Çetin, Afganistan’da NATO’nun sivil temsilcisi oldu, Türkiye ne kazandı? Yanlış anlaşılmasın, uluslararası her kurumda Türk’ün bulunmasını elbette isteriz, amma, Batı’nın Türkiye’ye bugün bile “öteki” olarak baktığını da akılda tutmak lâzım. ABD’sinden Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’sına kadar Türkiye’ye baskı yapan batının tamamı için Rasmussen niçin mutemet ve muteber bir adamdır? Hz. Muhammed aleyhisselama hakaret içeren karikatürlere “fikir özgürlüğüdür” diye sahip çıktığı için değil mi?
Rasmussen ve ülkesi Danimarka’nın başka ne özelliği var?
Türkiye ABD ve İngiltere’den sonra NATO için en fazla kaynak ayıran ve en fazla askeri silah altında tutan bir ülke değil mi? Türkiye, uzun süren soğuk savaş yılları süresince SSCB’ye sınır olan ve Rus ordusu ve nükleer gücünün hedefindeki bir ülke değil miydi?
Öyleydi..
Ve bu Türkiye 1952 yılından beri NATO üyesi değil mi? 1955 yılında Türkiye’nin onayı alınarak NATO üyesi olabilen Almanya bile tuttu, Rasmussen’en onay vermezseniz AB üyeliğiniz tehlikeye girer deme küstahlığını gösterdi. 500 bin kişilik ordusu, vurucu hava gücü, 780 bin kilometrekarelik toprağı ve stratejik konumunun verdiği risk ve avantajlara rağmen Türkiye’ye bugüne kadar niye bir NATO Genel Sekreterliği teklif edilmedi de, 5 milyon nüfuslu 43 bin kilometrekarelik Danimarkalı bir siyasetçiye bu teklif götürüldü?
Çünkü Türkiye Müslüman, Rasmussen Hıristiyan!
Ayrıca Türkiye Rasmussen’e şerhini Roj tv için milleti adına, karikatür krizinde sergilediği küstah tutumundan dolayı şerhini ise İslâm dünyası adına koydu. İşte onların hazmedemediği bu. Bugüne kadar NATO Genel Sekreteri seçimlerinde ülkeler şerh koymuş olabilirlerdi ve o şerh o ülkenin milli çıkarları için bir şerhti. Türkiye’nin şerhlerinden biri İslâm dini ve İslâm dünyası adınaydı. İşte buna tahammül edilemezdi, edilmedi de. NATO’nun en güçlü üçüncü ordusuna sahip, nüfusu ve diğer potansiyelleri ile 57 yıllık ortaklığı süresince birkaç defa genel sekreter çıkarması gerekirken bir Türk’ün buralara yaklaştırılmaması ve 57 yıllık süreçte koyduğu ilk ve tek rezervin ânında, üstelik yalan vaatlerle reddedilmesi, kör gözlerin açılması için yeterli değil midir?
Özetle, karşımızdaki ruh, Haçlı Ruhudur.
Bakmayın siz Obama’nın ABD İslam’la savaşmadı, savaşmayacak da, demesine. Afganistan’a girerken “Haçlı seferi başlattım” diyen ABD Başkanı Bush değil miydi? Hayır, sürekli Batı ile kavga edelim falan dediğimiz yok. Amma, bilelim ki, onların gözünde biz, istenmeyeniz. Görüyorsunuz, Azerbaycan’ın yüzde 20’i Ermeni işgali altında, Ermeni’ye bir şey diyen yok. Hocalı’da daha dün Ermeni soykırım yaptı; Ermeni anayasası Türkiye’den toprak talebinde bulunan dibaceler içeriyor, Ermeni’ye yine bir şey diyen yok. Amma Türkiye’ye, sen bütün bunları görmezlikten gel, Ermenistan’la sınırlarını aç, soykırıma da evet deyiver, baskısı yapılıyor.
İsrail’in her santimetrekaresi nükleer silah deposu halinde İsrail’e de laf yok, İran kıyısından köşesinden nükleer güçle tanışmaya çalışıyor, herkes ona yükleniyor..
Hakikat bu olduğu için de NATO’nun en büyük ve en fedakâr ortaklarından olan Türkiye asla bir NATO Genel Sekreteri çıkaramazken 5 milyonluk Danimarka’nın İslâm düşmanı Başbakanı NATO Genel Sekreteri oluyor...
Aynı şey BM Genel Sekreterliği için de geçerli değil mi?
Dünyada iki milyara yakın Müslüman var niçin bir kere bile olsun bir Müslüman BM Genel Sekreterliği koltuğuna oturtulmadı?

Yazarın Diğer Yazıları