"Montaj yok kesme var"
Emin Pazarcı ile birlikte çalıştık. Ankara büromuzdaydı. Bir vali çocuğu olması meslek avantajıydı. Şimdilerde iktidar yanlısı olması doğal. Gece Görüşü'nde görünce şaşırmadım. Çünkü bu grup da artık Pazarcı'nın görüşlerini savunmakta.
Emin'in değerlendirmeleri arasında bir yorumuna şaşırdım. Ekrem İmamoğlu'nun konuşmalarının elden geçirilip, internet sitelerinde yayımlanması için "Montaj yok. Sonu kesildi." diyebildi. İşlediği İBB'den kadrolu bir gencin İmamoğlu'nu tahrike kalkışmasıydı.
Hani Süleyman Soylu'nun "Tokat attı" şekline dönüştürdüğü iftira. İçişleri Bakanı daha sonra kasetin tamamını izlemiş olacak ki yapılan çarpıtmayı bir daha ağzına almadı.
Emin'e sormak istiyorum: "Kaydın en önemli bölümünü, yani sonunu yok edip yayınlamak ayıp değil mi?" Bu yönlendirme çabasıyla gerçekten şaşırttı beni.
Gereken buydu
Gece Görüşü'nde Abdülkadir Selvi'nin bir düzeltmesini ise beğendim. Aynen şöyle konuştu:
"Büyükçekmece Belediye Başkanı beş seçimdir kazandığına göre, marifetli bir başkan, demiştim. Bunun başka anlama çekildiğini belirten Hasan Akgün gazeteye ziyaretime geldi. Yanlış anlamaya neden olacak sözlerimi düzeltmemi istedi. Ben de şu anda bu isteği yerine getiriyorum."
Cambazlar
Abdülkadir Selvi'nin düzeltme şeklini beğendiğimi belirtmeliyim. Darısı, ekran ekran gezip sadece karalama yapanların başına. Ötekiler bu yola girerler mi? Hiç sanmıyorum. Kimler mi? Artık hepsini tanıdınız.
On parmaklarındaki karayı her tarafa sürüyorlar. İtiraz edildi mi de "Ben o anlamda konuşmadım." diyorlar.
Merhum Demirel'in Meclis kürsüsünden verdiği bir cevabı tekrarlamak istiyorum: "Yalançı demezler mi adama!"
Neşeli Gürkan
İstanbul seçimi genel seçime dönüştü. Kim kaybederse, o cenahta ağır hasar oluşacak. Son anketlerden çıkan neticeler, Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu'nun yüzde 2-3 farkla önde olduğunu gösteriyor.
Megakent için yüzde birlik oran 80 binlik oya eşit. Ön görülen fark iki olursa 160 bin, üçe çıkarsa 240 bin demek. Bu da doğruya yakın. Gürkan Hacır'ın neşeli tavırlarından bunu çok net anlıyoruz.
Külliye'de makam odaları
Eski Meclis başkanları ve bazı bakanlara Beştepe'de makam odaları hazırlandığı söylentileri çoğaldı. Bu da 'Yüksek İstişare Kurulu' adıyla devreye sokulacaklar için. İsimlere bakıyorum Cemil Çiçek beni, M. Ali Şahin, Orhan Ayhan'ı mutlu etmekte.
Peki bu 'bir parmak bal çalmalar' kırgın ve kızgın Ak Parti tabanını tatmin eder mi? Sanırım cevabını 23 Haziran gecesi alırız.
Murat Çelik'in buna verdiği cevap daha ilginçti; 'fabrika ayarlarına şimdi dönüyorlar.'
Şimdi de Sedef Kabaş
Erdoğan'ın Yargı Reform Paketi'ni açıkladığı gün Kadri Gürsel'in tahliyesine sevindik. Oysa bu defa Sedef Kabaş'ın mahkûmiyet kararı çıktı. Gerekçe "Cumhurbaşkanına yayın yoluyla hakaret."
Sedef'i iyi tanırım. Hiçbir zaman kimseye hakaret etmez. İğnelemelerde bulunur.
Aklıma Erdoğan'ın açtığı davaların sayısı geldi:"20 binden fazla." "Neden bu kadar fazla" sorusunu aklıma getirdi. En büyük neden olarak "ücreti vekâlet" geldi. Yani avukatların payına düşen para.
Erdoğan eğer bir yumuşama istiyorsa, duruma müdahale etmeli. Hatta kendi çapında "genel af" ilan etmeli.
Bir mutlu
Yargıda Reform Paketi'ne özellikle bir kişi çok sevindi. Metin Feyzioğlu. Niye bu kadar sevindirik oldu?
Cevabını vereyim, Barolar Birliği Başkanı'na "Yeşil Pasaport" geliyor. Güle güle kullansın.
Benim baştan beri onay verdiğim ise çevre, imar ve enerji ihtilafları için "özel mahkemeler" kurulacak olması. Reform dediğiniz kesinlikle budur.
***
Farklı duygular
Gaziantep'in Süper Lig'e çıkışına ne kadar sevindimse, Hatay'ın penaltılarla kaybedişine o kadar üzüldüm. Bu iki kentin de hayatımda önemli yerleri oldu.
Benim açımdan "Baklava kazandı, künefe kaybetti." demek kolay değil.
İzin verirseniz Hatay'la başlayan ve Gaziantep'le devam eden anılarımı bir başka yazıda paylaşacağım.
GÜNÜN SÖZÜ
Bana iyilik eden, bana iyi olmayı öğretir. Thomas Fuller