Mutfakta biri mi var?

Ekonomik krizi gerekçelendirirken, kontrolleri altındaki medyaya suflaj yapıyordu iktidar.. Diyordu ki;

-Saldırıların odağında Londra var..

Kim bu Londra? İngiltere'nin başkenti.. İngiliz finans-kapitalinin kalbi.. Üzerinde güneş batmayan sermaye..

Peki niye taarruz eder Londra?

İstediği bir şey vardır.. Ya da istediği gitmeyen bir şeyler vardır..

Tabii dışarıdan gelen bir taarruzun lafı edildiğinde, duygusal zekâmız devreye girer ve karşısında pozisyon alırız..

Bu fıtratımızda var.. Fıtratımızın güzel yanlarından biri aynı zamanda..

Ancak, bu güzel yan, kötü gerçekleri perdelememeli.. Ak Parti iktidarı, milletin fıtratını iyi bildiği için, hassas konularda pozisyon alabiliyor..

Milletin olmasını istediğini yapmıyor ama, duymak istediğini söylüyor.. Siyasi tablo da gösteriyor ki, bu tavrın müşterisi var..

**

Bunu niye söyledim.. Seçimden 1 ay önce, bakanıyla, bürokratıyla, iş adamıyla Londra'ya çıkarma yapan ve destek isteyen iktidar, kapısına gittiği o merkezi seçimden sonra düşman ilan etti..

Peki ne oldu?

Neler olmadı ki.. Ve neler olmuyor ki..

Bakın, görünen tablo şu;

İktidar Londra merkezli güçlere direniyor.. Bu yüzden ekonomimizde hâlâ sarsıntılar var..

Bir de işin gerçeği var;

Bir şeyler oluyor.. Mutfakta birileri bir şeyler yapıyor..

**

Londra'ya, dolayısıyla İngiltere'ye kafa tutuyor gibi görünen Ak Parti iktidarı, dikkat buyrun, Türkiye ve çevresinde, İngiltere'nin ilgilendiği konularda dönen garip işlere sus-pus..

Mesela Londra ezelden beri ilgilidir Kıbrıs ve Ege adalarıyla..

Mesela Londra ezelden beri ilgilidir, siyasal kürtçülük ve talepleriyle..

Yani?

Yanisi şu;

Londra'nın ilgilendiği Ege adalarımız işgal altında ve "Yerli ve Millî" havası atan iktidardan tıs yok..

İktidarın Turizm Bakanı'nın şirketi, işgal altındaki bir Türk Adası'nı, Keçi Adası'nı, turistlere "Yunan adası" diye pazarlıyor.. İktidardan tıs yok..

İktidarın bir başka Bakanı, Enerji Bakanı Fatih Dönmez, Taşoz Adası'ndan "Yunanistan'ın egemenliğinde" diye bahsediyor.. İktidardan tıs yok..

**

Londra, işin başından bu yana Ege adaları konusunda Yunan tarafında pozisyon alır..

Yani, Ege'deki Türk adalarının işgalinden memnundur.. İktidarımız da ses çıkarmadığına göre, bir memnuniyetsizliği yok.. Bu bir karşıtlığı değil, örtülü ittifakı işaret ediyor..

Dolayısıyla anlamaya çalıştığım şu;

Londra bize saldıran bir güç mü, yoksa Ege'deki adalarımızın işgali konusunda, sessizliği seçerek kabullendiğimiz bir örtülü ortak mı?

**

Diyeceksiniz ki;

Eğer böyle olsaydı, Türkiye, Kıbrıs ve çevresinde Fatih gemisiyle aramalara başlamaz, "Gemime dokunanı yakarım" demezdi..

Ben de derim ki;

Fısıltı gazetesi çalışıyor.. Ankara Fatih gemisini sondaj için mi gönderdi, yoksa, İsrail'den Suudi'lere, Amerikalılardan İngilizlere, sondaj yapanlardan pay koparmanın mı peşinde?

Bu pay alınırsa, nelere suskun kalınacak?

Dolayısıyla, sevdiğim sözdür; "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir".

Benden kimse, Londra'nın yakından ilgilendiği, hatta kurguladığı Kıbrıs ve Ege konularında "Millî" olmaktan uzak duran iktidarın dik durduğuna inanmamı beklemesin..

Yarın, ekonomik tabloyu toparlayabilmek için, Kıbrıs ve Ege'de tavizlerle, iktidarın Londra'nın yörüngesinde olduğu anlaşılırsa da, kimse şaşırmasın..

O yüzden, "Mutfakta biri mi var?" diye sordum..

**

Size bir sır vereyim mi?

Ben, Londra ile Ak Parti iktidarının ortak iki dertleri olduğu kanaatindeyim..

Birincisi, her ikisi de kendi ikbalinin peşinde..

İkincisi, her ikisinde de iflah olmaz bir Mustafa Kemal alerjisi var.. E normaldir.. Mustafa Kemal bir anti-emperyalist.. Londra'nın alerji duyması gayet doğal..

Emperyal bir projenin, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanının, anti-emperyalist Mustafa Kemal'e alerji duyması da normal..

Normal olmayan, dış ve üst akıldan bu kadar beslenen bir iktidarın, içeride hâlâ "Yerli ve Millî" sanılması..

**

Meselenin bir başka boyutu da, Londra merkezli DPI (Demokratik Gelişim Enstitüsü) sahnesindeki yeni oyun..

Ezelden beri siyasal kürtçülüğün kadim dostu, bölücülüğün hamisi Londra'nın, bu DPI üzerinden çevirdiği filimler artık ortalığa saçıldı..

Yine ve yeniden bir "Açılım" macerasının ayak sesleri duyuluyor..

Bakıyorsunuz, akil adamlar da DPI ya da yan kuruluşlarının kapısında, aydın geçinen pazarlamacılar da..

İktidarın eski bakanları da aynı adresin kapısını çalmışlar, yakın bir geçmişte Cumhurbaşkanı da, Kemal Kılıçdaroğlu da..

Lafa geldi mi bize "Ekonomik savaş açtı" denilen Londra'yla, onun ilgi alanındaki her konuda "PARALEL" bir yürüyüş var..

"Uluslararası büyük fonlardan para akışı sağlamak için, 'Damarlarımızdaki asil kanın' akışını durduracak işler dönüyor" diyor içimdeki ses..

İktidarı-muhalefetiyle birbirlerini itham ederlerken, bize olup biteni, tenis maçı gibi izlemek kalıyor..

Bir oraya bakıyoruz, bir buraya..

İktidar ana muhalefeti "Seçim yaklaşınca Almanya'ya gidiyor" diye itham ediyor..

Dikkat buyrun;

Ana muhalefet de dönüp iktidara "Seninkiler niye İngiltere'de fink atıyor?" diye sormuyor..

İşte can alıcı nokta burası, neden sormuyor..

Bu Londra var ya bu Londra, tahminimizden çok daha zeki..

İktidarıyla-muhalefetiyle, öyle bir filme figüranlık ediyor ki, iş Almanya, Amerika, İsrail olunca birbirlerine kurşun gibi laf yetiştirenler, mevzubahis Londra olunca, dut yemiş bülbüle dönüyor..

Bana da imrenerek, helal olsun adamlara demek kalıyor..

Sanıyorum bizim her şeyden önce, "Millî ve Yerli bir Meclise" ihtiyacımız var..

Çünkü mutfakta biri var.. Ve hazırladıkları da yemek değil, bildiğin zehir-zıkkım..

Yazarın Diğer Yazıları