MÜJDEMİ İSTERİM!... EĞER BAŞBAKAN ERDOĞAN KABİNEYİ DEĞİŞTİRİRSE;
Kesin bakansın Özlem!
Milletvekili Özlem Türköne’nin kocası Mümtaz’er Bey, “AK Enişte” formunu kaybetmezse, karısının hızlı siyasi yükselişi devam edecek gibi
Manşeti atarken dizlerimiz titredi. Umarım “Özlem” dedik diye Mümtaz’er Bey bizi de dövmek istemez!
Özlem Türköne AKP İstanbul Milletvekili. Daha adaylık günlerinde “Türköne” soyadı vurgulanmadı diye ’canlı yayın karıştıran’ tavrı ile dikkat çekmişti. Anlıyoruz ki, bu hassasiyet, yalın bir ’edep yahu’ tepkisi değilmiş. Soyadını eski hocası, şimdi kocası olan Mümtaz’er Bey’den alıyor Özlem Hanım. Mümtaz’er Bey, AKP’yi savunmak konusunda öyle rekabet edilemez bir performans gösteriyor ki, “Özlem Hanım” değil “Özlem Türköne” olmanın iktidar içinde forsu da başka olsa gerek.
Özlem Hanım, ’Eve Dönüş Yasası’ çıkaran partisini ’AKP teröriste af çıkarmadı’ gibi komik ifadelerle savunsa, ’porselen bebek’ gibi katıldığı programlardan ’mor menekşe’ hüznünde ayrılsa da, “iktidar” ideolojisinde karar kılan Mümtaz’er Türköne AKP’nin ’vekillerinin dillendirmeye cesaret edemediği’ açılımlarını topluma yayma konusunda bir misyoner gibi çalıştıkça karısını ’umut vaad eden politikacı’ sınıfından saydırmayı sürdürüyor.
AKP, Erdoğan “Kürt sorunu” deyince “Diyarbakır Amed olsun” diye devamını getirebilen, Yargıtay, Genelkurmay gibi kurumlarla çataçat tartışmaya girebilen, şehit cenazelerinde dökülen yaşlar kurumadan, sanki Mehmetçik kaza kurşununa hedef oluyor gibi “OHAL cinayettir” çıkışı yapabilen, Erdoğan’ı yormayıp askere “heeeyyyyt, işinize bakın” çekebilen başka bir Prof. bulabilir mi?
Profesörlerin başka işi gücü mü kalmadı?
O zaman;
Özlem Hanım’a “okulunu bitirmenin, kaymakam olmanın, vekil seçilmenin” yolunu açan “Türköne” soyadı, bunca çabadan sonra neden kabinede de bir kapı aralamasın?
Mesela hangi kapı mı?
İşin doğrusu; ne farkeder ki?
Hadi ’Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’ olsun diyelim. Varlığı ile yokluğu arasında fark var mı?
Üstelik Özlem Hanım’ın şimdikinden eksiği yok, bir ’koca’ fazlası var!
++++++
Yasemin neye hizmet ediyor?
Çongar’ın, ’TSK’yı kriz malzemesi yapan Hudson servisi’nin ardından, ’askeri yıpratmak için çıkan Taraf’ın üst düzey yöneticisi olması tesadüf müydü?
Bir misyon uğruna çıkan o propaganda bültenine kendisini nasıl angaje etti merak ediyorlar. Altan ailesinin, işin içine para girince ilkelerini o yöne göre eğip bükmeleri alışılır bir durum. Peki Çongar’a ne oldu?
Milat kuşkusuz Hudson Enstitüsü haberi. Bu think-tank’leri iyi bilen bir tanıdığım önceki gün “Burada her gün konuşulan pek çok sıradan şey Türkiye’de duyulsa olay olur” diye özetledi.
Yasemin Çongar, Hudson’ın internet sitesinde yayınlanan bir raporu Milliyet’te haber yaptığında Türkiye karışmıştı. İş Genelkurmay’ın Çongar’ın gazeteciliğini kınamaya varmasına kadar gitmişti.
O zamanlar Çongar’ın muhabirlik enerjisiyle bu işi yaptığını, kınamanın yakışıksız olduğunu düşünüyordum, bunu da yazmıştım.
