Musluktan akan suyu satmışlar
Aklım almıyor.
Bir ülkede nasıl her şey, her alanda rayından çıkmış olabilir. Eleştirmekten, ifşa etmekten yoruldum. Bir ülke nasıl böylesine dağıyla, taşıyla, suyuyla sermayeye teslim edilebilir.
Her şeyin böylesine satıldığı bir ortamda hükümet, dağ gibi bir borcu parası olmayanların üstüne nasıl yıkabilir.
Gelin can alıcı soruyu soralım:
Biz niye vergi veriyoruz?
Yol, su, temizlik, köprü, sağlık, eğitim gibi kamusal hizmetleri kesintisiz bir şekilde elde edebilmek için değil mi?
Bakın ne anlatacağım?
Hatırlarsanız daha önceki yazılarımda Muğla ile ilgili bir tünelden bahsetmiştim.
Kısaca hatırlatayım…
Dalaman Havaalanı''nda indikten sonra Fethiye''ye doğru giderken bir tünele geliyorsunuz. Tünelden geçmek için 15 TL ödeyip devam ediyorsunuz.
Türkiye''nin başka hiçbir yerinde olmayan uygulama burada var. Devlet ne hikmetse Anavatan Partisi zamanında bu tüneli Yap İşlet Devret yöntemi ile 2032 yılına kadar özel şirkete vermiş.
Yıllar sonra AKP tarafından hemen yan tarafına bir tünel daha yapılmış. Seçimlerde ücretsiz olacak diye sözler verilmesine rağmen yapılan tünelin işletmesi de özel firmaya devredilmiş.
Sözleşme süresi 2032 yılından 2025 yılına çekilmiş. Özel şirket, otomobillerden geçiş ücreti 15 lira, kamyonlardan 25 TL, TIR geçişlerinden ise 45 TL alıyor.
Deli Dumrul tüneli yani.
Bugün anlatacağım konu ise yine Muğla''da geçiyor.
Milas Güllük Mahallesi''nde su işletmesini HZR Güllük Su ve Atıksu Yatırım Yapım İşletme A.Ş. adında özel bir şirket yapıyor.
Türkiye''de başka örneği yok.
Evet evet yanlış okumadınız. Devletin kamu hizmeti olan su ihtiyacını özel şirket vatandaşa satıyorlar. 2005 yılında ihale yapılmış ve 35 yıl süre ile de bu firma satacak.
Satışa hem Danıştay olumlu görüş bildirmiş hem de İçişleri Bakanlığı olur vermiş.
Sırf bu yüzden Muğla''da su 4 TL iken Güllük Mahallesi''nde fiyat 14 TL.
Haliyle vatandaşlar isyan ediyor.
Bana ulaştıkları kadar CİMER''e de yazmışlar. Üstelik cevap da gelmiş.
Bomboş alakası olmayan yasa maddelerini sıralayıp göndermişler.
CİMER cevabını özetleyerek aktarayım:
"HZR Firması tarafından su faturasıyla tahsil edilen evsel katı atık toplama/taşıma ve bertaraf bedelleri ilgili kanuna göre alınmakta olup; ilgili belediyesine aktarma zorunluluğu bulunmaktadır. Evsel katı atık toplama-taşıma tarifeleri maliyetleri ilgili belediye başkanlıkları tarafınca hesaplanmakta ve tahakkuk verme (ücretlendirme), düzeltme yetkisi yine ilgili İlçe Belediye Başkanlıklarınca yapılmaktadır. Evsel Katı atık toplama/taşıma bedelleri ile ilgili detaylı bilgi edinilmesi için ilgili ilçe belediyesi olan Milas Belediye Başkanlığına; katı atık bertaraf bedeli ücretleri hakkında ise Büyükşehir Belediye Başkanlığına müracaat edilmesi gerekmektedir."
Firmanın sitesine de girdim baktım. Su tarifeleri yer alıyor.
Milas Önder gazetesinde yer alan bilgiye göre 2006 yılında, Yavuz Demir''in Güllük Belediye Başkanı olduğu dönemde Güllük Belediyesi ile AKFEN arasında bir sözleşme yapılmış.
Hükümet tarafından da imzalanan imtiyaz sözleşmesi ile Güllük''ün su ve kanalizasyon işi, 31 yıllığına AKFEN''e verilmiş.
İşletmeyi yapan firma ise HZR A.Ş.''nin Ticaret Sicil Gazetesine göre sahibi Hızarcı Grup İnşaat gözüküyor. 13 Aralık 2019 kuruluşlu Hızarcı İnşaatın sahibi de İhsan Hızarcı.
Şaka gibi ama değil.
Bildiğin musluktan akan suyu satmışlar.
Şunu anlatmak istiyorum. Mantık olarak büyükşehir belediyelerinde neden böyle bir durum yok? Belli ki burada bir rant kanalı açmaya çalışılmış fakat ortaya çıkan fahiş fiyatların ardından hiçbir belediye böyle bir yola başvurmamış.
En azından büyükşehir belediyelerinde musluktan akan suyu belediye iştirakleri evimize kadar getirip parasını topluyor.
Öteki türlü olsaydı bugün elektrik faturalarında yaşadığımız fahiş fiyatlar su faturalarında da olacaktı.
Her ne kadar Cumhuriyet tarihinin en kötü Hazine ve Maliye Bakanı olarak adını diğer AKP''li Bakanların arasına yazdıracak olsa da Nureddin Nebati''nin "ekonomi denge işidir" sözü doğru.
Geçen hafta pazarda kimi yerde kilosu 18 liraya kadar çıkan domatesin bu hafta aynı pazarda kilosu 10 liraya satılmasını "mevsimsel etki" ile açıklayamazsınız.
Sonuç olarak su firmalarını mı kamulaştırırsınız, elektrik firmalarını mı kapatırsınız ne yaparsanız yapın. Millet perişan halde, siz hâlâ büyük şirketlerin kârlarına bakıp ekonomide "şöyle iyiyiz böyle iyiyiz" lafları üretiyorsunuz.
Yeter artık.