Müftü böyle olursa!
Ahmet Davutoğlu bir seçim hükümeti kurdu. "Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan" olarak da Ayşe Gürcan'ı atadı.
Ayşe Gürcan'ın tweetter hesabından "kısas'ın bir insanlık hakkı" olduğunu savunan mesajlar attığını, ama Bakan olunca bu mesajları sildiğini dün Mehmet Y. Yılmaz'ın Hürriyet'teki köşesinden okuduk.
Kardeşim, sen bunun böyle olduğunu kabul etmişsen Bakan olunca niye siliyorsun.
Şimdi bir gazeteci karşına geçip, "Siz kısasa inanıyor musunuz, kısasta hayat olduğunu kabul ediyor musunuz?" diye sorsa, ne cevap vereceksiniz?
Bakanlık bu kadar mı önemli.
Neyse, bu konuyu burada keselim.
Allah(c.c.) şahit, tam 13 defa kalbi durmuş, vücudu morarmaya başlamış, sonra tekrar hayata dönmüş ve şu anda her dakikası bin bir zorluk içinde geçen bir insan olarak bana, "Bir güreşçi, bir atlet gibi sağlığına kavuşacaksın, uzun bir ömür yaşayacaksın, sadece 'kısasta hayat yok' de", deseler, cevabım, 'Defolun şeytanın dölleri' olur, başka bir şey olmaz... Allah(c.c.) bu kararda durmamıza yardım eylesin, bu duygu zaten bizden değil, O'nun ihsanındandır. Bize, nefsimize kalsa bir köfteye, bir arsaya, bir dünyalığa her şeyi veririz...
Çünkü Tevbe Suresi 24. Ayette bakınız Allah(c.c.) diyor ki:
"Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramaktan korktuğunuz alışverişler, hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allah'tan ve O'nun Peygamberi'nden, Allah yoluna cihaddan daha sevgili iseler, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar gürûhunu hidayete erdirip doğru yola iletmez."
Bizim de korkumuz bu gürûhtan olma korkusudur.
Neyse, biz sıradan insanlar imanî konularda niye zikzaklar çiziyoruz. Çünkü "önümüzdekilere" bir haller olmuş. Kimisi meseleye cemaati açısından bakıyor, kimi tarikatı açısından bakıyor, kimi partisi açısından bakıyor. Etmeyin Allah(c.c.) aşkına, dinimize ve peşinizden gidenlere kıymayınız. Kimi kendini mehdi sanıyor, kimi İsa... Kimi kendini cennetlik olarak görüyor, yetmiyor, başkalarını da cennete sokacağını zannediyor. Allah'ın "Habibim" dediği Hz. Muhammed(s.a.v.) bile, "Kıyamet günü bana nasıl muamele edileceğini hiç bilmiyorum" dediği bir durumda bizimkilerin kendilerini temize çıkarmaları milleti boş hayallere kaptırıyor. Elbette bize bir şeyler öğreten çıkacak, amma biz, onlara değil, Allah'a güvenecek, O'ndan korkacak, O'ndan umacak, O'nun yap dediğini yapacak, yapma dediğini yapmayacağız...
"Öndekiler"den biri de emekli müftü İhsan Özkes... Siyasete atıldı, CHP'den milletvekili oldu. Sonra istifa etti. Tercih kendilerinindir. Lâkin CHP İstanbul Milletvekili iken Meclis'te konuşma yapıp, "Bugün Hz. Muhammed yaşasa o saraya girmez ya!" demişken, şimdi tutup, "Hz. Muhammed yaşasaydı, Saray'a kesinlikle girerdi" diye tweet atması, Saray'dakine, "Beni milletvekili yapın" mesajı gibi geldi bize.
Ey müftü, milletvekili olmak istiyorsan, Hz. Muhammed(s.a.v.)'i niye alet ediyorsun? Hz. Muhammed(s.a.v.)'i bir öyle bir böyle göstermekten hicap duymuyor musun?
Bir müftü böyle yaparsa bizim gibi sıradan insanlar neler yapmaz!