Muhalif basını iktidarlaştırmaya çalışmayın
Karar yazarı Mehmet Ocaktan, "muhalif" basının -muhalif olmayanının olması da ayrıca garabet-, geçtiğimiz günlerde söyleştiği Abdullah Gül''ün açıklamalarına gösterdiği tepkiye tepki göstermiş!
"CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu''nun ''helalleşme'' adımlarını anlamakta zorluk çeken Ortodoks sol, dindar-muhafazakâr kesimleri 6''lı masadan uzaklaştırmak için canhıraş bir mücadele veriyor ve sonuç olarak seçimlerde Cumhur İttifakı''nın kazanması için çalışıyor"muş.
*
Bunu nasıl yapıyormuş?
Abdullah Gül''ün sözünün üstüne söz söyleyerek!
*
Geçmişte AK Parti''ye mensup olup da, bugün iktidara muhalif bir konumda bulunan isimleri hedef alan eleştiriler, "muhafazakâr seçmen"de, "Bunlar Abdullah Gül gibi makul bir isme bile tahammül edemiyorlar, yarın iktidara gelirlerse yine benzer sıkıntıları yaşayabiliriz, biz yine AK Parti''den vazgeçmeyelim" düşüncesi oluşmasına yol açıyormuş!
*
Geçmişte AK Parti''ye mensup olup da, bugün iktidara muhalif bir konumda bulunan isimlerin, AK Parti''de siyaset yaptıkları, AK Parti''ye yandaşlık yaptıkları, alkış tuttukları döneme dair hiçbir özeleştiride bulunmuyor olmaları, bu kadar makul bir beklentiye bile cevap vermeyip hatta o dönemi "ideal" varsaymaları, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Türk Millîyetçisi, millî-üniter yapıcı, hukukun üstünlüğü yanlısı, bölünmez bütünlükçü seçmende, "Bunlar yarın iktidar ortağı olduklarında, iktidarı CHP görünümlü AK Partileştirirlerse öz yurdumuzda garip, parya olmaya devam edebiliriz" düşüncesi oluşmuyor sanki!
Sanki, dün sabah Mehmet Tezkan''ın Halk TV''de gayet net bir dille dikkat çektiği gibi, kendileri şimdi "FETÖ" dedikleri yapının yönlendirmesiyle attıkları manşetlerin özrünü diledi, Kabataş yalanının özrünü diledi, kumpas şehitlerinin aileleriyle helalleşti, egemenlik devrine dönük imzaların hatasını kabullendi…
Sanki bugünümüzü dünkü destekleri inşa etmedi!
*
Kimseyi, AK Parti''yle "geçmişte kalan" ortaklıklarından ötürü ebed müddet yargılama niyetinde değilim ve fakat o ortaklığın "geçmişte kaldığına" dair en ufak emare olmadığı gibi, AK Parti''nin geçmiş politikalarını geleceğe taşımak gibi net bir eğilim de var ortada!
*
Ocaktan''ın içinden geldiği medya-siyaset geleneğini göz önünde bulundurunca, "muhalif basın, muhalefet iddiasındaki kimseye itiraz geliştirmesin" yaklaşımı son derece anlaşılır. Ancak, gazetecilik penceresinden değerlendirince; ne alakası var?
*
"Yandaş medya" gibi ucube bir yapılanmayı öyle veya böyle normalleştirmiş bir ülke ve yazık ki içselleştirildiği ortada olan bir basın düzeninde bunu anlatmaya çalışmak zor olsa da, değer;
İktidara aday olan CHP Genel Başkanı, muhalif basın değil ey yeni muhalif arkadaşlar.
"İktidar" olursa da CHP olacak, İYİ Parti olacak, bilumum ortağıyla Millet İttifakı olacak; muhalif basın değil!
Pelikanın muadili bir leylek yapılanması oluşturup da, Kemal Bey''in, Meral Hanım''ın eline, diline görünmez prangalar takmayacağız kimseye…
*
O gün artık "yandaş" ve "muhalif" diye ayrılmamasını umut ettiğimiz basın, demokrasinin dördüncü kuvveti olacak; uzun müddet sonra belki ilk defa…
Vatanın, milletin, toplumsal barışın, hukuk düzeninin hayrına olanı destekleyecek, varsa tehdit ikaz edecek, varsa yanlış ifşa edecek; halk adına sorular yöneltecek.
Velhasıl Mehmet Beyciğim;
CHP lideri iktidara helalleşerek talip olabilir, böyle de varabilir; lakin, muhalif gazetecilerin aynı iktidara, müstakbel iktidarın hınk deyiciliğine talip olduğunu da nereden çıkardınız?
Muhtemel iktidar değişikliğinin, eleştirel gazeteciliğin vahası olacağını umut ederken hem de.
*
İstirham ediyorum…
Muhalefete, eski mahallenizin alışkanlıklarını dayatmayınız.
Eleştirinin bir kin, nefret, düşmanlık olarak algılanmasına devam edilen bir ortama çanak tutmayınız.
Bu peşin konfor, dokunulmazlık, ayrıcalık, eleştirilmezlik talepleri ve dahi pazarlıklarıyla murat edilen, müstakbel yandaş medyadan erken rezervasyon filan ise; biz hayatımızın en diri, en verimli, en yaşanası 20 yılını niye haksızlık, hukuksuzlukla cebelleşerek, maddi-manevi bedeller ödeyerek geçirdik diye sorarım size?
Biz bilmiyor muyduk iki satır yağ, üç satır cilayla dünyalığımızı garantilemeyi?
Bizim meselemiz AK Parti''yle değildi ki; hak, hukuk, adalet, hürriyet tanımaz bir zihniyetleydi…
İnanıyorum, bugün iktidara yürüyen muhalif siyasiler de aynı saiklerle ilhak yerine mücadeleyi tercih etti.
Ve diliyorum, iktidarda da bu iradeyi muhafaza edecekler.
Zira güç gibi yağ da zehirler…
Bünye bir kere alıştı mı hep alkış, tezahürat bekler…
Lütfen alıştırmayınız.
Böyle "Aman ilişmeyin liderime"cilikle, müritlerin omuzlarında "uçuyorum" sanan yeni şeyhler türetmeyiniz başımıza…
Bırakın, insanlar yazsın… Dertlerini, endişelerini paylaşsın. İtirazlarını aktarsın. Ki, ukdesiz bir gelecek harcı karılsın.