Önceki gün Georgetown’da bir masada bu konu yeniden açıldığında başka gelişmeler ortaya çıktı. Amerikalı kaynağım “O haber biraz Türkiye’de Ordu’yu yıpratmak için kullanıldı anladığım kadarıyla” dedi, “Haberin sunumu, içeriği, öne çıkartılan bilgiler adeta özel olarak belli bir amaca hizmet ediyordu.”
Konuyu araştırdığımda şu ilginç bilgiyle karşılaştım: O gün AKP’nin Amerika kökenli üyesi Egemen Bağış, Türk gazetelerinin temsilcilerini teker teker arayarak haberin nasıl verilmesi gerektiğini dikte etmiş.
Milliyet gazetesi, o süreçte temsilcileri Çongar’ın tamamen arkasında durdu. Genelkurmay’ın sert çıkışına rağmen gazeteciyi harcamadı.
Ancak Çongar’ın Türkiye’ye dönme gerekçesini sorduğumda, o dönem bir arkadaşı bana “Milliyet arkasında durmadı” demişti. Şaşırmıştım. Türkiye’ye dönüş kararı Milliyet’le ilgili değil, Çongar’ın kafasındaki misyonla ilgili olmalıydı.
Solcu gelenekten gelen ve her zaman Ordu karşıtı olan liberal bir isim Çongar.
Ancak benim kafamdaki yapbozu tamamlayan Hudson haberinin “askeri yıpratmak için kullanıldığı” teorisiyle Taraf’ın yayınlarının tamamının, hatta tek amacının “askeri yıpratmak için” olduğu gerçeğinin birleşmesiydi.
O zaman haberini TSK’yı yıpratmak amacıyla yazdığı söylenen, bu yüzden Genelkurmay tarafından kınanan Çongar şimdi sadece Genelkurmay’ı yıpratmak için çıkan Taraf’ın üst düzey yöneticisi. Doğrusu tesadüf ilginç. Hudson’ın felaket senaryosu haberinden sonra Yasemin Çongar’ın gazeteciliğinin aldığı seyir sadece belli bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyor. Peki motivasyon ne?
Para mı?
Amerika’nın çıkarları mı?
CIA’de çalışmış kocasından mı etkilenmiş?
Bir motivasyonu var, orası kesin. Mesele bunun ne olduğu.
* Oray Eğin / Akşam
Not: “ABD’ye gidiyorum” diye yazılarına ara veren Yasemin Çongar, geçtiğimiz günlerde
İstanbul’da bir balıkçıda Ahmet Altan ile
çok samimi(!) bir halde görülmüş...
++++++
Eser Karakaş da “bekçi köpeği” mi?
AİHM Yargıcı Işıl Karakaş NTV’ye verdiği röportajda “basın özgürlüğü” ile ilgili soruyu şöyle yanıtlamış:
Basın özgürlüğüne ilişkin olarak da mahkemenin içtihadı çok net. Başka da yorumlanabilir, böyle de yorumlanabilir, böyle de yorumlanabilir denilebilecek pek bir durum fazla yok açıkçası. Burada da basın özgürlüğünü mahkeme çok geniş yorumluyor. Yani, basının “kamunun bekçi köpeği” olduğunu söyleyen mahkemedir. Yani basın olmadan hiçbir şey olmaz ve basın özgürlüğü demokratik bir toplumun olmazsa olmazlarından en başta geleni, tıpkı siyasi partiler gibi.
Bu aydınlatıcı bilgilerden sonra mutlaka sormamız gerekiyor: Işıl Hanım halen Star yazarı olan kocası Eser Karakaş’ı da “kamunun bekçi köpeği” olarak mı görüyor?
Star, ’yandaş medyanın amiral gemisi’ ünvanına layık görüldüğüne göre, AİHM’e göre Eser Bey basın yoluyla ’kamu’ya mı ’iktidara’ mı hizmet ediyor?
Acaba AİHM, kamunun, “iktidarın bekçi köpekliği”ni yapan, gördüğü her muhalife ’havlayan’ bazı medya kuruluşlarının ’sadakati’ne güvenip-güvenemeyeceği konusunda da net bir içtihada sahip mi?
