Müzakerelere zaman limiti şart
Geçen haftaki köşe yazımda; Anavatan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı münasebetiyle KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’na gönderdiği mesajında ‘yeni bir müzakere sürecine’ yeşil ışık yaktığını, bu durumun ise sonsuza kadar müzakerelerin devam etmesini arzu eden Rum’un ekmeğine bal süreceğini, biz Kıbrıs Türklerinin ise bu nafile müzakere süreçlerinin mağduru olmaya devam edeceğimizi yazmıştım.
Cumhurbaşkanı Eroğlu birkaç gün önce gerçekleştirdiği bir kabulü sırasında, gazetecilerin müzakerelerin son durumu ve Kıbrıs konusunda gelinen aşamayla ilgili sorularını yanıtladı. Bugüne kadar müzakerelerin ucu açık devam ettiğini ancak bir sonuca ulaşılamadığını vurgulayan Eroğlu, bundan sonrası için belli bir zaman limiti ortaya koyarak çözüm bulma yönündeki çalışmaların bu şekilde sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Ucu açık müzakere sürecinin Rumların işine geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunun Rumlar için hiç bir sakıncası olmadığını, ancak Kıbrıs Türk tarafı için mağduriyetler getirdiğini söyledi.
Güney Kıbrıs’ta artık seçim atmosferine girildiğini belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Onun için biz zaman limitini koyalım, çözüm mümkün mü değil mi yeni cumhurbaşkanın politikasını gördükten sonra anlayacağız” dedi.
Rum tarafında yayınlanmakta olan Fileleftheros gazetesi, güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, BM ile sözleşmesini korumak için mümkün olan her yolu denemekte olan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in, Rum başkanlık seçimlerinin ardından sürecin yeniden başlayacağı ve bu nedenle Şubat öncesinde uzlaşmaların olması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Downer’in, “Ankara ve Eroğlu arasında farklılık bulunduğunu, Eroğlu’nun çözüm istemediği, Türkiye’nin istediği” şeklindeki değerlendirmesini dile getirdiğini belirten gazete, Downer’in bu teorisinin bugüne kadar teyit edilmemesine karşın, tüm planının bu teoriye dayandığının da görüldüğünü yazdı.
Gazete Downer’in muhataplarına, Ankara’yla iletişim kanallarını açık tuttuğundan da bahsettiğini belirtti. Habere göre Downer, Rum tarafındaki başkanlık seçimlerini kimin kazanacağına dair bir fikre de sahiptir ve planlarını bu çerçevede yapmaktadır.
Diğer taraftan Rum tarafında yapılacak başkanlık seçimlerinin bağımsız başkan adayı Yorgos Lillikas’ın; Kıbrıs sorunu müzakerelerinin sıfırdan başlaması önerisini tartışmaya açması enteresandır. Eski Dışişleri Bakanı Lillikas’ın bu önerisi de müzakerelerin şu veya bu şekilde devamı konusunda tarafların uzlaştığını ve uzlaşmak üzere olduğunu göstermektedir.
1968 yılından beri sürmekte olan müzakerelerden Rum tarafının olumsuz tutumu nedeniyle sonuç almak mümkün olmamıştır. Rum tarafının malum tutumunda herhangi bir değişiklik yoktur ve olmayacaktır da. Rum, adayı Yunan yapmaya yeminlidir. Rum adada Türk varlığına son vermek istemektedir. Faşist Rum lider Hristo-fiyasko geçtiğimiz günlerde verdiği bir demecinde “Kıbrıs sorunu, ilkeleri savunduğumuz için çözülmedi” demiştir. Savundukları ilkeler Enosis ve Megali İdea ülküsü çerçevesinde belirledikleri saçmalıklardır.
Yeni seçilecek Rum başkanın Rum tarafının mevcut tutumunun/politikasının dışına çıkması mümkün değildir. Şu ana kadar yapılmış anket sonuçlarına göre başkanlık yarışını kazanması beklenen Disi Genel Başkanı Anastisi-adi’den çözüm adına yeni beklentiler içerisinde olunmamalıdır. Anastisi-adi de kendisinden önceki tüm Rum liderler gibi Enosis ve Megali İdea çerçevesinin dışında hareket etmeyecektir.
Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın bir an önce müzakere sürecini sonlandırıp KKTC’nin tanınması için gayret göstermesi en doğru yol olacaktır.