Musul Başkonsolosluğu nasıl kurtulurdu?
Büyük devlet olmak lafla olacak bir iş değildir. Büyük devlet çevresine, dostlarına ve düşmanlarına korku ve saygı aşılayan devlettir. Büyük devlet olmak tamamen büyük devlet kapasitesine ve gücüne sahip olmakla ilgili de değildir. Daha çok büyük devlet gibi düşünmek ve davranmak iradesi ile ilgilidir. Bu noktada çok dengeli davranmak gerekir. Eğer büyük devlet iradesi, tamamen yaşamdan kopuk bir irade olur ise imkan ve kabiliyetlerinin ötesinde davranış sergileyen ülkeler sonunda çok kötü sonuçlar ile karşılaşabilirler.
İsrail nüfusu, yüzölçümü ve ekonomik gücü açısından büyük devlet statüsüne girmese de çok yıldırıcı bir devlet olmayı irade gücü ve irtibatları ile başaran bir devlettir. Şimdi şu soruyu sormalıyız. Musul’daki başkonsolosluk, eğer Amerikan veya İsrail Başkonsolosluğu olsaydı 40’ı özel harekatçı olan 48 kişi IŞİD’e teslim olur muydu?
Bu sorunun cevabı hayırdır. Peki bu iki devlet ne yaparlardı? Musul Başkonsolosluğumuzun kara yolu ile tahliyesi çok zordur. Çünkü kentin Türkiye’den uzak ucunda bulunan başkonsolosluk, karadan tahliye edilmesi durumunda çoğu El Kaide ve IŞİD yanlılarının elinde olan mahallelerden geçmek zorunda kalacağı için konvoyun çatışarak geçmesi gerekecektir ki bu, ancak Amerikan filmlerinde ve onlarda da ağır kayıplar ile olur. İkinci yol ise havaalanı yolu ile tahliyedir. Musul Başkonsolosluğu Musul Havaalanı’na 2 dakika mesafededir. Başkonsolosluğu havaalanına bağlayan özel bir yol dahi vardır. Ancak havaalanı IŞİD tarafından işgal edilmiştir.
Bu ortamda İsrail veya ABD olsaydı ne yapardı? İsrail veya Amerikan hava kuvvetlerine ait savaş uçakları (İncirlik’ten) Musul Başkonsolosluğu’nun etrafındaki binalarda ve çevrede konuşlanmış IŞİD birliklerini bombalardı. Bu sırada Musul Havaalanı etrafındaki IŞİD güçlerine yapılacak bir savaş uçakları ve savaş helikopterlerinin hava saldırısı ve helikopterler ile gerçekleştirilecek hava indirme harekatı ile Musul Havaalanı işgal edilirdi. Havaalanını işgal eden özel kuvvetler, Musul Başkonsolosluğu’na 2-5 dakika içinde karadan ulaşır ve başkonsolosluktan tahliyeyi sağlarlardı. Binadan çıkılırken bina havaya uçurulurdu. Bu sırada Musul Havaalanı üzerinde dolaşan bir askeri nakliye uçağı piste iniş yapar, Musul Başkonsolosluğu görevlilerini alarak uzaklaşırdı.
Bu operasyon sırasında bazı Amerikan/İsrail askerleri hayatlarını kaybedebilirdi. Ancak Amerika/İsrail ezilmez, imaj yitirmez, ciddiyetlerini ve caydırıcılıklarını kaybetmezlerdi. Büyük devlet, güçlü devlet, etkin devlet kendi vatandaşlarını gaz bombaları ile gazlayıp, polisi ile döven devlet değildir. Büyük devlet, menfaatlerine ve varlığına saldıranları cezalandıran devlettir. Türkiye’de bir çok insan korkmaması gerekirken, haklı olarak Başbakan Erdoğan’dan korkuyor olabilir. Ancak Orta Doğu’da kimse, Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’den korkmuyor. Keşke tam tersi
olsaydı.