Mizah dergisi çıkarmayı düşünür müydünüz?
Kapitalizmin boyun eğdiği kriz karşısında “disiplinli” ve “istikrarlı” Türk ekonomisinin taş gibi durduğunu savunan Star, milleti kendine güldüren bu haliyle Leman, Penguen, Uykusuz gibi yayımlarla yarışıyor
Aile bağları dolayısıyla yandaşlığa mahkum Yenişafak bile “Amerikan Rüyası” manşetinin altında çöken borsadan, dibe vuran konut fiyatlarından bahsederken Star fıkra gibi bir manşetle çıktı dün: Keramet bayramda değilmiş! Keramet piyasalarımızın mali disiplini ve istikrardaymış... Haberde yalnız “Allah Tayyip Bey’i başımızdan eksik etmesin” temennisi eksik kalmış.
Gerçi bir bakıma telafi amaçlı, 200 TL banknotlu gülümseyen paramız ile Tayyip Bey’in fotoğrafını gururla sunmuşlar!
200 TL’lik banknot basmak enflasyon göstergesi değil sanki.
Sanki bu haberi kredi ile borç kapatan vatandaş, ’dayan karta’ mağdurları okumayacak.
Büyüyen ekonomimizin işsizi, siftah etmeden dükkanını kapatan esnafı, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanan tüketicisi bu haberi okuduktan sonra, tam güne uygun fıkradaki gibi “İyi de bizi kim dövüyor?” diye sormaz mı?
İyi de bizi kim dövüyor
Ringe çıkan boksör başlamış dayak yemeye. İlk raund bittiğinde, antrenörü;
- Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et...
İkinci raund başlamış. Boksör dayak yemeye devam ediyor. Raund bittiğinde antrenörü;
- Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et iyi gidiyorsun...
Üçüncü raund başlamış. Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. Ringin ortasına serildi serilecek. Neyse ki, gong imdadına yetişmiş. Perişan bir şekilde nefes alırken, antrenörü;
- Aferin evlat, bu raund da çok iyiydin. Adamı perişan ettin, az kalsın ringin ortasına seriyordun. Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo...
- Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?
- Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün...
- Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum... Peki ama biri de beni dövüyor, o kim?
Çınarlar ayakta ölür
Biz de iktidarın yeni banknotlara da yansıyan yöntemine başvuruyor gibi olduk, dünü yaşanmamış sayıyor gibi, kanlı gözyaşı dökmüyor gibi... Ama trajedimizi neyle izah edebiliriz!
Ölümcül hasta doktora gitmiş, doktor durumu bildiği için “Kalp, beyin, ciğerler başta olmak üzere tüm organlar sağlam, turp gibisiniz” demiş. Hasta da kendi halini bildiği için: ’Desenize doktor bey sapasağlam öleceğim’.
Bizim sapasağlam ekonominin kriz karşılaması da böyle bir şey olsa gerek! Kendini koca çınar, bilge çınar diye görüyor, ayakta öleceğine inanıyor.
++++++
AKP enkaz devralmadı
Başbakan Erdoğan, sıkıştığı her noktada geçmişi kötülemeyi, 2002 öncesini örnek göstermeyi çok seviyor. İnsan hafızası da çabuk unuttuğu için Erdoğan’ın bu sözleri geniş bir kesimde önemseniyor.
Örneğin, Erdoğan dün Türk Lirası’nın tanıtımını yaparken sorulan sorular üzerine bankacılık sistemine değindi ve “Amerika’daki büyük krize rağmen bankalarımızın durumunun iyi olduğunu, çünkü alınan önlemlerle bankacılığın sağlam hale getirildiğini” söyledi.
Buna örnek olarak da daha önce el konan bankaları göstererek “Şimdi BDDK denetimi var, eskisi gibi canı isteyen herkes banka kuramıyor” dedi.
Bu, gerçeği tam yansıtmıyor. Çünkü bankacılık sisteminin iyileştirilmesinde bu iktidarın hiç payı yok. Her şey AKP iktidarından önce yapılıp bitirilmişti.
