Muhalefet ''hata yapmazsa''
Muhalefet önümüzdeki seçimi kazanabilir mi?
Kazanabilir değil, kazanır.
*
Nasıl kazanır? Hata yapmazsa.
*
Herkesin dilinde bu nakarat var şu ara.
Peki düşünen kaç kişiyiz acaba; sözü edilen nasıl bir hata?
*
Öcalan''a, "HDP seçmenini bize oy vermeye çağır" diye mektup yazdıracak hali yok herhalde muhalefetin!
Bu mektubu alıp muhalif kanallarda satır satır okutması da beklenmez…
Kırmızı bültenle aranan bir teröriste, elinde sayısız evladımızın kanı olan bir caniye mikrofon uzatıp, seçmen davranışının nasıl olması gerektiği yönündeki engin fikirlerini paylaşmasını da istemez…
Bu kadar korkulan "hata" ne öyleyse?
*
Söyleyeyim:
Gereksiz bir telaşa kapılmak.
Ama birilerinin "hadi hadi"sine,
ama "gazına" gelerek,
ama yolunun muhtelif noktalarına iktidarca konan muz kabuklarından birine basıp uzağa düşerek,
ama kendini birilerinin "erken mevzilenme çakallığına" kurban ederek,
ama tıpkı iktidar içinde olduğu gibi muhalefet içinde de ve doğal olarak var olan odaklara kurban vererek; nesini, nasılını bilemem ama bir hırs, bir heves, bir lüzumsuz göz karartma anında,
ama kaş yapmaya çalışırken göz çıkararak, yüzüp yüzüp de tam kuyruğuna gelinmişken, bir çuval inciri berbat etmek…
Yapıp yapabileceği bütün hata bu muhalefetin.
*
Ve tam da bu sebepten dolayı şu saatten sonra en çok yapması gereken şey; son birkaç gündür yaptığını yapmamak.
Kendini, kendi ajandası uyarınca yol alması durumunda gündeminde olmayacak bir tartışmanın öznesi yapmamak, yaptırmamak.
Dayatılan değil ortaklaşılan, planlanan gündemi takip etmek.
*
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı "meselesi", ki mevcut yetkileri düşününce koca bir devlet, rejim, bir milletin geleceği emanet edilecek kendisine, "mesele"dir elbet; hiç itirazım yok.
Ama açıklanması halinde en çok kimin merakını giderecek?
Kimin "strateji geliştirmesine" imkan verecek?
Kime zaman ve zemin kazandıracak?
Stratejisi; her durum ve şart altında Türkiye Cumhuriyeti''ni "KHK''larla yönetilen" bir ülke olmaktan kurtarmak ve acilen denge-denetim "emniyetine" almak olan muhalefete değil herhalde!
*
Ne gerek var, tam saha presle kazanmak üzere olduğunuz maçı, rakibin yarı sahasına taşıyıp da uzatmaları oynama fırsatını sunmaya?
SORU-YORUM
Böyle iddiaları mümkünse hiç duymamak, duymazdan gelmek, es kaza kulağa çalınmışsa da en kısa sürede unutmak daha konforlu geliyor insana. Sorumluluktan kurtarıyor sanki. Bu sebeple unutmuş/unutmayı tercih etmiş olanlar olabilir. Hatırlar mısınız, bu topraklarda, 15 yaşında bir kız çocuğunun, kalabalık bir "it kopuk(!)" grubunun tecavüzüne uğradığı iddia edilmişti bir dönem… Olayın peşine düşenler yasa dışı şekilde dinlenmiş, baskıya uğramış, yaşandığı öne sürülen trajedinin hiç yaşanmamış gibi yapılması sağlanmıştı.
Bunu sağlamakla suçlanan çok etkili yetkili biri vardı diye hatırlıyorum…
Sahi kimdi?
ANLADIYSAM MECZUP OLAYIM
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Mersin''de yaptığı konuşmada, aslında sıkça vurgu yaptığı bir gönül yarasından, Türkiye Cumhuriyeti''nde, Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk''ün annesinin küfür ve iftiraya uğruyor, uğrayabiliyor olmasının yarattığı iç sıkıntısından yola çıkarak şu ifadeleri kullandı:
- İzmit''in Gündoğdu Köyü''nden çıkmış bir ailenin kızıyım. Atatürk''ün anasının adını taşıyan Zübeyde Hanım Şehit Aileleri Derneği''nin uzun yıllar başkanlığını yaptım, yöneticiliğini yaptım. Atatürk''ün o mübarek anasının genelevde çalıştığını söyleyen bir şerefsize gereğini yapamadım. Özür diliyorum. Sarayda ağırlandı o şerefsiz, sarayda ağırlandı o ahlaksız. Gereğini yapamadım özür dilerim, özür!..
*
Konuşma kısa zamanda hızla yayıldı.
Yayılmasını takiben, ilginç bir gelişme de yaşandı; Kadir Mısıroğlu''nun ailesi, Akşener''in isim vermeden yönelttiği tepkiyi, ölmüş Mısıroğlu''nun üstüne alındı.
"Mısıroğlu''nun Zübeyde hanıma dair hiçbir şekilde bahse konu ithamlarda bulunmadığı bilakis bu husustaki itham ve iftiraya ilişkin reddiye mahiyetinde beyanlarda bulunduğu açıktır" diyerek, Akşener hakkında, ''Kişinin hatırasına hakaret'' suçu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
*
Anladıysam hakikaten meczup olayım; mümkünse fessizinden…
Akşener''in konuşmasındaki "şerefsiz", "Atatürk''ün o mübarek anasının genelevde çalıştığını söyleyen" kişiydi; ki bu Türkiye''de söylenmedi değil; söylendi. Söyleyen kişi yargılandı, hüküm giydi.
Hal böyleyken…
Ve Mısıroğlu (da) madem ki bu nevi bir şey söylemedi; ailesi niye durduk yere üzerine alıp "Bizden bahsediyor" havasına girdi ki!