Muhafaza-'Kâr' peşindesiniz!
Gezi olayları sırasında diyordu ki Cumhurbaşkanı;
- Bizi yeşile düşman gibi gösteriyorlar.. Oysa biz 2 milyar ağaç diktik..
**
Diyordu ki Maliye Bakanlığı'ndan bir yetkili;
- Yeşil bizim sevdamız.. 4.7 milyar ağaç diktik..
**
Diyor ki Orman Bakanlığı;
- 2.7 milyar ağaç diktik..
**
Baştan teslim edeyim.. Dikilen her ağaç için minnettarım.. Ancak, 2 milyar nireeee, 2.7 milyar nireee, 4 milyar nire?
Bu çelişkili rakamlar, yaşadığımız çelişkiyi daha da kazıyor zihnimize..
**
Mevzunun geleceği yer belli; Kaz Dağları..
Dünyada oksijen miktarının en yüksek olduğu 3 bölgeden biri..
Bakın dünyada..
Doktorlar hastalara 'Kaz Dağları' diyor..
Sadece Türkiye'de değil, dünyanın başka bölgelerindeki doktorlar da 'Kaz Dağları' diyor..
Bizim aklımız ne yapıyor? Kaz Dağları'nı çıtır çıtır yiyor..
Bildiğin aklımızı yiyoruz.. Üstelik peynir-ekmek de yok.. Katıksız yiyoruz, dümdük yiyoruz..
**
Fotoğrafa bakıyorum.. Bir daha, bir daha bakıyorum, utanıyorum..
O muhteşem tabiata kıyan yabancı şirketin patronuna kulak veriyorum, üstüne bir daha utanıyorum;
- Türkler çok güzel taş taşıyor..
**
Ak Parti Çanakkale Milletvekili Bülent Turan'ı dinliyorum, utanmak ne kelime, yerin dibine giriyorum;
- Ağaçlar iki yıl önce kesilmiş.. Şimdi niye eylem yapıyorsunuz? Ne faydası var?
**
Her fırsatta caka satıp, "Vatan toprağı kutsaldır" diyen 'bağzı' Milliyetçilerin(!) sessizliğine bakıyorum, mahcubiyetim anlatılır gibi değil..
**
Bir hadisinde buyuruyor ki Hz. Peygamber;
- Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.
Göz göre göre kıyım var Kaz Dağları'nda ve sorsan bunlar benden daha Müslüman(!)
**
Diyor ki Hz. Peygamber;
- Merhametli olanlara Rahman da merhamet eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da size merhamet etsinler.
Memleketin yeşili boylu boyunca uzanmış dağın eteklerinde.. Sorsan bunlar benden daha imanlı(!)
**
Diyor ki Hz. Peygamber;
- Bir kişi bir ağaç diker veya ekin eker de, ondan, insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır..
Allah'ın lütfu bir tabiatın orta yeri 'keltepe'ye dönmüş.. Sorsan bunlar benden daha muhafazakâr..
**
Muhafazakârız diye gezerler ama, hiçbir güzelliği muhafaza etmezler..
Bunların muhafazakârlığı, "muhafaza" ediyor görünüp, "kâr" etmek..
Bunlar muhafazakarlığın, "kâr" ihtimalini seviyorlar..
**
Yoksa bir muhafazakâr, döner muhafaza etmesi gereken değerlere bir bakar değil mi?
Gezi'deki ağaçları komplocu sayan..
Otoyol yapıyorum diye, 50 metrelik alan açacakken, 200 metre genişlikte ormanlık alanı talan eden..
İkinin biri "Çevreciliği sizden öğrenecek değiliz" diyerek, elinde hızarla gezen, neyi muhafaza edebilir ki?
**
İnsanların tercih ya da yaşam biçimleri kendi meseleleri.. Söz söylemek haddim değil..
Ancak hatırlatan bir örnek olduğu için paylaşmak isterim..
Modacı Cemil İpekçi günün birinde 'Ben de muhafazakârım" demişti..