++++++
YÜzlerce personelİ ’kIzaĞa’ çeken İbrahİm Şahİn, 40 müŞavİr kadrosu oluŞturdu
Bu ne yaman çelişki
TRT’de yıllardır görev yapan yüzlerce personeli “araştırmacı” kadrosuna atayarak işlevsizleştiren, sanatçı kadrolarını iptal eden Genel Müdür Şahin 19 yeni kadro unvanı belirledi. Genel müdüre bağlı 10 müşavir kadrosuna ek olarak 20 araştırmacı ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı için de 40 yeni müşavir kadrosu oluşturuldu.
Cumhuriyet’in ele geçirdiği kararlar, kurumda yürütülen personel politikasındaki çelişkileri ortaya koyuyor.
TRT’nin en önemli organları arasında yer alan Yayın Denetleme Kurulu’ndaki üyelerin de aralarında bulunduğu 431 kişiyi araştırmacı kadrosuna ayırarak bir anlamda “kızağa çeken” , erken emekliliği teşvik için ikramiyelerini yüzde 30 oranında artıran TRT yönetimi, personel alımına devam ediyor ve yeni kadro unvanları oluşturuyor.
Bu çerçevede yönetim kurulunun son kararlarıyla birlikte aralarında 7 kanal koordinatörü, 7 TRT müdürü, 1 radyo koordinatörü, 1 haber koordinatörü, 2 prodüksiyon kaynakları koordinatörü ve 2 haber koordinatör yardımcısının da bulunduğu 19 yeni kadro unvanı oluşturuldu.
Kararlarla ayrıca halen TRT Genel Müdürlüğü’nde bulunan 10 genel müdür müşaviri, 12 araştırmacı, 5 de uzman kadrosuna ek olarak 20 araştırmacı ve 633 memur kadrosu ihdas edildi.
Yeni oluşturulan Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı için 40 müşavir kadrosu oluşturulduğu öğrenildi.
* Fırat Kozok / Cumhuriyet
++++++
Taraf’a dÜŞmezMİŞ
Şehitleri hatırlatma
Bebek katili ile yaptığı röportajdaki ifadelerinden hükümlü Ragıp Duran’ın Taraf’ın “Golfçü Paşa” manşetine getirdiği eleştiri, gazetenin misyon deşifresi gibi. Diyor ki Duran, “Düz bir okuma, Taraf” ın, TSK “yı, PKK” ye karşı daha hızlı, daha ciddi ve daha kapsamlı harekete geçirmek istediği sonucunu veriyor. Öyle olmadığını bildiğimiz halde. Komutana görevini ve “şehitlerimiz” konusunda hassas olması gerektiğini hatırlatmak Taraf “a düşmezdi bence.”
Duran Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın ‘askerin PKK ile mücadelesinden Taraf olamayacağına’ onay vermiş.
Bence fazla üzülmesin, Altan ve Çongar, tası tarağı toplayıp çıktıkları izin ‘bir gün biterse’, PKK ile diyalogda kendilerinden bir adım öndeki Ragıp Hocalarının eleştirisini kulak arkası etmez, aradaki açığı kapatırlar nasıl olsa.
++++++
GÜNÜN SORUSU
Egemen Bağış, gazeteleri arayarak Hudson haberinin, askeri karalayacak biçimde verilmesini dikte etmiş miydi?
++++++
MİNİ YORUM
PKK’yı aratmıyorlar
Terör eylemlerinin nasıl bitirilebileceği tartılışırken ortaya atılan sözde çözüm önerileri insanı dehşete düşürüyor. Sözde aydınların milletin vicdanını karartan fikirlerini kaygıyla dinliyorum. “Bayrak, marş gibi bölücü semboller” diyorlar “teröre yol açıyor”. PKK’nın kökünün kazındığı gün, bizde böyle bir medya, böyle bir sözüm ona aydın takımı, böyle siyasiler varken “bölücülük” belasından kurtulmuş olabilecek miyiz? PKK ile mücadele için askerin kavga dövüş kısmen de olsa aldığı yetkileri, PKK’yı aratmayan bu devlet düşmanlarına karşı kim üzerine alacak? Bu safta mücadelenin yolu olan yasalar korunmaya muhtaç haldeyken nasıl devletin bölünmez bütünlüğünü koruyacaklar?
* Selcan TAŞÇI