Müslümanlara zeytin dalı uzatmış(mış)!
İki haftadır tatil yapma imkânı olanlara beraberinde götürsünler diye okuduğum bazı kitapları önermek istiyorum, lâkin olaylar fırsat vermiyor. Bugün, Başbakanlığı döneminde ülkesinde (Danimarka) yayınlanan Hz. Muhammed (s.a.v.) aleyhindeki karikatürleri, “İfade özgürlüğüdür” diye savunan Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ni resmen devraldığı gün.
E, ne var bunda diyebilirsiniz, haklısınız, haklısınız da, Rasmussen yeni görevine başlarken bir iki laf etti, bizim gazeteler de bu lafları, “Rasmussen’den Müslümanlara zeytin dalı” başlığı altında haber yaptı. Biz de adam insafa mı geldi diyerek, “zeytin dalını” merak ettik, okuduk, şaşırdık kaldık.
Evet, bir “zeytin dalı” anlam çıkıyordu yeni NATO Genel Sekreteri’nin sözlerinden amma, bu “zeytin dalı” zeytinleri ve yaprakları dökülmüş, âdeta bir sopa halini almış bir “zeytin dalı” idi.
Bizim İslâmcı ve muhafazakâr gazeteler bile küstah sekreterin İslâm âlemini aşağılayan sözlerini Müslüman Türk milletine barış güvercininden şarkılar olarak aktarıyorlardı. Acaba niye? Vallahi niyedir, çözemedim. Hani Erdoğan ABD ve diğer ülkelere, “Rasmussen asla NATO Genel Sekreteri olamaz” resti çekmişti, onlar “Oldu bile” dediklerinde, bizi, “Özür dileyecek, yardımcısı Türk olacak” falan diye ti’ye almışlardı ve Rasmussen de basının karşısına çıkmış, “Özür diliyorum” dedikten sonra, “Karşınıza kolum kırık çıktığım için” diye dalgasını geçmişti ya.. Belki işte o olup bitenleri örtmek için beyefendinin aslında Müslümanları aşağılayan sözlerini, “zeytin dalı” şeklinde haberleştirmişlerdir, gerçekten bilemiyorum.
En iyisi ne dediğine birlikte bakalım, uzatılan bir “zeytin dalı” mı yoksa “zeytin ağacından kesilmiş” bir sopa mı Rasmussen’in elindeki..
Efendim, Rasmussen, Politiken gazetesine bir demeç vermiş, haber bu demeçten üretilmiş. Önce, NATO’nun Afganistan’daki görevine atıfta bulunmuş Rasmussen ve sonra mealen şunları söylemiş:
“NATO olarak Müslüman ülkelerde güvenliği sağlıyoruz. NATO operasyonlarının amacı Afganistan ve Balkanlarda Müslümanları korumaktır!”
Buyurun...
Tam bir aşağılama...
Müslümanlar korunmaya muhtaçtır, onların koruyucusu biziz, çünkü biz üstünüz, güçlüyüz, medenîyiz, demokrasi bizde, insanlık bizde.. Zâten Müslüman, kendi kendilerini idare edemeyenlere verilen isimdir, gibi bir anlam..
Beyefendinin “Müslümanların koruyucusu” dediği NATO için internet arama motoru Google’girip “Afganistan’da NATO katliamı” yazdık, karşımıza tam 197 bin sonuç çıktı. “Afganistan’da katliam” yazdık, 176 bin sonuç çıktı. “ABD katliamı” yazdık 66 bin 800 sonuç çıktı. “Sivil katliamı” yazdık 88 bin 100 sonuç çıktı.
İyi ki “koruyor”!
Bir de korumasa vay halimize..
NATO’nun Efendileri ABD ve İngiltere’nin Irak’ta gerçekleştirdikleri Müslüman kıyımını ve İsrail’in yaptığı Müslüman katliamlarına arka çıkmalarını bir kenara not ettikten sonra, Rasmussen gibi bir başka NATO Genel Sekreteri olan Willy Claes’ın, emperyalizme karşı direnen İslâm’ı “Fundamentalizm” olarak tanımlayıp, “Fundamentalizm en az komünizm kadar tehlikelidir, lütfen bu tehlikeyi küçümsemeyin. NATO, askeri ittifaktan daha başka bir şeydir. NATO, kendisini Kuzey Amerika ile Avrupa’yı birbirine bağlayan temel ilkeleri savunmaya adamıştır” dediğini de hatırlatalım.
Yani NATO, Kuzey Amerika ile Avrupa’dır diyor adam ve diğerlerini NATO’nun karşısında olarak görüyor. NATO için mavi kuvvetler dost, kırmızı kuvvetler düşman iken SSCB dağıldıktan sonra kırmızının yerini düşman kuvvetler olarak yeşil renk almamış mıydı?
Bunlar böyledir işte..
Osmanlı’ya, içinde 4 binden fazla zehir bulunan tütünü, “Pek çok hastalığa şifadır” diye sokan da bunlardı..
Kimyasal silahları Çanakkale’de,
“Türkler insan değil ki!” diye gönül rahatlığı ile kullananlar da..