Millî meselelerin particiliği olmaz
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu söyleşimizin 2. bölümünde de çok önemli açıklamalar yaptı.
-2010 referandumunun sonucu çok ağır oldu değil mi?
Prof. Dr. Feyzioğlu: 2010'da yapılan değişiklikle 15 Temmuz faciasını yaşadık, 2017'de daha da beterini getirmek istiyorlar. Bundan ders alıp haklıysa hakkını teslim edecek, haksızsa haksızsın diyecek, adalet dağıtacak bir yargıya ihtiyaç varken, yargı bundan da bağımlı hale gelsin arzu ediliyor. Ne olacak o zaman yargı yine eline balyozu alacak o gün iktidar kimse o iktidarın dediği yere vuracak. Bugün Atatürk olsaydı ve böyle bir değişikliği isteseydi ki asla istemezdi, istemeyeceğini ispatlamış zaten biz yine karşı çıkardık. En olmayacağı söylüyorum en absürt, en sıra dışı örneği veriyorum.
-15 Temmuz'dan daha ağırı ne olabilir ki?
Prof. Dr. Feyzioğlu: Ben daha fazlasını söylüyorum size küresel kuklacıların Türkiye'yi bölme ve kendilerine uygun bir Orta Doğu yaratma projesinde son adımdır diyorum. Hepsi birbirini izliyor, bir 2007-2008 kumpas davaları, şimdi ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı "aldatılmışız, Rabbim affetsin" diyor. O tarihte bugün terörist olduğu anlaşılan savcı kılıklı adamlara zırhlı araçlar verdiler, "davanın savcısı benim" dediler, hiçbir şekilde bizi dinlemediler tam aksine burada bir kumpas var millî olan tüm kurumlarımızı birileri işgal ediyor dediğimizde ırzımıza geçildi.
-Kozmik odayı mı kast ediyorsunuz?
Prof. Dr. Feyzioğlu: Türkiye'nin ırzına geçildi kozmik odaya girildiğinde. Şimdi ne deniyor biz aldatıldık, iyi de uyarmaya çalıştık çünkü millî bir meseleydi. Millî meselelerde bu beni uyaran, benim partimden değil dinlemiyorum derseniz her seferinde aldatılırsınız. Çünkü millî meselelerin particiliği olmaz.
Biz millî meselelerde particilik yapmadığımızı her kritik dönemeçte ispatlamış bir kurumuz. Bizim hiçbir partiyle işimiz olmaz, hiçbir partinin ne ön bahçesiyiz ne de arka bahçesiyiz. Her partiye eşit mesafede, eşit uzaklıktayız. Millî meseleler konu olduğunda ise sadece tek bir tarafımız vardır Türkiye Cumhuriyeti.
-Uyarılarınız dinlenmedi mi?
Prof. Dr. Feyzioğlu: Birincisi 2007-2008 kumpas davaları yapmayın etmeyin dedik yok, aldatıldık. İkincisi 2010 Anayasa değişikliği, bu değişiklik yargıyı bağımlı hale getiriyor, yüksek yargıyı da emir komuta zincirine sokuyor dedik, dediğimiz oldu yargı eliyle Türkiye'nin millî kurumları işgal edildi. Bizi 15 Temmuz'a taşıyan o süreçte büyük bir ivme kazandı bu küresel kuklacılar.
O sırada ne oldu bölücü terör örgütünün kanlı elebaşı bir siyasi filozof, bir barış elçisi gibi boyandı. İki kelebek kanadı takıldı kendisine. Gökten böyle zembille indirilip, yundu yıkandı ve dedikleri dinlenirse Türkiye'yi değil tüm Dünya'yı feraha kavuşturacak bir adam olarak indirildi gökten.
Diyarbakır'da okunsun diye kendisine bir mektup yazdırıldı, mektup megri megri nidalarıyla böyle gözden tek bir damla yaş akarken izlendi türkülerle, sazlarla. Sonra mektupta barışa giden yolun kutsal bir haritası olarak takdim edildi. Mektubu okusanız, ben o tarihte yazdım ama maalesef uyardıkça sen barış istemiyor musun diye hem Gülen cemaati taraftarları, hem iktidar partisinin tetikçileri saldırıyorlardı "Sen barış istemiyor musun?" diye.
Türkiye'de toplumsal barış istemeyecek birisi olabilir mi? Ama mektupta aynen şöyle deniliyordu. Orta Doğu'daki devletler suni devletlerdir, sınırları değişmedikçe Orta Doğu'ya barış gelmez. Mektupta bu yazıyordu açık. Türkçe bilmek mektubu anlamak için yeterliydi ama anlamak isteyene. Orta Doğu'da sınırlar değişmeden, Orta Doğu'ya barış gelmez demek ne demek Büyük Ortadoğu Projesi. İran'dan parça koparacaksın, Türkiye'den parça koparacaksın, Suriye'den parça koparacaksın, Irak'tan koparacaksın gayet açık değil mi istenilen? 2013'te yazdığım makalede şu var, bu barışın mektubu değil, bu Orta Doğu'da sonunu görmeyeceğimiz savaşlar silsilesinin habercisidir ve doğru çıktı.
Yarın: Korkunç yetki