Muhbir gazete ve rektör
Bugün gazetesi “Komplocu Rektör” diye başlık atmış. Bu gazete bilindiği gibi bedava dağıtılan bir gazetedir. Bayilere de herhalde reklâm olsun diye bırakılıyor. Bu gazetenin finansörleri, her gün milyarlarca lira parayı halk doğru haber alsın diye feda etmektedir. İşte bu gazete Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk’ün Vep sitesindeki “Orta Doğu’da Oyunun Yeni Adı: Sünni Cephe” adlı son derece önemli tespitler içeren bir analizinden yola çıkarak onu “komplocu” lukla suçlamış. Rektör Öztürk’ün komploculuğunun (!) yanında diğer özelliklerini bir suçmuş gibi hemen yazının başına koyarak, sözde zekâ özürlü isnatlarına gerekçe üretimekte kullanmışlar. Bugün gazetesi, Rektör Öztürk’ün TSK’dan “emekli binbaşı” ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanmış olmasına, bu anlamda özel bir vurgu yapmış!
Malum gazeteyi bu denli saldırgan yapan neydi? Onun cevabını Rektör Öztürk’ün özetin özeti olarak aşağıya aldığımız görüşlerinden anlamak mümkündür.
“Türkiye, Orta Doğu’daki sıcak gelişmelere taraf olmaktan kaçınmak zorundadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu iç ve dış koşullar, bunu öngörmektedir.
Laik ve temeli milli kültür olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadar, Orta Doğu’daki Türk varlığını ve Irak’taki Türkleri görmezden gelmiş iken, şimdi dinsel kimliği ile Orta Doğu’ya ve Irak’a angaje olması kabul edilemez. Irak’taki Türk varlığının malı, canı, namusu, tarihi hedef alınıp bu ülkedeki Türk izleri silinirken buna seyirci kalınıp, şimdi Şii yayılmacılığını durdurmak adına Türkiye’nin Sünni kimliği ile bölgede ortaya çıkması ve bu kimliği ile olaylara angaje olmanın, içte rejimi değiştirme ile sonlanabilecek bir süreci tetikleyebileceği asla göz ardı edilmemesi gereken bir ihtimaldir.
Türkiye’nin Sünni cepheye dahil olması demek, Cumhuriyetin temelinin milli kültür olduğu gerçeğinin görmezden gelinmesi demektir.”
Rektör Öztürk; “Türkiye’nin Sünni cephe oluşturma çabalarının dışında kalması gerekmektedir” diye yazmıştır. İkaz etmiştir. İyi de etmiştir. Analiz ciddidir. Ancak bölgedeki gelişmeleri iyi okumasını beceremeyenler bu analize komplo diyebilir!
Batı “medeniyetler arası çatışma” tezini “medeniyetler içi çatışmaya” dönüştürmek için inanılmaz bir gayret içindedir. ABD Başkanı, son Orta Doğu gezisinde sürekli İran ve Şii Hilal tehlikesinden söz etmiştir. Bu sözleri nerede dile getirmiştir: Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirliklerinde.
Irak’ın fiilen Şii, Sünni ve Kürt Bölgesi olarak üçe bölünmüş olması ve bölgedeki ziyaretler dikkate alındığında, Öztürk’ün dikkat çektiği “Sünni Cephe” olgusunun, yabana atılacak türden entelektüel bir egzersiz olmadığı görülür. Son zamanlarda Suudi Arabistan Kralı iki kez Türkiye’ye geldi. Türkiye’den sonra da Mısır’a gitti. Suriye’nin Sünni Devlet Başkanı Türkiye’ye daha önce hiç olmayacak bir biçimde gelip, gidiyor. Ürdün’ün durumu ortadadır. İsrail ve Filistin Devlet Başkanları, tarihte ilk kez birlikte Türkiye’de ağırlandı. Bütün bunlardan Rektör Öztürk haklı olarak çıkarımlarda bulunmuştur.
Diğer yandan İsrail Hizbullah’ı yok etmek için Lübnan’a saldırdığında bir Hizbullah militanının: “İsrail bu savaştan zaferle çıkarsa, bu Sünnilerin zaferi anlamına gelecek” dediği, Mısır’ın en yüksek dini makamında oturan zatın da İsrail’e karşı savaşan Hizbullah’ın verdiği şehitler için “dua edilmesi bile caiz değildir” diye fetva verdiği bilinmektedir.
Gelişmeler, bölgenin fiilen “Sünni ve Şii” cephe biçiminde bölündüğünü göstermektedir. Bu bölünmüşlüğü şiddetlendirecek zihinsel, dinsel ve tarihsel alt yapı da vardır. Türkiye’nin bu oyuna gelme lüksü yoktur.
Rektör Öztürk’ün malum gazeteyi galeyana getiren görüşü ise şudur: “Silahlı kuvvetlerin sıcak gelişmelere angaje olması, içeride rejimin değişmesini önlemedeki rolünü ciddi şekilde geriletir.” Malum gazetenin bu öngörüden yakınması için de bir sebep yoktur. Hoca burada “Dimyat’a pirince giderken” özdeyişine uygun bir uyarı yapmış. Bundan “rejim” değiştirmek isteyen rejim düşmanlarının gocunması gerekir. Bugün gazetesi niye gocunuyor ki, o bedava dağıtmaya devam etsin!