Leman dergisi bu sözleri bir karikatürle yorumlamıştı..
Kaldırımda sohbet eden üç adamın önünden, narin adımlarla geçiyordu Cemil İpekçi.. İçlerinden biri de ettiği sözü duymuştu ve soruyordu;
- Şiiiiişt mağafazakâr.. En çok mağafaza etmen gerekeni mağafaza edememişsin.. Bu neyin mağafazakârlığı?
**
Dolayısıyla şimdi de ben soruyorum;
"İncire ve zeytine and olsun ki.." diyebilen Kur'anın ağaça biçtiği kıymetin yanında, yeşilimize bunları yapanlar;
- Siz hangi bağın Müslümanısınız?
**
Kur'an'da 36 yerde direk, 264 yerde de endirek olarak ağaçtan bahsedilmişken, soruyorum;
- Çok övündüğünüz İmam Hatip'lerde, siz hangi kitapları okudunuz?
**
Lafa geldi mi yere göğe sığdıramadığınız Fatih Sultan Mehmet, "Ormanlarımdan bir dal kesenin, başını keserim.." demişken, soruyorum;
- Siz hangi ecdadın torunlarısınız?
**
Dilinizden düşürmediğiniz Milletin, "Yaş kesen, baş keser" diye özlü sözü varken, soruyorum;
- Siz hangi ırkın ahvadısınız?
**
Bakın 100 yıl önce ne diyor elin adamı;
- İstanbul'da, sokaktaki ağaçların kurumasını önlemek için, bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara rastlamak mümkün"
Böylesine 'Kaçık(!)' bir ecdadın, elinde hızarla ormana dalan torunları;
Söyler misiniz, o kaçık(!) ecdadımız şu halinizi görse, gürgenle mi dalardı size, kızılcık sopasıyla mı?
**
Bakın, beğenmediğiniz Mustafa Kemal Atatürk, hak söze ve hadise uygun davranıp, bir çınar ağacı için köşkü yerinden taşıtıyor..
Ama elde hızarla doşan sizler daha Müslümansınız(") he mi?
**
Orhan Gazi-Geyikli Baba örneğini hatırlayın..
Atatürk'ün köşkü taşıttığı Yalova'nın yanı başında, yaptırdığınız tünele adını verdiğiniz Orhan Bey, 700 yıl önce Geyikli Baba'yı davet eder..
Bilgeliğine hayranlığını dile getirir ve kendisine İnegöl bölgesini teklif edip, buraya yerleşmesini ister.. Geyikli Baba, "Bize toprak değil, dost gerek" der..
Ve bu kıymetli teklif karşısında, ertesi gün, Orhan Bey'in yaşadığı küçük sarayın bahçesine, gizlice Çınar ağacı diker..
Öylesine büyük ve reddedilmiş bir arazi teklifinin karşılığı, bir Çınar ağacıdır..
Geyikli Baba aslında demiştir ki; "Devletin bir Çınar gibi uzun ömürlü olsun"
**
Bir ağaçla, bir devlete, tarihe işaret eden ecdadın, Geyikli Baba'nın bilgeliğinden sonra, siz, elinde hızarla gezenler;
700 yıl sonra, aynı bölgede, Osman Gazi köprüsünden geçip, Orhan Gazi tünelinin ardından, her iki büyüğümüzün de kabirlerinin bulunduğu Bursa'ya uzanan yolları yaptırmakla, ne kadar övünseniz azdır..
Çünkü onlar saftı, "Muhafaza" etti..
Ve siz akıllısınız(!), sadece "kâr" peşindesiniz..
**
Altını çıkarmayın demiyorum.. Yurdumun altını üstüne getirmeyin diyorum..
Bir Çınar ağacıyla ödüllendirilen Orhan Beyin devleti 700 yıl yaşadı..
Hiç ders almaz mısınız?
Hem de;
Ecdadın öğüdüne rağmen.. Hz Peygamber hadisine rağmen.. Allah'ın kelamına rağmen..