MİT ve TBMM Raporu
Kuruluşu, başkanı ile komisyon zaten tartışmalıydı. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse hepsi yanlış olur. Buna rağmen Cumhuriyet tarihinde yer alacağına inanarak 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu'nun davetine icabet ederek 4 saatten fazla bilgi verdim. Anlattığım çok önemli bilgilere rağmen medya televole alışkanlığı ile, Işık Evlerindeki tecavüz vakalarını vermekle yetindi. 641 sayfalık TBMM raporu da evlere şenlik. İmamların Öcü adlı kitabıma dip notlarda yer verilmiş, anlattıklarımdan üçer-beşer satır kes yapıştır yapılmış. Örgütün siyasi ayağı ve beyin takımına yönelik somut bir şey yok. Dağ bile fare doğuruyor ama komisyondan çıkan da karınca bile yok.
***
60 küsur sayfalık MİT raporuna göre MİT, FETÖ'ye karşı neler yapmış neler! Madem MİT bu kadar çalışıp, didindi de bu FETÖ bunca yıl kılcal damarlara nasıl sirayet edebildi? Ankara'da gazetecilik yapan, kulislere kulak kabartanların çoğu Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı olduğunda özel kalemine Zaman Gazetesi muhabirini yerleştirdiğini bilir, duyar. Adı üzerinde MİT.. İçeride nelerin olup-bittiğini öğrenmek zor. O özel kalemin, Fidan'ın ifadeye çağırılmasından önce mi sonra mı görevden alındığı da meçhul.
Raporu altlarını çizerek bir kaç kez okudum. 15 Temmuz darbesi esnasında neler yaptıkları anlatılmış. Duyan gören darbeyi yalnız başına MİT'in önlediğini sanır. "Kahramanca direniş"leri anladık da 40 yıllık uyku ile ilgili tek satır yok. Örgütün özellikle yurt dışı okullarına dair uzun değerlendirmeler, bol miktarda rakamlar var. Bunları tespit edebilmek için MİT'ci olmaya gerek yok. İnternet'te 3-5 saatlik çalışma ile dökümü çıkar zaten.
***
Sayfa 24'te MİT içinde 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar personel ile ilgili soruşturma için rakamlar var. 181 kişi hakkında işlem yapılmış. 84 kişinin sözleşmesi yenilenmemiş, 81'i pasif göreve atanmış. 13'ü emekli ya da istifa ettirilmiş. 18'inin ilişiği kesilmiş. 41'i hakkında soruşturma devam etmiş. 15 Temmuz'dan sonra ise 377 personelden 110 pasif göreve çekilmiş. 188'i TSK ve polisteki görevlerine yollanmış. 558 personelden 167'si kamudan çıkarılmış, 70 emekli-istifa. 272 TSK'lı ve polis görevine dönmüş. Toplam 509 personelin MİT ile ilişiği kesilmiş. Rapora bakın... 509 personel. Bunların ne kadarı tutuklu, ne kadarı firari, ne kadarının dosyası mahkemede ayrıntı yok. MİT'te bile 509 ise varın gerisini siz düşünün. Tabii bu rakama pasif göreve atananlar dahil değil.
Gözlerden kaçan ise sayfa 23'deki "Yalan Makinesi" testi... MİT Müsteşarı'nın imzası ile yayınlanan raporda bazı personele yalan makinesi testi uygulandığı belirtiliyor. Elbette rakam ve sonuçlar yok. Şu yalan makinesi işi ilginç. Türkiye'de yasal olarak uygulanmıyor. Hazır kanun hükmünde kararnameler yayınlanırken, bir kararname ile uygulamaya konsa da kimin doğru, kimin yalan söylediği ortaya çıksa. Öncelikle kamuoyunun merakla beklediği raporları yazanlar testten geçmeli. Bir de FETÖ'nün siyasi uzantıları yok diyenler oturmalı makinaya...
Raporun 26'ncı sayfasında bomba patlıyor. Malumunuz Ergenekon-Balyoz, Kozmik Oda gibi kumpaslarda TSK'nın kendi bünyesinde istihbarat birimi olmayışının zafiyeti ortaya çıkmıştı. Dahası başta İlker Başbuğ olmak üzere komutanlar yetkileri olmadığı için istihbaratı MİT'ten talep ettiklerini. Oradan da doğru-düzgün bilgi gelmediğinden yakınmışlardı. MİT raporu bunu doğrulamak durumunda kalırken, TSK bünyesinde "İç Güvenlik Birimi oluşturulmalıdır" diye öneride bulunmuş.
Fidan imzalı bilgiler arasında 15 Temmuz'dan sonra 351 personele üstün gayret ve başarı belgesi verilmiş. Vayy dedim. Acaba Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma ve bağlı bulunduğu İçişleri Bakanlığı, bu satırların yazarını FETÖ'den mahkemeye veren Millî Savunma Bakanlığı sadece ellerindeki tabancalarla ağır silahlara karşı mücadele verip, Jandarma Genel Komutanlığındaki işgali bitiren, vurulup, yaralanan, hayatını hiçe sayan personelin birine bile takdir belgesi verdi mi?
Aklımızla alay edilmeye devam ediliyor...