Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Milliyetçilikle Hesaplaşmak -1-

Aynı zamanda bir akademisyen olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi” diyerek şunları ekliyor: “19. Yüzyıl ideolojisi olan ulusçuluk, Avrupa’da feodalite ile bölünmüş yapıları bütünleştirdi. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici, suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldi. Herkesin kültürel kimliği, dili başlı başına insanlık birikimi açısından değerlidir. Ama bu, bölünme değil birleştirme vasıtası olarak değerlendirilmeli”.
Öncelikle Davutoğlu’nun Türkiye bağlamında “ulusçuluk” tan kast ettiği Türkiye Cumhuriyetini kuranların milliyetçiliğidir. Davutoğlu’na göre bu (milliyetçilikle) “ulusçulukla hesaplaşma” zamanı gelmiştir! Çünkü bu milliyetçilik toplumu birleştirmemiş, ayırmıştır.
Ona göre, Türkiye Cumhuriyetini kuranların 19. Yüzyıl kavramı olan “milliyetçilik” ideolojisini benimsemiş olmaları, Avrupa’nın aksine Türkiye’de “organik yapıları” dağıtmış, “suni karşıtlıklar ve kimlikler” ortaya çıkartmıştır. Eğer, ’Türkiye’yi kuranlar ulusçuluk siyaseti izlemeseydi ayrı dilleri ve farklı kimlikleri örgütleyip yüceltseydi barış ve bütünlük içinde bir Türkiye olurdu’, demeye getiriyor.
Davutoğlu, “Ulusçulukla hesaplaşma” dan söz ederken hangi ulusçuluk adına bu hesaplaşmanın yapılacağına dair de ip uçlarını veriyor. Dil olarak Kürtçe, kültürel kimlik olarak da Kürt kimliğini kast ettiği, Davutoğlu’nun yaptığı konuşmanın devamından anlaşılıyor.
Davutoğlu ve Erdoğan’ın sürekli olarak “Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Gürcü vb..” etnik yapılara vurgu yapmaları da bundandır. Sonuçta da “farklılıklar bizim zenginliğimizdir” demektedirler. Açıkçası bu zihniyet önce milleti, “etnik, bölge ve mezhep” temelinde bölecek şartları yaratıp sonra da ’bütün kalın’diyerek sorunu kökten çözeceğini düşünüyor. Bu, önce cini şişeden çıkartıp sonra tekrar şişeye sokmak stratejisidir!
Öcalan’ın yaklaşımı da Davutoğlu gibi. Ancak Öcalan, etnik ve kültürel hakları, “bağımsızlık” ve “özgürlük” için bir aşama olarak düşünüyor. Öcalan şöyle diyor: “Bağımsız bir kimlik kazanılmamış ki o kimliğe dayalı.../... kaderini tayin hakkı, insan hakları, siyasi haklar söz konusu edilsin.../... Bugün de savaşın bir boyutu kimlik savaşıdır.../... Kazanmaya çalıştığımız ulusal kimlik ve onun üzerinden gelişecek toplumsal özgürlük iradesidir”. (A. Öcalan, Politik Rapor, s.51). Öcalan, “Özgürlük Sosyolojisi” adlı yazılarında da “sınırlara dokunmadan ulus inşa etmekten” söz ediyor. Öcalan, önce ulus ve kimlik sonra da sınır ve bağımsızlık ön görüyor.
Irkçılık, etnikçilik, mezhepçilik, kafatasçılık ya da ayrımcılıkla mücadele herkesin görevidir. Milliyetçilikle (ulusçulukla) mücadeleyi ise ancak millet düşmanları düşünebilir. Özünde bir milletin milliyetçiliğiyle mücadele, o milletle mücadele anlamına gelir.
Unutmamak gerekir ki, insanların ilk aidiyeti içine doğduğu aileye karşıdır. Aileden sonra insanlar, memleketlerine karşı aidiyet hissederler. Daha sonra da ortak tarihi ve kaderi paylaştıkları milletlere karşı bir aidiyet ve bağlılık söz konusu olur. Milliyetçilik insanların duydukları bu aidiyetlerin toplamıdır.
Ülkeler aidiyet, milliyet, tarih ve kimlik bağlarından ancak sömürge haline getirilerek kopartılabilirler. Ulusçuluk ya da milliyetçilikle hesaplaşmayı kimlerin, niçin düşündüklerini de yazalım!
Bilderberg’in başkanlarından Prens Bernhard, en hayati görevlerini şöyle açıklar: “Milliyetçiliğin hüküm sürdüğü ortamlarda, insanlar egemenliklerinin uluslararası güçlü bir organa devrini kabul etmezler. Bizim önümüzdeki en hayati görev onları buna razı etmektir.” İnsanları egemenliklerini devretmelerine razı edebilmek için milliyetçilik, yani ulusalcılıkla hesaplaşmak gerekmektedir!
ABD Dış Politika Araştırmalar Enstitüsü Başkanı da şöyle der: “Milliyetçilik bu yüzyılın en güçlü gerici kuvvetidir... Mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını engeller, ekonomik ve kültürel gelişmeyi durdurur. Amerikan halkının misyonu, milli devletleri tarihe gömmek, onların kalan haklarını, daha küçük birimlerde birleştirmektir. Önümüzdeki 50 yılda gelecek Amerika’nındır”.

Yazarın Diğer Yazıları