'Nas' ekonomisinden 'yas' ekonomisine
Seçimler, ikinci tur, yeni kabine, atamalar, Merkez Bankası Başkanı derken Türkiye son aylarda çok hareketli günler yaşadı.
Son olarak bütün gözler Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararına yöneldi.
Merkez Bankası Mart 2021’den bu yana ilk defa ‘akılcı’ davranarak faiz artırımına gitti. Akılcı diyorum çünkü, neredeyse bütün ekonomistler uzun zamandır faiz artırımının gerekliliğinden bahsediyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ‘nas ekonomisi’ diye tutturdu. Yetmedi ‘ben görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sürdüreceğim’ dedi.
Peki ne oldu?
Erdoğan artık görevde değil mi? Ne oldu da 27 ay aradan sonra bu karar alındı?
Nedenleriyle ben şimdilik ilgilenmiyorum. Beni ilgilendiren 2 konu var. Aslında ikisi de doğrudan halkı ilgilendiriyor.
Erdoğan’ın ‘yeni ekonomik modelinden’ önce dolar 7 TL seviyelerindeydi. Şimdi ise 25 TL’yi geçip 26 TL’ye doğru koşuyor.
Mart 2021’de yüzde 31,2 olan yıllık enflasyon Haziran 2023’te yüzde 78,62 oldu. Tabi bunlar TÜİK verisi. Bir de gerçekler var.
Hani ''faiz sebep, enflasyon neticeydi?''
Netice belli. Türk halkı 27 aylık sürede fakirleşti de fakirleşti. Sebebini herkes biliyor.
Peki bu sebepler karşısında 'gözlerimizdeki ışıltıya bakabilir misiniz?' Hayır. Zaten ‘bakanların’ umurunda değil ışıltı.
Ben söylediklerimden sorumluyum, anladıklarınızdan değil. Yanlış yazarsam hesap vermem gerekir. Peki Türk halkının gözlerinin içindeki ışıltıyı yok edenler hesap verebilecek mi?
Madem bu ekonomik model sorunluydu, ki bunu vazgeçişten anlıyoruz, neden direttiniz? Neden Türk halkının cebinden milyarlarca lira çıkmasına sebep oldunuz?
Faizin tek başına ekonomiyi bozacağını ama tek başına ekonomiyi düzeltemeyeceğini de biliyorsunuzdur umarım. Yoksa Türk milletinin kaybedecek değil 27 ayı, 27 saati bile yok.
Bedeli yine yıktınız Türk halkına, çekildiniz fildişinden kulelerinize.
İdeolojilerinizle, inançlarınızla ekonomi yönetmeye kalktınız. Sonuçlar ortada.
Pareto’nun dediği gibi: ''Ekonomide ideolojiler yoktur, sadece ekonomiyi bilenlerle bilmeyenler vardır.''
Yapısal reformlarla desteklemediğiniz küçük faiz artırımları bakalım bizi ne kadar oyalayacak?
Türkiye, bir an önce devletin kapsamını daraltıp devletin gücünü yükseltmelidir. Bunu hukukun üstünlüğüyle, gelirin adil bölüşümüyle, sosyal devlet anlayışı gibi reformlarla yapabilirsiniz.
Yapar mısınız peki?