Murat özgürlüğüne kavuştu...
Hakim heyeti Silivri’de Jandarma Komutanını çağırıp “Birazdan büyük çaplı tutuklama yapacağız. Her türlü önlemi alın... Sanık ve yakınları heyete saldırabilir... En küçük bir koruma zafiyeti görürsem hepinizi tutuklarım” dediğini başta jandarma olmak üzere artık bütün Türkiye biliyor. Basının önünde “kapıları kapatın” diyen ünlü(!) hakimlerin şimdi her biri başka yerlerde tenzili rütbe ile görev yapıyor. Her birine her gün milyonlarca beddua ediliyor.
Silivri’deki o tutuklama gününde Engin Alan Paşa “Bunlar bize diz çöktürmeye çalışıyor. Her şeyden önce şunu bilsinler ki Engin Alan eğilmez. Silivri’den ancak tabutu çıkar... O tabutun kapağını da tekmeler yine eğilmez!..” demişti. Alan şimdi Sincan’da, üstelik milletvekili olduğu halde eğilmeden, bükülmeden, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklara tenezzül etmeden arslanlar gibi yatıyor... Alan’ın askerleri de öyle... 235 Türk subayı çeşitli cezaevlerinde dim dik ayaktalar. Hiç kimseye müdanaları yok... Çiğ yemedikleri için karınları da ağrımıyor. Düşmanı sevindirmemek için “of” bile çekmiyorlar. Vefasızlıkların karşısında kimseden şikayetçi bile değiller. Daracık alanda volta atıp, gün boyu okuyup, yazıyor ve ülke meselelerini yorumlayarak uykunun haram olduğu gecelerde uzanıyorlar yatağa... Dört duvar arasında yaradana sığınıp tüm dertleri içlerine atıyorlar...
Adı üzerinde dert... Dert içe atıldıkça büyür... Büyüdükçe kalbe, beyne yürür... Kalp krizi, beyin kanaması ve kanser... Hukukun özgürlüğüne kavuşturamadığı memlekette cezaevinden tahliye tabut ile oluyor. Albay Murat Özenalp’in değerli eşi Sema Hanım’ın “Murat özgürlüğüne kavuştu...” sözünün derinliklerinden Türkiye’nin ne kadar haberi var! Ya anne Saniye Hanım’ın “Oğlumun ölümü, hapisteki diğer evlatlarım için hayırlı bir sonuca yol açar inşallah” temennisi... Bir de yanık yüreği “Oğlumun müsebbipleri çook yaşasın. Ölmesinler sakın ölmesinler...” duası...
Son beş-altı yılda Türk Ordusu resmen tasfiye edilirken futbol maçı gibi seyredenler bakalım; “tasfiyeden imhaya” geçildiği dönemi de gönül rahatlığı ile izleyebilecek mi? İçime atamadım... Göz yaşlarımı özgür bıraktım. Hasdal’dan Murat’a gönderilen mektubu okurken.
“Sevgili kardeşimiz; yedi düvele karşı en zor şartlarda zafer kazanan atalarımızın torunu ve canı pahasına sancağımızı dünya denizlerinde dalgalandıran ‘Cumhuriyet Donanmasının bir Komutanı’ olarak bu en büyük ihanete de teslim olmayacağından ve köprü üstünde yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş medeniyet rotasında aramıza döneceğinden eminiz. Dualarımız ve yüreğimiz seninle...” satırlarını okuyamadan göçüp gitti Murat... Özlediği, hak ettiği özgürlüğüne kavuştu....
O’nu GATA’dan alıp önce Mamak’taki mahpus silah arkadaşlarının yanına götürdük... Son görevlerini yaptı tutuklu arkadaşları. O tabloyu gören gözlerim, yaşayan yüreğim kahroldu. “Rabbim bizlere böylesi büyük acıları bir daha yaşatmaz inşallah” dualarımın yanında dişlerimi gıcırdatarak ettiğim “Yaşasın zalimler için cehennem” yeminim de benden çocuklarıma miras kalsın! Türk Ordusunun tasfiyesine ve imhasına göz yumanlar utansın!
Sen rahat uyu Murat! Geride bıraktıkların bunun hesabını soramazsa baht utansın!..