AKP öncesi dönemin iktidarları 20’nin üzerinde bankaya el koymuş, BDDK’yı kurmuş, bankacılık sistemini hizaya sokmuştu.
Tabii bunun bedeli çok ağır oldu. Bu önlemler alınırken esen fırtına iktidarlara yolsuzluk, enflasyon, geçim sıkıntısı olarak yansıdı. Ekonomi düzeldi ama o iktidarları oluşturan partiler adeta çarpıldı.
AKP bu tablonun eseri olarak ortaya çıktı. Bir önceki iktidarın önlemlerinin üzerine oturdu ve yola devam etti. Şimdi yeni bir yol ayırımındayız. Geçmişin mirasını “kötüleyerek” kullanma ve bundan yararlanma dönemi bitti. Sorun bugünkü kasırgayı atlatmaktır.
* Can Ataklı / Vatan
++++++
Medyadan kriz manzaraları
Ekonomistler ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen 850 milyar dolarlık kurtarma paketinin piyasalar için cansuyundan ibaret olduğu ve uzun vadeli çözüm olamayacağı görüşünde birleşiyor. Dünyanın her yanını saran şüphe dalgasına karşın, bazı gazetelerimizin manşetleri Mars’tan atılmış gibi. İşte Türk basınının ekonomik kriz manşetleri:
Cumhuriyet
Krizi aşmaya çalışan ABD’de 850 milyar dolarlık kurtarma paketi kabul edildi.
Uzmanlara göre yeterli değil
Hürriyet
90 Dakikada tarihi imza
ABD Başkanı Bush, Temsilciler Meclisi’nden sonunda geçen kurtarma paketini 90 dakika gibi kısa bir sürede imzaladı. Tarihin en büyük müdahalesine piyasalar yine şüpheli bakıyor.
Radikal
Borsa çöktü, dolar çıktı
Amerikan hazinesinin kurtarma planı ve ABD ekonomisine ilişkin kaygılar yüzünden borsa yüzde 4,16 kayıpla 34 bin 553 puana indi. Dolar 1,3035 YTL’ye, gösterge faizi yüzde 20’ye yükseldi.
Vatan
Kriz masası kuruluyor
Giderek derinleşen küresel krizin en az zararla atlatılabilmesi için hükümet, üç bankadan oluşan bir ‘izleme komisyonu’ kurma kararı aldı.
Star
Keramet bayramda değilmiş
Türk ekonomisinin küresel krizi bayram tatili nedeniyle hasarsız atlattığı tezi çöktü. Dün aşılan piyasalar mali disiplin ve istikrar sayesinde dayanıklılık testini başarıyla geçti, korkulan olmadı
Milliyet
800 Milyar dolarlık aşı
Dünya piyasaları ABD’den gelen iyi haberle rahatladı.
Sabah
Dünya rahat bir nefes aldı
ABD’de başlayan ve tüm dünyayı etkileyen kriz 700 milyarlık kurtarma paketinin onayıyla atlatıldı.
Zaman
Türkiye tatil sonrası krizi ucuz atlattı
Başbakan Erdoğan: Krizden en az Türkiye etkilenir. Ekonomik yapımız güçlü.
++++++
AKP’nin seçim sloganları hazır
Mustafa Mutlu’nun Vatan’daki köşesinde AKP’nin nyerel seçim çalışmalarına katkı olsun diye düzenlediği slogan yarışması sonuçlanmış. İşte gazete okurlarının iktidar partisi ile bütünleşeceğine inandığı sloganlardan bazıları:
Çalışmaya son... Pirinç, bulgur, kömür için AKP’ye kon!
Yola çıkarsan Ak’la, daim atarsın takla!
Yetim hakkı yedirtmeyiz, “Fenerciler cukkalamış dedirtmeyiz!”
Ampul yetmedi, feneri yaktık!
Ne Dişli’dir ne Mehmet... Yolsuzluktur marifet!
