'Muhalefetim vardı şimdi rakibim var'

Bilenlere göre, "Ankara'nın her köşesinde toplantılar yapılmakta." Bunların Ak Parti'deki gelişmelerle ilgili olduğunu ilave edelim. Bu kez en ciddi çıkış başkente uzak bir ilde gerçekleşti.

Elazığ Gönül Dostları Toplantısı'nın bu defa Ahmet Davutoğlu için organize edildiği belliydi. Eski başbakan, yanında Erdoğanların da ebesi olan eşiyle katıldığı toplantıda Ak Parti'nin mevcut yönetimine epey yüklendi.

Davutoğlu, önüne geleni hedef tahtasına oturttu. Akgün Otel'in havasına dikkat edince, Ak Parti muhaliflerinin bu kesiminden ümitli değilim. Pek bir şey koparabileceklerini sanmıyorum. Sadece, önümüzdeki seçimde aday gösterilmeyeceklerini sezenler katılabilir.

Cemaat meselesi

Ali Babacan'ın başını çektiği ve perde gerisinde Abdullah Gül'ün bulunduğu oluşum. Ayrı çalışıyor. Davutoğlu'ndan birkaç tık daha öndeler. Ama nereye kadar?

Hepsinden önemlisi İskenderpaşa Camii neye karar verecek? Bu önemli cemaat çok etkili. Zamanında CHP/MSP koalisyonunu bozdurmuşlardı. Bakalım bu defa kimden yana ağırlık koyacaklar?

Esas tehlike

İktidarı bekleyen iki konu önemli. Partili Cumhurbaşkanlığının birinci yılında ortaya çıkan tablo kötü. Hiç ışık yok. Dolar kuru, enflasyon, iç ve dış borçlar felaket. İlle de işsizlik kırmızı alarm veriyor.

Adalet terazisi doğru tartmıyor. Herkesteki genel kanaat emirle çalışan yargı olduğu şeklinde.

"Kararların talimatla verildiği" ortak kanı. "Karar kanuni olur ancak hukuki olmayabilir." esprisi ortalarda dolaşıyor. Örnek mi istiyorsunuz, Meral Akşener'e atılan iftiranın üç yıl iki ay geçtikten sonra yeniden gündeme gelmesi.

Bu kadarına pes

Ekonomideki başarısızlığa dış politikayı ekleyebiliriz. Hele yandaş medyanın durumu içler acısı. G20 zirvesi sonrası atılan başlıklara bakın; "Yaptırım yok." Nasıl yok? ABD Kongresi'nden çıkan kararların hepsi birer kanundur. Başkanın bunları iptal yetkisi yoktur. Sadece altışar ay süreyle erteleyebilir.

"Kudüs'ün İsrail'in başkenti yapılması"nı hatırlayın. Yıllar önce alınan karar bu kez ertelenmedi ve uygulamaya sokuldu. Aynı şeyin bizim de başımıza gelmesi mutlak.

Komedyenler

Trump'un şu anda yaptığı belli süreliğine "göz boyamak."

Bazıları artık gerçekleri görmek zorunda. Bunu yapmadıkları gibi bazı siyaset bilimci geçinen profesörler doğruları çarpıtma peşinde. Hatta tartışma programlarının komedi unsuru hâline dönüştüler.

Çatırdayan güç

Arada Abdülkadir Selvi gibilerin doğruları yakaladığını görmek mutluluk verici. Rahatlıkla "bu defa, artık iktidarın alternatifi var" diyebiliyor. Mustafa Kartoğlu da buna iştirak ediyor. Aklı başında siyasi yorumcuların ağız birliği etmesi güzel; "Muhalefetim vardı. Şimdi rakibim var" görüşünde birleştiler.

Halk hareketi

23 Haziran seçiminin Erdoğan'ın benzetmesiyle "vitrin süsü tercihi" olmadığı anlaşıldı. Ekrem İmamoğlu hareketini sadece bizden değil, dışarıdan benzetmeyle açalım. Bu bir Spartaküs isyanıdır.

Yani, köleleştirilmek istenenlerin zaferidir. Burada Kemal Kılıçdaroğlu-Meral Akşener ikilisinin akıllı stratejisini de atlamayalım.

Oy oranı

"Hükûmetin hınk deyicileri" ayrı problem. Erdoğan'ın her türlü hatasına destek vermekte kararlılar.

Bahçeli'nin kendince icat ettiği matematik teorileri dahi, MHP'nin oy oranının İYİ Parti'nin altına düştüğünü saklayamıyor.

Gerçek ülkücülerin büyük bölümü bundan rahatsız. İstanbul'a taşınan mitilin de yandığına herkes tanık oldu.

Erken seçim

Finali Gürkan Hacır'ın tespitiyle yapmak istiyorum. Ne demişti; "Olmaz olmaz demeyin. Bir bakarsınız erken seçim kapıda."

Mekanı cennet Demirel'in dediği gibi "Politikada 24 saat çok uzun süredir."

83 gün içinde kaybedilen 11 İstanbul ilçesi ortada dururken. Dikkat edin Millet Korosu'nun sesi gittikçe kuvvetleniyor.

Susturulacaklar

Ak Parti'nin acilen yapacağı işler arasında "Troll Çeteleri"nin görevine son vermek var.

Bir de "Fıtratımızda başkanlık mevcut" diyenler de unutulmamalı. Bunların kastettiğinin "monarşi ve hilafet" olduğunu ilkokul çocukları bile öğrendi. İşaret ettikleri doğrudan "SALTANAT." Bunlara hatırlatmamız gereken Osmanlı Hanedanının kaç mensubunun ne şekilde terki hayat ettikleri!

...

GÜNÜN SÖZÜ

Hayata yeniden başlayacak olsaydım, aynı hayatı yaşamak isterdim. Yalnız gözlerimi biraz daha fazla açardım. Jules Renard

Yazarın Diğer Yazıları