Miralay Reşat'a vurulan hançer!..

Kurşun sesleri top gümbürtülerine karışıyor, haykırışlar tekbir sesleri arasında çınlıyordu...

Çünkü cephenin tüm bölgelerinde kıran kırana bir savaş sürüyordu...

Bir ülkenin kaderi yazılıyordu atılan her top güllesinde, bir tarih nakşediliyordu metrekaresine yüzlerce mermi düşen toprağın her zerresinde...

O gün de büyük bir telaş vardı komuta karargahında...

Cephe unsurlarıyla güçlükle kurulan iletişim, yokluk içerisinde bir mücadeleyi zorlaştırıyor, ancak çeşitli siperlerden gelen güzel haberler kurtuluşu müjdeleyen alkış seslerine dönüşüyordu...

Ancak Büyük Taarruz cephesinde, bir tepe vardı ki, o da alınsaydı Zafer'e doğru çok önemli bir adım atılacaktı...

İşte o cephede; Balkan Savaşları'na katılmış, Yanya savunmasında yaralanmış, Çanakkale Cephesi'nde kahramanlığı ile dikkat çekince 17. Alay Komutanlığı görevine getirilen Reşat Bey vardı...

İşte o asker, Muş'un Rus işgalinden kurtarılmasında da önemli rol oynamış, Suriye Cephesi'nde görevlendirilmiş ve 1918'de İngilizlere esir düşmüştü...

Ancak Reşat Bey, bir yıllık esaretten sonra Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere İnebolu'dan

Ankara'ya geçmiş, İnönü ve Sakarya muharebelerine katılmış, 1 Mart 1922'de Miralay rütbesine terfi ederek Mustafa Kemal tarafından 57. Tümen Komutanlığı görevine atanmıştı...

Onurlu askerin intiharı...

Kemal Paşa, Büyük Taarruz'un ikinci gününde (27 Ağustos 1922), muharebenin kaderini etkileyecek, Sincanlı Ovası'ndan Dumlupınar'a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemesi için Miralay Reşat'a emir vermişti...

Ne var ki, Yunan Başkomutanı General Nikolaos Trikopis o tepede direndikçe direnmişti...

Yaşananların bundan sonrasını Kurtuluş Savaşı'nın kilometre taşlarını kitaplaştıran Turgut Özakman'ın kaleminden okuyalım;

"Paşalar ve karargahları sabah erkenden Kocatepe'ye gelmişlerdi... Yunan savunma sisteminin adım adım çöküşünü seyrediyorlardı...

Yalnız Çiğiltepe karşısındaki 57. tümen bir türlü ilerleyememişti... Kuşatma kolu ateş yememek için hayli açıktan dolaşınca etkisiz kalmıştı...

Mustafa Kemal Paşa bu tümenin komutanı Reşat Bey'i severdi, emrinde çok başarılı hizmetler görmüştü, teşvik etmek için telefon etti;

- Reşat Bey hala hedefinize ulaşamadınız, bir sorun mu var?..

- Yarım saat sonra ulaşacağız efendim, söz veriyorum...

- Peki, size güveniyorum...

Yarım saat dolalı hayli olmuştu, Çiğiltepe düşmemişti...

Kemal Paşa, Reşat Bey'le konuşmak istedi... Telefona emir subayı üsteğmen Bozkurt Kaplangı çıktı;

- Reşat Bey'i istemiştim...

Bozkurt zorlukla, 'Reşat Bey az önce intihar etti efendim' dedi, 'size bir açıklama bırakmış okuyorum;

'Yarım saat içinde size o mevzii almak için söz verdiğim halde, sözünü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam...'

Üsteğmen, Başkomutan'ın teselli edici sözlerini ağlayarak dinledi..."

8-eylul-2020-mehmet-farac.jpg

Vatansevere ihanet!..

Çiğiltepe, Reşat Bey'in intiharından 45 dakika sonra düşmandan temizlenmişti...

