Mutlak iktidar mutlaka çarpar!
İktidarın çarpması elektrik çarpmasına benzemez. İktidar çarpması cin çarpmasına benzer. Bir anda bütün cilaları döker, zirveleri tabana indirir, açılan kapıları aniden kapatır. Bu bakımdan iktidara yakın olmak boğayla çuvala girmeye benzer. Boğanın çuvalda ne zaman tepeceği belli olmadığı gibi iktidar sahiplerinin de ne zaman çarpacağı pek belli olmaz.
Elindeki kalemiyle yıllardır Başbakan Erdoğan ve partisinin her yaptığını mücahitler gibi savunan Fehmi Koru, yazdığı bir eleştirel yazı sonrasında Başbakan’dan tokat gibi bir cevap aldı. Fehmi Koru’nun beklemediği cevap sonrası cin çarpmışa döndüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bir zamanlar Başbakan’ın “Biz Türkiye’nin zencileriyiz” türünden mizahi sözlerini Koru gibilerin fazla ciddiye almış oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle Koru, “Obama gibi geldiler, Bush gibi oldular” türünden bir benzetme yapmış. Bunun üzerine Başbakan, “Sevsinler seni, yazıklar olsun. Biz ne Obama’yız, ne Bush’uz. Biz, biziz. Bizi, kimseye benzetmesinler” yanıtını verdi. İşin ilginç yanı da Başbakan’ın verdiği bu cevapta gerçekten haklı olmasıdır.
Başbakan’ın “Biz biziz” açılımı büyük ölçüde doğru bir tespittir. Başbakan “Biz biziz, bizi Obama’ya falan benzetmeyin” diyor. Elbette öyledir. Başbakan Erdoğan’ı ortaya çıkaran şartlar, ortam, tarih, kültür ve siyasi süreç dikkate alınmadan Obama’ya benzetilmesi aşırı ve şık düşmeyen bir genellemedir. Kesinlikle yakışık alan doğru bir belirleme değildir. Başbakan’ın kendi siyasi kişiliği ve kimliği için söylediği “Biz biziz” söylemini kurumsal kimlik olan Türkiye için söylemesi de çok doğru olurdu.
Doğrusu Başbakan Erdoğan ve partisini teslimiyetçi ve ulusal çıkar gözetmeyen tutumu dolayısıyla sürekli eleştiren bizler bile onun Bush’a benzetilmesini yadırgadık. Ancak sorun bu değil. Sorun; Fehmi Koru’nun en yanlış icraatlarında bile Erdoğan’ın yanında yer almasına karşın, Başbakan’ın yalnızca ülkenin birliği, bütünlüğü ve barışını kastettiği belli olan söz ve tavırlarını eleştirmesidir.
Başbakan’ın “Obama gibi gelip” onun gibi kalması için “vurun, yıkın, yakın, indirin eylemleriniz demokratik güvence altındadır” mı deseydi? Ya da “birçok vatan, birçok millet, birçok dil, birçok bayrak Türkiye’de her insanın hakkıdır” mı deseydi? Ya da Başbakan birilerinin hoşuna gitmesi için TSK’ya karşı savaş mı açsaydı? Birileri gibi sözüm ona demokratik toplum, demokratik özerklik, demokratik çözümden mi söz etseydi?
Şu hale bakın, Koru gibi Ertuğrul Özkök de “Türkiye’de Kürt cumhurbaşkanı seçilir mi?” diye sormuş! Bu ülkede Kürt asıllı cumhurbaşkanının hem de birden çok seçilmiş olduğunu Özkök bilmiyor mu? Belki de Özkök bu sözlerini İmralı’daki cani için sarfetmiştir! Özkök de bu sözleriyle bir başka skandala imza atmış oldu.
Galiba bu iki monark gazeteciye, Türkiye’yi yönetmenin Hürriyet’i ya da Bilderberg toplantısını yönetmekten çok daha farklı bir şey olduğunu birilerinin hatırlatması gerekir.
Fehmi Koru, Başbakan’ın kendisine verdiği cevap sonrası iktidarın gözünde irtifa kaybetmeye başladığını anlamış olmalıdır. Mutlak iktidarlar eleştiriye açık olmazlar. Onlar kendilerini eleştirenleri ismine, kariyerine bakmadan çarparlar. Hadi geçmiş olsun!!!