Millî refleksler test ediliyor!
Çözüm sürecinde zamanın İçişleri Bakanı "T.C."nin bazı tabelalardan silinmesine gösterilen tepki üzerine "T. C.'yi yer dar olduğu için koyamadık" açıklamasını yapmıştı. Bunun üzerine o günün gazeteleri şu başlıkları kullanmıştı: "T. C. valilik tabelâlarına sığmadığı için kaldırılmış", "Yer dardı, T. C. sığmadı!". Bazı yazarlar da bu cevaba "şaka gibi yanıt" diyerek tepki göstermişlerdi.
İktidar hegemonları "çözüm" denilen yıkım sürecinde bölücü ve ayrılıkçıların talepleri doğrultusunda vatandaş kimliği olan "Türk" sözcüğünü kullanmamaya özel bir gayret sarf etmişlerdi. Çözüm süreci sonrasında da Devletin simgesi olan "T. C." rumuzunu tabela ve levhalardan silme gayretkeşliği şu veya bu gerekçeyle hâlâ devam etmektedir.
Devleti yönetenlerin çözüm sürecindeki saflığının Türkiye'ye bedeli çok ağır oldu. Sonuçta "Çözüm Süreci" çözüldü. Ancak Türk, Atatürk ve T.C. kavramlarıyla malum odakların mücadelesi devam etmektedir.
Açık ya da üstü kapalı, doğrudan ya da dolaylı olarak bir takım odakların Atatürk ve Türk kavramıyla mücadelesi hız kesmiyor.
Bu durum Atatürk, Türk, T.C. Türk'üm gibi kavramların zamanın kudret elitlerini rahatsız etmeye devam ettiği anlaşılıyor.
Bu ülkenin Kültür Bakanlığı şu kararı alabilmiştir: Bakanlığın bazı taşra teşkilatlarındaki müzik ve dans toplulukları için aldığı birleştirme, isim ve şehir değiştirme kararı söz konusu oldu. Karar kapsamında hangi ihtiyaçtan zuhur ettiyse bazı koroların isminde yer alan Türk ibaresi çıkartıldı. Gelen tepkiler üzerine Bakanlık bu konuda geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 8. Dairesi'nin Öğrenci Andı'nı kaldıran Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) yönetmeliğini iptal eden kararını bozdu. Bu kararın ardından artık okullarda Öğrenci Andı üzerinden kimse "Türk'üm" diyemeyecek.
Danıştay İdari Daireleri Kurulu Andımızın iptali yanında Atatürk kabartması, mahkeme kararıyla madalyalara konulan Atatürk kabartması, yine mahkeme kararıyla kaldırıldı. Hem Atatürk kavramına hem de kabartmasına karşı bir duruş söz konusudur.
Türk millî kültürünü geliştirmek, araştırmak, korumakla görevli olan Kültür Bakanlığı bunu "Türk ibaresini" kovarak yapmaya çalışıyor!
"Türk Milleti adına" karar veren Danıştay da "Türk'üm" demeyi Türk Milletine yasaklatarak var oluş amacına hizmet (!) ettiğini sanıyor!
Kurumların kendi varlık nedeni olan Türk ve Atatürk kavramıyla ilgili olarak bu tür karar alabilmiş olması bile yeterince vahimdir.
Türk'ü ya da Atatürk'ü kazıtma faaliyetleri bununla da bitmiyor.
Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma (ASTTASAK) ve Subay Temel Askerlik ve Subaylık Anlayışı Kazandırma (SUTSAK) kurs yönergelerinden Atatürk adı tamamen çıkarılmıştır.
İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi'nin adı "İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi" olarak değiştirilmiş olması da rastlantı değildir.
Dahası yapımı devam edilen Atatürk Kültür Merkezi'nin isminden Atatürk ibaresinin çıkarılacağı ima edilmesi üzerine gösterilen tepkiler şu an için geri adım atılmasına neden oldu.
Türk, "Türk'üm", T.C., Atatürk ibaresine yönelik bu kadar çok saldırının rastlantı olması mümkün müdür?
T.C. ibaresi hedef alınarak devlet, "Türk'üm" ifadesini yasaklatarak millet, Atatürk'ün ismini bir yerlerden kazıtarak ya da seyrelterek Türk Milletinin bağımsızlık ve var oluş iradesi hedef alınmıştır.
Devletin kurucu babası olan Atatürk kavramının tartışma konusu yapılması, Türkiye'nin abidevi yapılarından silinmeye çalışılması, yalnız Cumhuriyetle hesaplaşmanın bir sonucu değil aynı zamanda Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne yönelik olarak açılmış bir savaşın da adıdır.
Türk karşıtları sureti haktan görünerek şimdilik kavramlarla savaşıyor. Bu bağlamda Türk Milleti'nin millî refleksleri test ediliyor.
Her zamankinden daha fazla uyanık olma zamanıdır!