Kıskanma ne olur, dernek kur senin de olur!
Oyunuzu verin bize düşmeyelim çaptan - Bu devirde gemiciğini yürüten kaptan!
Size dilenmeyi öğrettik... Yetmez mi?
Kirlenmek güzeldir!
Hedefimiz ekonomide talan - Rehberimiz Zahid Akman!
Din iman bahane - Han hamam şahane!
++++++
Köşesine ecinniler sızmış olabilir
ABD’deki krizin Türkiye için özellikle dış politikada fırsat aralığı yaratacağını savunan Fehmi Amca yazısını sürpriz bir finalle noktalamış. Türkiye’nin ABD’nin çizilen karizmasından faydalanarak Irak, Afganistan ve Filistin’de etkin arabulucuya dönüşebileceğini anlatan Fehmi Amca, yazısını bakın nasıl bir cümle ile bağlamış:
“Etrafındaki kronik sorunlar çözüm yoluna girdiği takdirde, Türkiye’yi, bu krizden en zararla çıkmayı başarmış ülke sayabiliriz.”
Eeeee, hani fırsat aralığı diyordun?
İktidar krizden en zararlı çıkacak ülkenin Türkiye olacağını senin köşenden mi haber alacaktı Fehmi Amca?
Bak şu Allah’ın işine!
Ne desek; Son cümledeki ‘en’ ile ‘zarar’ arasında Fehmi Amca tarafından konmuş olması gereken “az” sözcüğünü ecinniler mi hiç etti acaba?
Ya da Allah’ın sopası yok ama tashih diye de bir olay var mı desek?
++++++
GÜNÜN SORUSU
Adalet Bakanı’na!
Bakanlık Müsteşarı’na!
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürü’ne bu müdürün 4 yardımcısına ve bu müdürlükte çalışan 124 sorumlu memura!
Dosyayı istemek çok mu zahmetli, külfetli bir iş? Niçin bayram ertesine kaldı? Dosyanın mümkün olduğunca geç gelmesini isteyen birileri mi var? Adalet Bakanı’na “Bana ne bu davadan...” dedirten kimdir, nedir?
* Necati Doğru
++++++
Yargıda batılılaşma
Hammer tipi soruşturma
“Ümraniye savcısı”nın iyi bir Mike Hammer izleyicisi olduğuna dair ipuçları gözlendi... İşte Dinçer Gönal’ın Yalçın Bayer’e gönderdiği önemli delil(!):
“Ben adamı önce öldürür, sonra, suçlu olup olmadığına bakarım.”
(Mike Hammer, Amerikan dedektif romanları kahramanı.)
“Ben adamı önce neyle suçlandığını söylemeden hapiste çürütür, sonra suçlu olup olmadığına bakarım.”
(Ergenekon dosyası takipçisi)
++++++
MİNİ YORUM
Başımız sağolsun!
Dağları ihanet demek, yolları mayınlı, otobüsü, metrosu, alışveriş merkezi patlamaya hazır bir devletin, terörist başına “sayın” diyebilmiş Başbakan’ı; evlatlarını davul-zurna ile vatan uğruna can vermeye uğurlayan bir milletin, oğlunu ‘peygamber ocağı’ yerine ABD’ye yollayıp askere “yan gelip yatmayın” diye çıkışmış Başbakan’ı; bugün 15 şehit cenazesinde, 15 baba ocağında, 15 ana yüreğinde istenmeyebilirsiniz... Sakın ola “Ergenekon tezgahı” sanmayın. Bu milletin, şehitlerini “kelle”den saydırmamak için sahiplenişidir o tepki... Ay-yıldıza sarılı tabutlardaki Bilal’lere, Burak’lara, gözü yaşlı Esra’lara, Sümeyye’lere, kucağı boş kalan Emine Ana’lara bakın bugün... Başı dik, onurlu, namusu satın alınamaz Recep Amca’ların tarafına geçin... Bu fotoğrafın neresinde olduğunuzu bir daha düşünün...
* Selcan TAŞÇI