Büyük Taarruz'un zafere dönüşmesi, miralay Çiğiltepe gibi kahraman askerlerin onur verici duruşlarının da sonucuydu...

Çiğitepe, yaşamının büyük bölümünü cephelerde geçiren Atatürk gibi bir askeri dehayı 30 Ağustos Zaferi'nin tam ortasında ağlatan tek kişi olarak da tarihe geçmişti...

Aynı zamanda Çiğiltepe'nin intiharı, Yunan kuşatması altında inleyen topraklarda emperyalizmin yok etmeye çalıştığı umudu canlandırmış, askerlere cesaret vermiş, üzerine kül elenmiş bir ülkeyi de kendine getirmişti...

Atatürk; "Çiğiltepe"yi miralay Reşat'a soyadı yaparken, kahramanlığın onurlu direnişini de altın bir çivi gibi çakmıştı bu topraklara...

İşte o kahraman askerin adının yazıldığı çok sayıda tabela da yurdun dört bir köşesinde okullara, caddelere, parklara çakılmıştı... Ta ki onlardan birini AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanı, 17 Haziran 2020'de, Ankara Mamak'taki bir ortaokulun duvarından indirene kadar...

Ne için indirmişler biliyor musunuz Çiğiltepe'nin adını?.. Tadilat yapılması için bir hayırseverin verdiği "5 milyon lira karşılığında!.."

Yok muymuş devletin 5 milyonu tadilat için ki, bir başkasının adı verilmiş o okula?..

Milli Eğitim Bakanı olacak zat bilmez mi ki, adı yüz yere çakılsa da, vatan için can veren miralay Reşat'ın hakkı ödenmez...

Evet; Çiğiltepe'nin adını indirenler, o kahraman askerin sırtına bir hançer de indirmiş oldular!..

Yazıktır, günahtır, ihanettir ve utanç vericidir...

Bu ülkeyi yönetenlerin, şehitlerin yattığı topraklara biraz saygısı varsa, Çiğiltepe tabelasını eski yerine asarlar...

Jeff (Jinhak) Cheh!..

Tüketici sayfalarına her gün binlerce insanın markalarla ilgili yakınmaları yansıyor...

Türkiye gibi kanunların bile doğru düzgün uygulanmadığı bir ülkede, tüketici haklarıyla ilgili şikayetlerin çoğu da ne yazık ki sonuca ulaştırılamıyor...

Çünkü memleketin her köşesini işgal eden başıboşluk- ilgisizlik neredeyse tüm sektörlerde, tüketiciyi mağdur eden bir hastalığa dönüşmüş!..

Her gün "televizyon"lara milyonlarca dolarlık reklam veren afralı-tafralı markalar, ürünlerini bir şekilde sattıktan sonra tüketiciyi kaderine terk ediyorlar...

Binlerce ürünün dolaştığı piyasada kıran kırana bir pazarlama savaşı varken, markalar adeta kendi ayaklarına kurşun sıkmak için de yarışıyorlar!..

Onlardan biri de, başta "televizyon" olmak üzere, elektronik piyasasında önder olmaya çalışan "LG..."

İşte bu markadan iki televizyon alırsınız, ikisi de "sinyal yok" diyerek aynı arızayı verir, birine servis müdahale ederken başka sorun ortaya çıkar, diğeri ile ilgili de, kesinlikle sonuca ulaşacak bir muhatap bulamazsınız!..

LG'nin de aralarında bulunduğu bir sürü marka, tüketiciyi asıl sorumlularla muhatap etmek yerine, duyarsız servisler ve boş yere ahkam kesen "call center" (çağrı merkezi) ile karşı karşıya bırakıyor... Yani, vatandaşla birlikte kendilerini de tüketiyorlar!..

LG Türkiye'nin başına getirilen Jeff (Jinhak) Cheh görevinin başında mı, bu rezaretleri duyuyor mu, ya da uyuyor mu?..

"EL-Cİ" alelacele yanıt verirse, daha fazla yurttaş mağdur olmaz belki!..

Yazarın Diğer Yazıları