Moskova’nın muhtemel cevapları
2015 yılı çok zor bir yıl olacak. Sadece Türkiye için değil, bütün bir dünya için zor geçecek. Ancak küresel etkileri olacak büyük jeopolitik gerilimlerin Türkiye’yi kuşatan coğrafyada gerçekleşmesi, Türkiye’yi daha da büyük baskı altında bırakacak. Bu coğrafyaların başında hiç şüphesiz Orta Doğu geliyor. Ancak kuzeyde Rusya-Ukrayna-Doğu Avrupa ekseninde gelişen gerilimin de artık bölgesel değil küresel sonuçlar doğuran bir gerilim olduğu anlaşılıyor. Üstelik bu gerilim, Orta Doğu’daki gerilime yeni boyutlar kazandırma yeteneğine de sahip. Başkan Obama, Kongre’de yaptığı konuşmada Rus ekonomisini Amerikan liderliği ve diplomasisi ile param parça ettiklerini söylemiştir.
Gerçekten de Washington, Moskova’ya karşı stratejik ekonomik-finansal savaş açmış görünmektedir. Temsilciler Meclisi’nin aldığı ‘758 nolu karar’ da Rusya’ya karşı kapsamlı bir politik-diplomatik-ekonomik saldırının onaylandığını göstermektedir. Avrupa Birliği ülkeleri de ilk karşı çıkıştan sonra ABD’nin arkasına takılarak, Rusya’ya karşı açılan ekonomik-finansal savaşa katılmışlardır. Ancak Rusya’nın Washington’da küçümsendiği anlaşılan kendisini savunma yetenekleri göz önünde tutulduğunda, çok sert bir dönemin yaşanacağı anlaşılmaktadır.
Rusya Yönetimi, ABD’nin 1986’da SSCB’ye karşı başlattığı şekillendirilmiş düşük petrol fiyatları merkezli ekonomik-finansal savaşın Sovyet ekonomisine indirdiği darbelerin, SSCB’nin yıkılmasına giden süreci nasıl tetikleyen unsurlardan birisi olduğunun farkında. Bundan dolayı bu kez Moskova, Ukrayna İç Savaşı ve Kırım’ın işgaline tepki olarak başlayan ABD politikalarına karşı “yaşamsal tehdit” noktasından hareket ederek önlemler alacaktır. Putin’in Gorbaçov olmadığı açık. Gorbaçov gibi geri adım atmayacak, aksine ABD’nin baskılarına karşı baskılar ile cevap vermeye çalışacaktır. Rusya gibi dev bir coğrafyaya bir süper güç geleneği ile yayılan bir ülkenin, çok kısa zamanda diz çökeceğini ve teslim olacağını düşünmek çok doğru olmaz. Rusya’nın küresel dengeler üzerinde oynama yeteneğinin olmadığı söylenemez. Nitekim, ABD, Suriye’de sonunda Moskova’nın istediği Esad’lı çözümü kabul etmiş duruma geldi. Üstelik Putin, Gorbaçov’un hatalarından ders almış bir şekilde hareket edecek. Moskova kendisine yönelik baskılara çok boyutlu ve farklı coğrafyalarda farklı sonuçlar alacak cevaplar verecektir.
İran’a nükleer silah verilmesi
Rusya’nın NATO’yu yeniden Rus Savunma Bakanı’nın 19-20 Ocak 2015’te gerçekleştirdiği Tahran ziyareti sırasında imzalanan askeri iş birliği anlaşması çerçevesinde, Rusya’nın İran’a vermeyi ertelediği S 300 füze sistemlerini şimdi vermeyi kabul etmesi, Moskova’nın ABD ve AB’ye verdiği ilk cevap olarak okunabilir. Moskova üzerinde baskıların sürmesi ve artması durumunda ABD’nin 2015’te bitmesini arzu ettiği İran ile nükleer konusunda yapılan görüşmeler, köklü ve dünyayı şok edici şekilde sona erdirebilir. Bunun için Moskova’nın Tahran’a, kullanıma hazır nükleer silah vermesi yetecektir. Moskova’nın atacağı böyle bir adım bir anda Orta Doğu’daki dengeleri iki çok önemli Amerikan müttefiki olan İsrail ve Suudi Arabistan’ın aleyhine değiştirecektir. Rusya’nın nükleer silah ile donattığı Tahran bir anda artık vurulamaz hale gelecektir. Çünkü ABD’nin İran’a saldırması durumunda İran da İsrail ve Suudi Arabistan’a nükleer bomba ile saldıracaktır. İran’ın nükleer silaha sahip olması, Türkiye’ye karşı da mevcut kurulu stratejik dengeyi de bozacaktır.
Çin’le ekonomik-finansal savaş
mekanizması kurulması
Moskova, Washington’un ekonomik-finansal savaşına Çin ile kurduğu ekonomik-finansal iş birliği ile cevap vermektedir. ABD’nin Rusya’dan sonra kendisini çevrelemesi ihtimalinin hiç küçük olmadığını düşünen Pekin, kendisini koruma siperlerini Rusya’dan başlayarak inşa etmeye başlamıştır. Moskova ile Çin arasında imzalanan ve yerel paralar üzerinden gerçekleştirilmesi planlanan enerji ticareti Rusya için bir diğer çıkış yollarından birisidir. ABD ekonomisi ile ileri derecede iş birliği içinde olan Pekin, Moskova ile yapacağı iş birliği sayesinde ekonomik-finansal savaş konusunda çok kapsamlı deneyime sahip olacaktır.
AB’nin ABD’den Koparılması
Moskova’nın ilk atacağı adımlardan birisi de AB’yi ABD’nin ambargosundan koparmak olacaktır. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere AB ülkeleri Rusya’ya ambargo fikrinden hoşlanmamış ve ancak Washington’un ağır ikna politikalarının bir sonucu olarak ambargoya razı olmuşlardır. Ancak çok kısa bir süre sonra Fransa ve Almanya Rusya gibi dev bir pazara uygulanan ekonomik ambargonun kendilerine de nasıl zarar verdiğini görmüşlerdir. Hem Paris hem Berlin şimdi Rusya’ya ambargoyu nasıl sona erdireceklerini düşünmektedirler. 2008’den buyana içine girdiği politik ve ekonomik krizden çıkamayan AB’nin bir de Rusya ambargosunun ekonomik maliyetine katlanması uzun süreli mümkün görünmemektedir. Ayrıca Moskova’nın Doğu Avrupa üzerinde uygulayacağı baskı ve enerji akımını kesme gibi araçlarının olduğu göz önünde tutulmalıdır.
Sonuç olarak ekonomik alt yapısını bir türlü modernleştiremeyen ve enerji satışına dayanan ekonomi ile “nükleer gücü olan Suudi Arabistan” benzetmesine maruz kalan Rusya, bu krizi ekonomisinin alt yapısını dönüştürmek için bir fırsat olarak da kullanabilir. 2015 çok sert geçecek.