Müzakerelere ancak KKTC olarak katılmalıyız...
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ve Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer arasında beklenen görüşme, 21Nisan günü gerçekleşti. Yapılan açıklamalara göre çok uluslu toplantı rafa kaldırıldı. Ban Ki-Mun, Downer ile yaptığı toplantının ardından her iki lider ile de telefonla görüştü. Anavatan Türkiye’deki ziyaretinin ardından Lefkoşa’ya dönüşünde Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak “Bugün Sayın Genel Sekreter, anladığım kadarıyla, Rum tarafının beşli zirveye olan isteksizliğini dikkate alarak, davet ettiği takdirde (Rumların) gelmeyecekleri ortaya çıktıktan sonra, böyle bir zirveyi çağırmaktan vazgeçmiştir” dedi. Ban-Hristo-fiyasko telefon görüşmesinin ardından yayımlanan resmi açıklamada ’müzakerelerdeki önemli konularda gerekli görüş birlikleri sağlanamadığından şu anda Kıbrıs sorununda uluslararası toplantı çağrılması söz konusu değildir’ denildi.
Özellikle Rum basını, Ban Ki-Mun’un BM Güvenlik Konseyi’ne sunacağı rapor ile ilgili, her zaman olduğu gibi, çeşitli senaryoları okuyucuları ile paylaşmaktadır. Fileleftheros “BM’nin Müzakerelerin Yılın Son Üç Ayına Kadar Devam Etmesi Formülü... Ban; Eroğlu ve Hristofyas’la Telefon Görüşmesi Yaptı” başlıklı haberinde BM’nin müzakerelere devam edilmesi yönünde karar aldığı
belirtildi.
Diğer bir senaryoya göre, büyük umutlarla çözüm bulacak diye Rum tarafı liderliğine seçtirilen Hristo-fiyasko’nun Şubat 2013’te Cumhurbaşkanlığı’na yeniden aday olmayacağı ve yeni seçilecek liderle müzakerelerin yeniden kaldığı yerden başlatılacağı hedeflenmektedir.
Bilindiği üzere, Rum tarafının ‘AB Dönem Başkanlığı’na başlayacağı 1 Temmuz’a kadar müzakerelerden sonuç alınamaz ise Türk tarafı olarak mevcut parametrelerle görüşmelere hiçbir şekilde devam edilmeyeceği açıklanmıştır.
Anavatan Türkiye yetkililerinin, görüşmelerin sonsuza dek süremeyeceği konusunda birçok açıklaması mevcuttur. Elli yıla yakındır müzakerelerden sonuç alınamamıştır. BM ve AB üyesi Rum tarafının müzakere masasına herhangi bir sonuç almak üzere oturmadığı bilinmektedir. 1000 yıl daha müzakere edilse Rum’un uzlaşmaz tutumu yüzünden sonuç alınması mümkün değildir. BM ve AB ise müzakerelerin sürmesini destekleyerek üyeleri Rumların uzlaşmaz taraf olarak tescillenmesini engellemektedirler. Rumun uzlaşmazlığı ve haksızlığının tescillenmesinin ortaya çıkaracağı siyasi durum KKTC’nin tanınmasının önünü açacaktır. Bunun olmaması için de müzakereler uzatılmaktadır. Artık bu maskaralığa son verilmelidir. BM’nin palavralarına artık dur denmelidir. BM Kıbrıs sorununu çözmekte başarısız olduğunu artık kabullenmelidir. BM’nin başarısız olmasının nedeni ise devamlı surette aldığı kararlarla Rum’u kollaması ve Kıbrıs Türkünün adadaki haklarını görmezden gelerek “hukuk ve adalet” olgusuna göre hareket etmemesidir. BM bir an önce uluslararası anlaşmaların Kıbrıs Türküne verdiği hakların iadesini sağlamalı ve ada gerçeklerine göre çözümün önü açılmalıdır. Kıbrıs Türkü olarak özgür irademizle kurduğumuz devletimiz KKTC tanınmadan, adada çözüm olmayacağı bilinmelidir.