Muhtemel savaşın ayak sesleri
Balyoz Davası mağdurlarından, MHP Iğdır Milletvekili aday adayı da olan Emekli Jandarma Kurmay Albay Hanefi Yıldırım’ın paylaştığı kronolojik analizle başlıyoruz bu hafta “Sizden gelenler”i paylaşmaya:
“1. 22 Haziran 2012
Tü rk Silahlı Kuvvetleri’ne ait Malatya Erhaç 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda konuşlu RF-4E (keşif) Phantom savaş uçağı, Hatay’ın güneyinde, Suriye tarafından ihtarsız olarak düşürüldü. Düşen uçağın iki pilotu (Hava Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy ve Hava Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan) şehit oldu.
2. 16 Eylül 2013
Hatay’ın Yayladağı bölgesinde sınır ihlali yapan Suriye ’ ye ait helikopter, Malatya Erhaç Üssü’nden kalkan iki F-16 uçağı tarafından füze ile vurularak düşürüldü.
3. 23 Mart 2014
Suriye ’ ye ait iki MIG-23 uçağı, Türk hava sahasına yaklaştıkları gerekçeyle, Diyarbakır ’ daki Birleştirilmiş Kontrol İhbar Merkezi (BİKİM) tarafından birkaç kez ikaz edilmiş, ancak tüm bu ikazlara uymayarak Türk hava sahasını ihlal eden bir Suriye savaş uçağı, Türk F-16 savaş uçakları nca düşürülmüştür.
4. 22 Şubat 2015
Suriye’nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu ekslav statüsündeki tek toprak parçası, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, Süleyman Şah’ın kabriyle birlikte Suriye ’ de sınırımıza mücavir Suriye’nin Eşmesi köyünün kuzeyinde bir bölgeye taşındı.
5. 26 Mart 2015
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Ö zel, Savunma ve Havacılık Dergisi’ne verdiği röportajda, Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki risk ve tehditlere ilişkin; Suriye’de ortaya çıkan terör örgütleri ve Türkiye’ye etkileri hakkında tespitlerini paylaşarak savaş riskine dikkat çekmiştir. Org.Ö zel, “Ekonomik çıkarlarda yaşanacak çatışmalar, kutuplaşmalar ve azalan kaynaklar için sürdürülen mücadeleler değerlendirildiğinde, bulunduğumuz coğrafyada konvansiyonel bir harbin yaşanma riskinin henüz ortadan kalkmadığını söylemek yanlış olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
6. 27 Mart 2015
Radikal gazetesi yazarı Altan Ö ymen köşesinde “Barış, savaş ve seçim” başlıklı yazısında “Güney sınırlarımızın ötesinde giderek artan ve çeşitlenen savaş hareketleri, tabii, hepimizi tedirgin ediyor. Acaba bir gün gelir ülkemiz de öyle bir durum karşısında kalır mı? “kaygısını dile getirerek, AKP hükümetinin Anayasa’nın 78. Maddesini işleterek “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geri bırakılmasına karar verebilir” yorumunda bulundu.
7. 11 Nisan 2015
Ağrı’nın Diyadin İlçesi Yukarıtütek Köyü bölgesinde teröristlerce açılan ateş sonucu 4 asker yaralanmış, çatış mada 5 ’ i ölü ve biri yaralı olmak üzere toplam 6 terörist etkisiz hale getirilmiştir.
Not: Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında “PKK” isminin kullanılmaması dikkat çekicidir.(HY).
8. 13 Nisan 2015
Dünyaca ünlü Amerikan yayın kuruluşu The Huffington Post, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Suriye’deki Esad rejimini yıkmak için askeri ittifak kurmaya hazırlandığını öne sürdü . Huffington Post’un iddiasına göre, iki ülke konuya ilişkin üst düzey görüşmeler gerçekleştiriyor. Görüşmelere yakın kaynakların Huffington Post’a yaptığı açıklamalara göre, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki müzakereler Katar arabuluculuğunda yürütülüyor. Planlanan ortaklık çerçevesinin, Türkiye’nin karadan asker göndermesini, Suudi Arabistan’ın da hava saldırılarıyla destek vermesini öngördüğü iddia edildi.
(...)
Yukarıdaki olaylar ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; Türkiye-Suriye muhtemel savaşının yakın bir tarihte olabileceği yorumunda bulunmak çok da yanlış olmaz kanaatindeyim. Yine olası savaşın hiç kimseye fayda getirmeyeceği de açık bir gerçektir. İç ve dış borcumuzun 850 milyar dolar civarında olduğunu dikkate alırsak olası bir savaş veya ASKERİ MÜDAHALE ’ NİN ü lkemiz ekonomisini ne hale getireceğini varın siz düşünün veya değerlendirin.
Kendi adıma artık “Kandırılan Yöneticiler” değil “Ülkemiz ekonomisini kalkındıracak yöneticilerin” iktidara gelmesini istiyorum.”
Çalıntı medeniyet
Coşkun Telciler, etnikçilikle ülkeyi bölme çabasındakilerin “çaldıkları”nı sıralamış:
“Ergenekon Destanımızı çaldılar, demirci kava yaptılar.
Neredeyse tüm Türk toplumlarının ortak rengi olan kırmızı, sarı ve yeşil renkleri çaldılar, bayrak yaptılar.
İngilizlerin meşhur “V” işaretini çaldılar. Churchill’in elinde purosuyla yaptığı ve ünlü olan resimdeki “V”, zafer (victory) işaretini çaldılar.
Oğluna “Tuğtekin” adını veren Selahattin Eyyübi’yi çaldılar(!)
Sol ve sosyalist kavramlarını çaldılar. Marabalar, köy ağaları sosyalist oldu.
Demokrasi, insan hakları, özyönetişim gibi kavramları çaldılar.
Arapça, Farsça, Türkçe, İngilizce kelimeleri çalarak sözde alfabe yaptılar.
Gezi eylemlerine hiç katılmadılar, ama Gezi Direnişi üzerinden oy topladılar.
Alevileri çaldılar, Kürt Alevi gibi olmayacak kavramlar yarattılar...”
İçi başka dışı başka
Her bir şeyin “başkan”ı Kuzey Kıbrıs konusunda cengaverce(!) bir çıkış yaptı yapmasına ama okur tepkisine bakılırsa pek de inandırıcı olamamış. Bakın ne diyor Hasan Çakıroğlu;
“Hiç bir şeyde samimi olmadığından, bunda da samimi olmadığı aşikar! Kısacası Akıncı’ya diyor ki ‘bu kadar açık etme her şeyi!’ Dışarıya başka, kapalı kapılar ardında başka konuşmak lazım!”