Misak-ı Milli ve Türkmen meselesi
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nın geleneksel Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü konuşmaları kapsamında "Milli Andımız/Misakı Millimiz/Irak Türkmenleri" başlıklı konferans 7 Aralık'ta düzenlendi. Konferansın açılış konuşmasında Metin Köse; yıllardır Irak Türkleri davasının savunucuları Türkmeneli İnsan Hakları Derneği Onursal Başkanı Dr. Nefi Demirci'yi, Türkmeneli Stratejik Araştırmaları Merkezi Başkanı sıfatıyla şahsımı ve Türkmeneli İnsan Hakları Derneği Başkanı Savaş Avcı'yı konuşma yapmaları için kürsüye davet etti.
İlk olarak Dr. Nefi Demirci konuşmasında; "Bir Türkmen şehri olan Kerkük jeoekonomik özelliklerinden dolayı başta İngilizler olmak üzere büyük devletlerin odak noktası olmuştur. 1913'de Bağdatlı Sadrazam Mahmut Şevket Paşanın öldürülmeden önce Kuveyt'i karşılıksız olarak İngilizlere teslim etmesi Irak işgalinin yolunu açmıştır. İşgallere karşı Osmanlı Ordusunun Irak'ta Kut'ül Amare'de ve Çanakkale'de destan yazmasına rağmen 1.Dünya Savaşından mağlup çıkması sonucunda 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve Osmanlı'nın fiili varlığı sona erdi. Irak toprakları ve haksız olarak Musul ve Kerkük İngilizler tarafından işgal edildi.
''Misakı Milli şu hat bu hat değildir, bu hattı çizen Türk milletidir" diyen Atatürk'ün Mondros, Milli Mücadele, Lozan ve 1926 Ankara Anlaşmaları süreçleri ile başlayarak ömrünün sonuna kadar Irak Türkmenlerinin İngiliz işgalinden kurtarılması için büyük çaba göstermiştir. Daha sonraki yıllarda basiretsiz siyaset uygulamaları sonucunda Irak Türkmenlerinin günümüze kadar göz ardı edildiklerini, bırakın siyasi haklarını, en basit insani haklarından bile mahrum kaldıklarını söyledi. Ayrıca Başbakan Churcill'in "Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir" politikası, yani petrole sahip olma amacının bölgede egemenlik davası olduğunun altını çizdi. Irak'ın yeniden yapılandırılmasında denklem dışı bırakılan Türkmenlerin haklarına kavuşmaları Türkiye'nin köklü ve kalıcı atacağı adımlarla mümkün olabilir diyerek konuşmasını tamamladı.
İkinci konuşmacı Savaş Avcı; Atatürk'ün 1923'de TBMM'de yaptığı konuşmasından yola çıkarak Cumhuriyetimizi kuranların Musul-Kerkük davasından hiçbir zaman geri adım atmadıklarını ve bu meselenin Türkiye'nin ulusal varlık davası olarak sürekli bir strateji ile takip edilmesi gerektiğini ifade etti.
Irak'ta gelmiş, geçmiş iktidarların sürekli olarak Türkmen haklarını göz ardı ettiklerini ve bunun manidar örneği olarak 2005 Anayasasında yalnız Arap ve Kürtlere egemenlik ve dillerini resmi olarak kullanma hakkı verilirken Türkmenlerin azınlık sıfatı ile geçiştirildiğini söyledi. 1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM'den geçmemesinin büyük bir talihsizlik olduğunu, tezkere kabul edilmiş olsaydı günümüzde Irak ve Suriye'deki PKK, IŞİD ve benzeri yapılanmaların oluşamayacağı kanaatinde olduğunu belirtti.
Türkiye'nin komşu ülkeler ile iyi ilişkiler içerisinde olmasının önemi Barzani'nin bağımsızlık referandumunun iptal edilmesiyle anlaşıldığını, Suriye'de yaşanan olaylara Barış Planı Harekatı'nın sağladığı faydalara da dikkat çekerek Türk Dünyası Bakanlığının
kurulmasının gerekli olduğunu ifade ederek konuşmasını tamamladı.
Son konuşmacı olarak Irak Türkmenlerini ve Irak Türkmen Cephesini ulusal ve uluslararası toplantılarda uzun yıllardır temsil ettiğimi belirterek başladığım konuşmam harita ve görsellerle desteklendi. ''1920'de basılan ilk Misakı Milli haritasını sunarak bu belgeye temel olan ilk metnin, Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından ilk mecliste yapılan görüşmeler kapsamında Mondros Mütarekesi, ülkenin içinde bulunduğu durum, Erzurum ve Sivas Kongreleri kararları esas alınarak belirlenmiştir. Atatürk'ün "Hududu millimiz İskenderun'un cenubundan geçerek Şark'a doğru Musul ve Kerkük'ü ihtiva eder" ifadesi Büyük Nutku'ndaki müsveddesinde yer almıştır.
Ata'nın 1920-25 yılları arasında ve Lozan görüşmeleri esnasında Binbaşı Şevki Beyi Süleymaniye'ye ve Yarbay Özdemir Beyi Musul-Kerkük komutanlığına ataması bölgeye verdiği ehemmiyetin göstergesidir. Bu askeri faaliyetlerin önünün kesilmesi için Şeyh Sait İsyanı çıkarılmış 1926'da Ankara Mutabaktı'yla Türkiye bölgeyi terketmiştir. Bugünlerde de aynı oyunlar farklı senaryolar ile uygulanmaya çalışılmaktadır.
1970'de, Irak'ta özerk bölge görüşmelerinde Türkmenlerin Kerkük'te mutlak çoğunluğa sahip olmaları hasebiyle gündemde olan referandum aynen Lozan görüşmelerinde olduğu gibi gerçekleştirilmemiştir. Ancak 2003'ten sonra illegal nüfus kaydırmaları sonucunda referandumun yapılması İKYB tarafından talep edilmektedir. Türk yetkililerine sunulan akılcı tekliflerin, bölgede yüksek çıkarları olan oyun kurucuların kritik manevralarının, 36. paralel sürecindeki yanıltmaların, Türkmenlerin siyasi denklemde yer alma şanslarının, tezkerenin kabul edilmemesi gibi konuların açık örnekler şeklinde kitaplarımda detaylı bir şekilde yer almaktadır.
Ovaköy sınır kapısının acilen açılmasının gerekli olduğunu ve Türkmen davasının Türkiye'nin iç politikasına alet edilmeden partiler üstü düzeyde bir milli mesele olarak sürdürülmesinin gerekli olduğunu'' söyleyerek konuşmamı tamamladım.