Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Muhalefet çıkmazı!

29 Mart yerel seçimlerinden kuşkusuz MHP ve CHP biraz daha güçlenerek çıktı. Diğer muhalefet partilerinden SP ve DP de oylarını az da olsa artırdı. Ancak bu seçimlerde muhalefetin, yedi yıllık iktidar olan AKP ile yarıştığını da unutmamak gerekir. AKP’nin yedi yıllık yıpranma payının yaklaşık yedi puan olmasını da iktidar partisi için başarı olarak nitelemek gerekir. Türkiye’de iktidarın gücünü bu kadar uzun süre devam ettirebilmesinin temel nedeni muhalefetin izlediği stratejidir.
Elbette iktidar partisi 29 Mart seçimlerinde oylarını korumak ve artırmak için elinden her geleni yapmıştır. Hatta biraz da fazlasını yapmıştır. İktidar bu bağlamda gıda, kömür, dayanıklı tüketim maddesi dağıtımı; kamu araçlarını ve bürokrasiyi kullanma vs. her şeyi seçimleri almak için adeta seferber etmiştir. Başbakan bu seçim kampanyası sırasında da muhalefetten daha çok kontrol edemediği medya ile iş dünyasını hedef almıştır. “Krizin teğet” geçeceğinden, IMF’nin de ümük sıkacağından bahsetmiştir.
Muhalefet değil
ekonomik kriz
Sonuç da ortadadır. MHP ile CHP’nin ikisi ancak AKP kadar oy toplayabilmiştir. Muhalefet AKP’nin yedi yıllık bir süreçte onca yıpranmasına karşın bu sonucun ortaya çıktığını unutmaması gerekir. Muhalefetin elde ettiği bu sonuçtan muhalefet partilerinden daha çok yaşanan ekonomik krizin etkisi olduğunun da iyi analiz edilmesi gerekir. AKP’yi iş başına 2001 ekonomik krizi getirmişti. AKP’yi yine götürecek olan da 2008 krizi olabilir.
Diğer yandan yerel seçimlerle genel seçimler arasında çeşitli nedenlerle iki üç puanlık bir fark da her zaman olabilmektedir. Çünkü yerel seçimler partiden daha çok adayların ön planda olduğu seçimlerdir.
Bu seçimlerde seçmenlerin verdiği temel mesaj şudur: “AKP kötü ama siz de iyi değilsiniz! AKP’den memnun değiliz ama onun yerine koyacak muhalefet partisi de göremiyoruz. MHP, CHP ve SP sizleri belirli ölçülerde destekliyoruz. Ancak bu durumun iktidarı size vermek anlamına gelmediğini bilin” . Seçmen bu durumda AKP’yi değil en çok MHP, CHP ve SP’yi uyarmış olmaktadır. Seçmenin AKP gibi istikameti belli olmayan, geleceğini satarak bu günü kurtarmaya çalışan, geçmişi ise günceli korumak için feda etmeye hazır bir siyasi heyetten memnunluk duyması düşünülemez. Seçmen adeta AKP’yi “zorunlu fena” olarak görerek bugüne kadar desteklemiştir. Kökü, istikameti ve değeri olan muhalefet partilerini ise seçmen fazla antik, hiyerarşik, bürokratik ve buyrukçu gördüğü için yeterince desteklememektedir.
Gerçekte muhalefet partileri iktidara karşı zorunlu ve rutin çıkışların dışında seçim sürecine girince topu topu altı ay, o da düşük yoğunlukta bir muhalefet yapmaktadırlar. Bundan da sonuç almayı ummaktadır. Böyle bir sonuç ancak ekonomik krizle birlikte AKP’nin ve liderinin göstereceği siyasi zaaflarla ilgili olabilir. Seçmen sağduyusu da böyle bir durumda bir muhalefet partisini değil birden fazla muhalefet partisini iktidara getirdiği tecrübeyle sabittir.
Diğer yandan MHP’nin giderek önce Doğu ve Güneydoğu, sonra da Orta Anadolu’dan Batı’ya çekilen sıklet merkezi üzerinde hem siyasi hem de sosyolojik olarak önemle durması gerekir. CHP’nin de Batı’ya ve Trakya’ya sıkışmış görüntüsü üzerinde durması gerekir. Güneydoğu’yu DTP’ye, daha doğrusu PKK’nın siyasi uzantılarına terk etmenin stratejik sonuçları da muhalefet tarafından ciddi bir biçimde gözden geçirilmelidir.
Muhalefet partilerinden CHP ve MHP iktidara gelmek istiyorsa içe yönelik muhalefet anlayışını süratle terk etmek durumundadır. Bütün güçlerini birleştirerek büyük bir sinerji yaratmak zorundadırlar. Böyle bir gelişme olmazsa ömür boyu müzmin muhalefet olarak kalmaya mecbur olacaklardır. Diğer yanda ise AKP’nin yerine ikame olmak üzere SP hazır beklemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları