MİT'çi Eymür'ün avı
Bizim ülkemizde istihbaratçı olmak neredeyse kötü meslek sahipliği gibi algılanır. “MİT’çi” damgası vurulunca çıkmayan leke gibi yapışır adama. Bir de, “MİT’çilikten emekli olunmaz” diye yaygın bir kanı vardır. Mahir Kaynak, olanı biteni samimiyetle yazıp anlattıysa da halen Prof. Dr. unvanından önce “eski MİT”çi olarak anılır. Geçtiğimiz akşam o eski MİT’çilerden Mehmet Eymür’ü seyrettim televizyonda. Eymür, seçkincidir, her kanala, her programa çıkmaz. NTV’de Can Dündar’ı tercih edişi de Dündar’ın babasıyla MİT’de odacı olarak başladığı çalışmasını fotokopici olarak sürdürdüğü günlerde tanışmış olmalarındandır. Can bir nevi, ellerinde büyümüştür Mehmet amcasının. Hele canlı yayında çapraz sorularla sıkıştırma yerine, hafiften çanak tutup, yandan ortalarla rahatlatacaktır Eymür’ü. Nitekim daha ilk dakikada Susurluk Olayı’nı basına ilk bildiren kişi olduğunu belirterek, Hanefi Avcı’nın bu olaydaki rolünü küçümseyerek başladı işe. Bir MİT’çinin, İstihbarat Daire Başkanlığı yapan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’yı tahlil etmesi, elbette seyredilebilme oranını artıran unsurdur. Can Dündar buğulu sesiyle bu işi iyi yapanlardan. Umarım belgesel sinema çekmeye kalkışmaz yine. İyi ortalar yaptı Mehmet amcasına. Eymür, “Hanefi Avcı zannedildiği gibi başarılı bir polis değil. Sol örgütlerin soruşturmasında çok da işkence yaptı” diye konuşurken, bu ülkede kendisinin işkencenin kralı olduğunu söyleyenler de çoktu. Nitekim Eymür ve ekibinin “Mahallenizde Komünistleri niye barındırıyorsunuz” dolduruşlarını hatırlayan Ülkücüler aynı ekip tarafından enselenip işkence tezgâhından geçirildiklerini unutmazlar.
Şu MİT’çilerin her konuda uzman olmaları da ayrı mesele. Dündar, hazır Mehmet amcasını ekrana çıkartmışken Hanefi Avcı’yı hırpalattıktan sonra PKK meselesine geldi. Malumunuz MİT’çiler İmralı adasını suyolu yaptılar. Eskiden Barzani ve Talabani’yi bırakınız Bakan, Albay bile muhatap almazdı. Başçavuşlar ilgilenirdi. Un, buğday taleplerine onlar bakardı. AKP sayesinde memleketimiz çok yol alınca, yine bir başçavuş Barzani’yle Erbil’de buluşmaya gitti. Ama bu defaki rütbesi MİT Müsteşarı olarak. Neyse biz yine konuya dönelim. Eymür, bilgiç tavırlarıyla Kürt meselesinin yakında çözüleceğini söyledikten sonra, “Ama bu defa Alevileri kaşıyacaklar” görüşünü attı ortaya. Bu topraklarda defalarca denenen ancak hiçbir zaman başarılı olmayan Alevi-Sünni çatışmasının çıkabilme ihtimalinden bahsetti. “Alevileri kaşıyacaklar” sözlerine tam da takmışken MİT’de Alevi olduğu için Müsteşarlığa getirilmediği iddia edilen Miktad Alpay geldi aklıma. Takip eden iyi bilir; Alpay’ın kıdem ve uzmanlık olarak Müsteşarlığa getirilmesine kesin gözüyle bakılırken Mesut Yılmaz, Şenkal Atasagun’u tercih etmişti. Olayın perde arkasında Malatya’nın Alevi köylerinden birinde doğduğu halde Alevi kültürünü pek de bilmeyen Miktad Alpay’ın Alevi olduğu notunu dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya iletenin de Mehmet Eymür olduğu iddia edilir. Yani Eymür, Miktad Alpay’ın önünü keserken, Şenkal Atasagun’un gelişiyle kaçıp gittiği ABD’den Türkiye’ye 2001 yılında dönebilmiştir.
Hanefi Avcı’nın av haline dönüştürülüp tutuklandığını televizyonda izlerken, mahkeme salonunun penceresinden gizlice çekilip, “Tedirgin hali dikkat çekti” haberini başarıyla yayınlayan kanal dikkatimi çekti. Bilindiği gibi mahkeme salonlarında fotoğraf çekmek, kamerayla görüntü almak yasak. Ankara Adliyesi koridorunda çektiği fotoğraf yüzünden Nurettin Kurt beş yıl hapis ile yargılanırken, polis müdürünü sürek avı yaparak resmini çekip yayınlayanlara tık yok. Günün birinde herkese lazım olacak hukukun düştüğü içler acısı durum ortada. Düne kadar sol örgütlerin belalı polisi sol örgüte yardımdan yargılanıyor. Dünün avcıları bugün av olurken, yarın kimin ya da kimlerin hedefe konacağı belli değil. Memleketin Emniyeti, MİT’i bu duruma düşürüldükten sonra gerisini siz düşünün.