Mülteci sorunu yatırımları engelledi?
Yatırımlar denilince, sabit sermaye yatırımları olarak fiziki yatırımlar, eğitim yoluyla insana yapılan beşeri yatırım ve finansal yatırımlar anlaşılıyor.
2013''te başlayan paralel devlet çatışması ve 2016 darbe teşebbüsü, OHAL ve Başkanlık rejimi, sermayeyi ürküttü. Kısa vadeli sermaye çıkışı kur şokuna yol açtı. Ama sermayeyi hepsinden daha fazla mülteci sorunu ürküttü. Artık;
* Özel sektör yatırım yapmıyor.
* Yabancı sermaye gelmiyor. Yerli ve yabancı sermaye çıkıyor.
* Beşeri yatırım beyin göçü olarak çıkıyor.
Planlama olmadığı için ve GSYH hesaplarında verilen sabit sermaye yatırımlarında özel sektörün yatırım hacminde ne kadar artış olduğunu net olarak göremiyoruz. Kaldı ki, TÜİK 2007 ve önceki yıllarda GSYH verilerini bir gecede yüzde 31 oranında artırdı. Yine TÜİK 2016 yılında önceki yılların Türkiye''nin toplam tasarruf oranlarını değiştirdi. 2015 yılında toplam tasarrufların GSYH oranı yüzde 14,4 olarak ilan edilmişken, yüzde 24,8''e çıkardı. İstatistiklerde yüzde yüze yakın bir yanılma yapıyorsa yatırımlarda da TÜİK verilerini kullanmak yanlış olur.
1. Fiziki yatırımların artmadığını dolaylı olarak görebiliyoruz.
İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüzde 76''dır. Bu sektörde üretimi artırmak isteyenlerin daha düşük maliyetli ve daha kolay olduğu için önce kapasite kullanım oranını artırmaları gerekir. Kapasite kullanım oranları yüzde 80 üstüne çıkmayınca, sermaye bu sektörde neden yeni yatırım yapsın?
2021 Haziran ayında ithalatın yüzde payı (yapısı) şöyle oldu;
* Yatırım malı ithalatı; yüzde 14,1
* Ara malı ithalatı; yüzde 75, 6
* Tüketim malı ithalatı; yüzde 10,2
Önceki yıllara göre yatırım malı ithalatı artmamış. Yüzde 14,1 oranı mevcut yatırımların amortismanı için yapılan ithalattır. Ayrıca ara malı ithalatı da devam ediyor. İthal girdi ikame yatırımları yapılmamış.
Teknoloji yatırımları da yapılmadı. Söz gelimi 2020 OECD ülkelerinde AR-GE harcamalarının GSYH''ya oranı ortalama yüzde 2,4''tür. Türkiye yüzde 1''dir.
2. Yabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Yerli ve yabancı sermaye çıkıyor.
Merkez Bankası ödemeler bilançosuna göre, Ocak-Haziran 6 ayda doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi 2,5 milyar dolar olmuş, bunun 2,4 milyar doları İran, Arap ülkeleri vatandaşlarının Türk vatandaşlığı almak amacı ile gayrimenkul alımlarından gelmiş. Doğrudan gelen yalnızca 100 milyon dolar. Türkiye''deki yabancı yatırımların amortismanına yetmez. Yani hiç yeni yatırım yok.
Mülteci konusuna gelirsek; ailesini, eşini, kardeşini bırakıp gelen Suriyeli ve Afgan gençlerin ideolojisi nedir? Dahası bunlar AKP iktidarına sahip çıkmalıyız diye video yayınlıyorlar. Oy verme yetkisi olmayanlar nasıl ve hangi yolla AKP''ye sahip çıkacaklar. Siyasi iktidar insani yaklaşım diyor. Ama tehdit altındaki bizim insanımız, insan değil mi? Bu şartlarda elbette ki sermaye uzun vadeli yatırımlara girmek istemeyecektir.
Portföy yatırımlarında yabancı, borsadan çekiliyor. 2020 ilk 6 ayında 12,7 milyar dolar çıkış olmuş, 2021 ilk 6 ayında ise yalnızca 1,9 milyar dolar giriş olmuş.
Yerli sermayenin yurt dışına çıkışında hızlanma olduğunu da, serbest kambiyo rejimi olmasına ve önceden kolay olmasına rağmen, şimdi verilen talimatla bankaların sayfalarca soru sormasından ve zorluk çıkarmasından anlıyoruz.
3. Beyin göçü hızlandı.
Yüksek öğretim kurumlarında yabancılara yüzde 31 kontenjan ayrıldı. Batı ülkeleri de yabancı öğrenci alıyor. Ancak onlardan yüksek miktarlarda para da alıyor. Biz kendi gencimizi imam hatibe zorluyoruz. Açık öğretimle aldatıyoruz. Yabancıya bedava eğitim veriyoruz. Yetmedi AB ile anlaşma gereği, Alman Kalkınma Bankası''nın parası ile mültecilere 167 okul yapacağız. Dünyada bu garabetin geçmişte ve bugün tek örneği yoktur.
Bir yandan eğitim vermiyorsun, öte yandan işsiz bırakıyorsun. Hangi genç Türkiye''de kalır.
Bu işe akıl fikir erdirmek mümkün değil. Belli ki gizli gündemler var. Ama benim hep merak ettiğim, MHP buna nasıl alet oluyor.
Son söz; Anketlerden ve iktidarın telaşından da anlaşılıyor ki, mülteci sorunu Türkiye''den önce AKP''nin sonunu getirdi.